Erzurum Büyükşehir Belediyesi, bitkisel üretimi desteklemek amacıyla kendi gübre üretimine başladı. Erzurum ile özdeşleşen ve ‘Cann’ adı verilen gübrenin tanıtımı düzenlenen görkemli bir törenle yapıldı. İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan toplantıda çiftçiler adına konuşan Erzurum Ziraat Odası Başkanı İslam Yıldırım, “2014 yılından bu yana şehrimizin her alanda kalkınması, değişimi ve dönüşümü noktasında, altyapısından üst yapısına, çevre planlamasından park ve bahçe düzenlemelerine, kentsel dönüşümden tarihi eserlerimizin gün yüzüne çıkarılmasına, turizm hizmetlerine kültürel zenginliklerimizin gün yüzüne çıkarılmasında ve daha sayamayacağım birçok alanda Başkanımız Sayın Mehmet Sekmen, Erzurum’u dört başı mamur bir hale getirdi. Tarım ve hayvancılık sektörlerinde yapılan dev yatırımlar sayesinde Erzurum şimdi başa güreşiyor. Gübre biz çiftçilerin en büyük ihtiyacıydı. Cann Gübre’den ötürü de Sayın Başkanımıza çiftçiler adına şükranlarımı sunuyorum” dedi.
“GÜBRE İTHALATI ARTIK SONA ERCEK”
Ziraat Mühendisi Yakup Görenç de, şunları kaydetti: “Tarım biliyorsunuz binlerce yıldan sonra teknoloji ile birebir örtüşmüş halde dünya nüfusunu besleyen 20 cm²'lik humus tabakasından bahsedelim. Bu 2011 yılında Crans Montana Formu’nda tez olarak sunduğumuz bir çalışmanın eseridir. Orada da aynı şekilde dünyanın nüfusuna 20 santimetrekarelik bir humus tabakasıyla beslediğimizi ve bu tabakanın her geçen yıl daha da düşme seviyesinde olduğunu dile getirmiştik. Şu anda 9 milyar nüfusu besleyebilmemiz için şu anda mevcut tarımın iki katını yapmak durumundayız. Bu konjonktürden mümkün olmayacak gibi görünüyor. Çünkü kimyasal gübrelerle artık topraklarımızın yapısında olumsuz değişimler var. Dolayısıyla topraktaki bir takım nitrifikasyon dediğimiz olayların azalması söz konusu… Sağlıklı beslenmenin yolu organik tarımdan geçiyor ve bu anlamda belediyemizin hazırlamış olduğu çiftçilerimizin daha çok ürün alması için daha fazla nitrojen tükettiklerini biliyoruz. Evet Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Sekmen’in öncülüğünde gübre üretimine başladık. Çiftçilerimize daha uygun fiyatta sunacağımız daha iyi bir gübre elde ettik. Hepimize inşallah hayırlı ve uğurlu olur. Rabbim hayırlı eylesin.” Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Kılıç da, “Sayın Başkanımız Mehmet Sekmen Bey sayesinde şu anda Türkiye'de tarımda bir numara olan bir belediyeyiz. Dünya Belediyeler Birliği kurucu üyelerinden biriyiz. 13 belediye ile başlayan bu birlik şu anda 1000'in üzerinde üyesi var ve dünyada birçok ülkede bu birliğe üye olmuş durumda… Burada yapmış olduğumuz gübre çalışması bize çok büyük bir avantaj sağladı. Gübremizle birlikte tüm dünya belediyelerine ve çiftçilerimize ulaşacağız inşallah…” kaydını düştü.
