ÜSTAT YORUMU ''Kalemini Satma''

"Kalemini kır ama satma" sözü evrensel anlamda olmakla birlikte bize, Türk basınına aittir.

ÜSTAT YORUMU ''Kalemini Satma''

Bu vecizenin sahibi büyük gazeteci Sedat Simavi'dir ve bugün (11 Aralık 1953) aramızdan ayrılışının 70'nci ölüm yıldönümüdür.
Galatasaray Lisesi'nden ağabeyimiz olan Sedat Simavi günümüzde halen basınımızın "Amiral Gemisi" olan ve 1 Mayıs 1948 günü yayın hayatına başlayan Hürriyet'in kurucusu ve ilk Başyazar'ıdır.
1946 yılında kurulan meslek örgütümüz Gazeteciler Cemiyeti'nin kurucularından ve 3 yıl görev yapan ilk Başkanı'dır.
Genç yaşta kültür ve edebiyat dünyasına adım atan 1896 doğumlu Sedat Simavi 1916 yılında henüz 20 yaşındayken haftalık "Hande" dergisiyle gazeteciliğe adım atmıştı.
1920 yılında yani 24 yaşındayken gazete patronu olarak "Dersaadet" adlı günlük gazete yayımlamaya başladı.
Sedat Simavi'nin 1 romanı, 2 tiyatro piyesi, 2 karikatür albümü ve Türk sinemasına ilk kurmaca film olarak armağan ettiği 3 sinema eseri vardır.
"Simavi" adı Tük basını için unutulamaz, silinemez bir markadır.
Sedat Simavi'nin iki eşinden Haldun ve Erol isimli iki erkek oğlundan büyük olanı Haldun Simavi, 5 yıl köşe yazarlığı yaptığım ve emekli olduğum "Günaydın" küçük olanı Erol Simavi ise mesleğe profesyonel olarak ilk adımı attığım ve 10 yıl ekonomi muhabiri, haber sorumlusu olarak olarak görev yaptığım "Hürriyet"in cesur sahipleriydi.
Hürriyet ve Günaydın birlikte Türk gazete okurunun kabaca üçte ikisine hitap ederdi.
Her ikisi de tiraj zirvesi için yarışır, bazen Günaydın ilk sırada koşar ama genellikle Hürriyet ilk sırada gelirdi.
Nüfusu 35 milyon kişi olan ancak 3 milyona yakın okuru bulunan Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için bu tablo bir zamanlar gerçekten gurur göstergesiydi.
Bu konuda Avrupa'nın bir çok ülkesinin önünde gelirdik.
************************
Gazetecilik yoğun emek isteyen son derece yorucu bir meslektir.
Meslek tarihi ilk insanlara kadar uzanır ve merak etmekten doğmuştur.
Stoğa üretim yapmak veya canın istediği zaman canın istediği kadar çalışmak iradesi asla yoktur.
Severek çalışılmazsa insanı canından bezdirir.
Çok yıpratıcıdır bu nedenle erkek egemen meslektir.
Nankördür. Üzerinde haftalarca gizlice çalıştığın bir konu başkasının tek bir fotoğrafıyla veya açıklamasıyla bir anda çöpe gider.
Gazetecinin sinir sistemi hayli erken yaşta arıza sinyalleri vermeye başlar.
Gazetecilerin ölüm yaş ortalaması çok düşüktür.
Gazetecilik para veya şöhret kazanmak için yapılmaz, gizli ajandalar ve hesaplar için hiç yapılmaz.
Gazeteci yaşananlara yani tarihe tanıklık eden, bunları etik ve meslek ilkeleri içinde doğru, tarafsız, önyargısız şekilde aktaran kişidir.
Gazeteciler için söylenen "Parası puldur, karısı duldur.." ironik benzetmesinin doğruluk payı yüksektir.
Gazeteci ruhen emekli olmaz, her koşul ve ortamda gazetecilik yaşam boyu sürer gider.
*******************************
Basın ve iş dünyasında efsane isimler arasında yaşayan Erol Simavi, Hürriyet'i yıllar önce işadamı Aydın Doğan'a sattı.
Aydın bey de AKP iktidarı döneminde Hürriyet'i Yıldırım Demirören'e satmak durumunda kaldı.
