Edepli Hayat Mücadelesi

Edebiyle yaşayanların günümüz şartlarında iki yakasının bir araya gelmesi çok zor…

Edepli Hayat Mücadelesi

Edepli Hayat Mücadelesi 


Edebiyle yaşayanların günümüz şartlarında iki yakasının bir araya gelmesi çok zor…


Giderek ağırlaşan yaşam koşulları emekçi halkı her geçen gün daha fazla zorluyor. Direnerek devam eden hayatlarımız, acımasız şartlar altında ezilmeye devam etse de yarının ne getireceğini bilmeden devam ediyoruz. Gel gör ki bunca zorluğa rağmen emeksiz yiyenler, umursamadan, çalışmadan kazanan bir kesimde yok değil hani. Yani çalışanın halinden anlamayan, işini bir şekilde yüzdüren gamsız tayfa. Çoğumuzun sinirini bozuyor elbette…


Örneğin bir projeyi hayata geçirmek için emek emek işliyorsunuz. Belki de borçlanarak, zorlanarak, umudunuzu bu işe bağlıyorsunuz. Kapı kapı gezip, tüm prosedürlerin, gereksiz yazışmaların ve işmiş gibi yapılan toplantılarda  dahep aynı yalanları dinliyorsunuz. Karşınızda oturanlar ise ne emekten anlıyor ne de senin ne çektiğinden…


Tabir-i cazise dayınız varsa bir yerlerde tereyağından kıl çeker gibi olmayacak işler tıkır tıkır işliyor. Ne toplantı ne prosedür. Belki de kafası basmayan tayfa projeni evirip çevirip olmayan aklıyla kendince hayata geçiriyor. Sende sinir olduğunla bakakalıyorsun. 


Öyle acımasız, öyle gamsız, öyle etik dışı yaşanan bir hayat ki edebiyle yaşayanlar maalesef iki yakasını bir araya getiremiyor. Neden mi dürüstlükten ödün vermediği için. Onuruyla yaşamanın verdiği huzur, emeğinin karşılığını göremeyenlerin karşısındaki acımasız mücadeleye rağmen dik durma savaşı…


Geçmişten bu yana hep böyleymiş aslında bu mücadeleler. Ancak son dönemlerde artık kimin neyden kazandığı, emeklerin para etmediği, değer görmediği tuhaf bir döngüdeyiz. Bu satırları yazarken, fondaki müzikte Cem Adrian, “Bu da gelir bu da geçer” diyor… 


Biz hep içimizdeki umudu kaybetmeden, edepsizliğe karşı savaşımızda yeniden çalışan beyinlerimizle, tükenmeyen emeğimizle küllerimizden doğuyoruz elbette. Ama gönül istiyor ki hayat herkes için eşit olsun. Olur mu ki bu saatten sonra kimbilir belki kışın sonu bahardır değil mi? Necip Fazın ne güzel özetlemiş aslında içimizdeki bu yarayı. “Bir insanda yok ise  edep, neylesin medrese mektep! Okusa alim olsa, yine merkep, yine merkep!!!