Yıldırım beyin babası Erdoğan Demiören Milangaz mutfak tüpü markasının sahibiydi, gece hayatını ve sosyete yaşamını çok severdi.
Günümüzde Yıldırım Demirören'e yapılan "Tüpçünün oğlu" yakıştırması buradan kaynaklanır.
Erdoğan Demirören Erol Simavi'nin yaşam kudretini, popüler insanlar arasındaki yaptırım gücünü, bonkör ve yardımseverliğini, kadınların önlenemez ilgisini, mesafeli arkadaşı olarak merakla çok dikkatli izler ve hatta kıskanırdı.
Erdoğan Demirören'in Ajda Pekkan ile özel yakınlığı vardı.
Erol Simavi nikahlı eşi Belma hanımefendinin yanısıra özel yaşamının bir bölümünü "Taş bebek"olarak ünlenen ses sanatçısı Gönül Yazar ile birlikte değerlendirirdi ve hatta bir kızı vardır.
Erol beyin Sedat Simavi isimli büyük oğlu mutlu ve örnek aile yapısıyla saygın yaşamını halen sürdürmekte.
Kendisine sağlıklı uzun ömürler diler, saygılarımı sunarım.
Küçük oğlu Saffet Simavi ise 1970'li yıllarda çocuk denecek yaşta yaşamını kendi iradesiyle noktalayarak hepimizi şaşkınlık ve kedere boğmuştu.
Bu intihara neden olarak da, o yıllarda henüz yeni ünlenen Uğur Dündar'ın Bakırköy'de ruhsal durumları bozuk çocuk hastalarla ilgili TV'de yaptığı büyük sansasyon yaratan bir programının yol açtığı iddia edilmişti.
Eski Hürriyetçiler anımsar.. Erol Simavi patronumuz annesi Melek Hanımefendi ve babası Sedat beyefendi için yılda iki kez Kanlıca Camii'nde mevlid okutur ve gazete çalışanlarına onların aziz ruhlarını anmak için iri külahlı mevlid şekerleri dağıtılırdı.
Bu geleneğin şimdilerde sürdüğünü sanmıyorum.
*********************
Erol ve Haldun Simavi kardeşler neden efsane isimlerdi?..
Açıklamak için izninizle minik bir örnek vereyim.
12 Eylül 1980.
Türkiye'de ordu yönetime el koymuş.
Komuta Konseyi Başkanı Org. Kenan Evren bütün kanunların üzerinde, tek başına ülkeye egemen durumda.
Evren'in ağzından çıkan her cümle yasa olarak uygulanıyor.
Evren Paşa emir veriyor ve bütün medya sahiplerini masasına, yemeğe davet ediyor.
Ülke yönetimine el koymuş cuntanın lideri general öyle arzu etmiş..
Bütün yayın organlarının sahipleri "Hazırol" konumdadır.
Bu daveti en büyük iki gazetenin patronu ise hiç ciddiye almaz.
Erol ve Haldun Simavi kardeşler bir anlamda tek otorite olan Kenan Evren'e ve askeri yönetime baş kaldırır.
Bugün böyle kararlı bir eylemin düşüncesi bile sanırım fantazi sınırlarımızı hayli zorlar.
İşte Simavi'ler buydu.
Onlar her zaman, her yerde, her koşulda dik dururlar, sadece Türk okuru önünde eğilirlerdi.
Bizler de aynı his ve duygularla, onları örnek alarak davranırdık.
Bugün de sayıları çok az olmakla birlikte aynı heyecanı taşıyan meslektaşlarımız var.
İktidar ve güce kendisini kaptıran, yalan yazan, gerçekleri ters yüz eden ve mesleğine ihanet eden yalaka gazeteciler elbette bolca var.
Bunlar da geçecek.
Türk basını yine cesur, objektif, ilkeli, saygın, doğru ve doyurucu bilgilerle görevini yapacak.
Zira bu işin fıtratı böyle.
Ölüm yıldönümünde üstadımız Sedat Simavi başta olmak üzere aramızda olmayanları saygıyla anar, basın dünyasının gerçek kahramanlarına da sağlıklı yaşam dilerim.