“10 YILDA TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE ADETA ÇIĞIR
AÇTIK”
Erzurum Büyükşehir
Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de, “Hiç kuşku yok ki; ülkelerin kalkınması
noktasında kilit diyebileceğimiz bir rol üstlenen tarım sektörü, günümüzde
giderek artan rekabet ortamı, arz-talep ilişkisi ve küresel ekonomik sistemin
de etkisiyle önemini giderek arttırmaktadır” şeklinde konuştu. “Türkiye
özelinde ise, işin içerisine coğrafi ve jeopolitik şartlar girince; karşımıza
gerek bitkisel, gerek hayvansal ve gerekse de su ürünleri açısından çok önemli
bir potansiyel çıkar ki; bu da başta tarım olmak üzere, tarıma dayalı
hayvancılık ve sanayiyi önemli bir kalkınma enstrümanı haline getirir” diyen
Başkan Sekmen, şöyle devam etti: “Binlerce yıl boyunca çeşitli medeniyetlere ev
sahipliği yapmış olan bu toprakların tarımsal faaliyetlerle olan tanışıklığı da
yeni değildir… Anadolu, dünyanın en eski ticaret merkezlerinden birisi
olmasının yanında, yine tarımsal üretimin çok köklü bir maziye sahip olduğu bir
coğrafyadır. Öyle ki; iklimsel değişiklikler bile bölgelere göre farklılık
göstermekte; ülkenin bir tarafı karla kaplıyken, diğer tarafında aynı dönemde
meyve ağaçları çiçek açabilmektedir. Bu bile ülke olarak nasıl bir tarım ve
üretim çeşitliliğine ve zenginliğine sahip olduğumuzun en temel
göstergelerinden birisidir. Bundan 22 yıl önce izlenen yanlış tarım ve
hayvancılık politikaları yüzünden üretim sürecinin sekteye uğradığı doğrudur. Ancak
Hükümetimizin 22 yılda hayata geçirdiği dev proje ve yatırımlar sayesinde
tarımsal üretimin yeniden cazibe kazanmaya başladığı da, artık su götürmez bir
gerçektir. Bugün merkezi hükümetimizin üretimi teşvik edip, artırmaya yönelik
olarak attığı yüzlerce teşvik adımı var… Üreticinin maliyetine ortak olma,
ürettiği ürüne pazar ve piyasa oluşturma ya da satın alma şeklinde atılan bu
adımlar, üreticinin toprağına ve emeğine yeniden değer katmıştır… Zaten resmi
üretim rakamlarına da bakılacak olunursa; Türkiye’de tarımsal üretimin her
geçen yıl gelişme kaydettiği ve artış gösterdiği rahatlıkla görülecektir. Tabi
yerel yönetimler olarak bizler de bu gelişim sürecine sadece seyirci kalmakla
yetinmedik… İşin ucundan bizler de tuttuk, sürece bizler de dahil olduk… Sırf
üreticimizin maliyetlerini azaltabilmek ve üretim sürecinde aktif rol alabilmek
için belediyemiz bünyesinde 100’ü aşkın araçtan oluşan tarım araçları filosunu
kurduk… Çiftçimizle birlikte hasat kaldırdık, iş makinelerimizi
üreticilerimizin emrine tahsis ettik… Onlara hem zamandan, hem işgücünden ve
hem de maliyetten kazandırdık. Yanı sıra hayvancılığa yönelik atılım ve
yatırımlarımız da oldu… Türkiye’de bir rekora imza attık ve sayıları 700’ü aşan
göletler ve 500 sulama tesisi oluşturduk. Toplum sağlığa verdiğimiz değerlerin
en önemlisi de kuşkusuz il genelinde inşa ettiğimiz mobil mezbahalardır. Çiftçilerimiz
için 10 bin kilometre arazi ve yayla yolu inşa ettik.
Üreticimize 35 bin sıvat
dağıttık. Yayla barınakları diğer adıyla gölgelikler, çelik yardımı ile saksıda
gül üretimi, göletlere 1 milyon alabalık ve sazan, 2 bin dekar tarla üzerinde
buğday, arpa, fiğ, silajlık mısır ve çeşitli tarımsal ürünlerin ekimiyle
çiftçimizin daima yanında olduk.
Erzurum’da göreve geldiğimiz günden bu zamana kadar her platformda her alanda ve her sektörde markalaşmaya ve eser siyasetimizle marka yatırımlar yapmaya büyük gayret gösterdik. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Doğu Anadolu Canlı Hayvan Borsası ile Et ve Et Ürünleri Entegre Tesisi’dir. Bugün Erzurum’da tarım ve hayvancılıkta tartışmasız en özel yatırımları tek tek hayata geçirdik. Ulaşımda, çevrede, kentsel dönüşümde, istihdam ve üretimde, eğitimde, kültür ve sanatta ve hatta sporda daima tabiri yerindeyse başa güreştik. Tarım ve hayvancılıkta bir belediyeden belki de hiç beklenmeyecek bir performansı ortaya koyarak et entegre tesisleri, canlı hayvan borsaları, açık ve kapalı hayvan pazarları ile mobil mezbahalar kurduk... Çiftçimize her alanda lojistik destek verdik. Çünkü tarım da, hayvancılık da, Erzurum için marka bir değer demekti... Dünya’nın ikinci Avrupa’nın da birinci tesisini Erzurum’a kazandırdık. 160 bin metrekare alan üzerine kurulu olan Doğu Anadolu Canlı Hayvan Borsamız bugün gelinen noktada yabancı bilim insanlarını bile kendisine hayran bırakıyor.”
“CANN GÜBRE İLE ERZURUM TARIMDA DA ŞAHA KALKACAK”
Başkan Mehmet Sekmen, “Türkiye’de
bir ilk… Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak kendi gübremizi kendimiz ürettik”
şeklinde konuştu. Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak gübre üretimine başladıklarını
bildiren Başkan Sekmen, şu değerlendirmede bulundu: “Şehrimizde geleneksel bir
söz olan “Cann” adını verdiğimiz gübremizin laboratuvar ve patent işlemleri tamamlandı.
Cann Gübre Projemiz ile bitkisel üretimi desteklemek amacıyla yerli ve milli
ibareli bir ticari ürün tasarlayarak ihraç edilebilir bir model oluşturduk. Bilindiği
gibi zirai ilaç kalıntılarından dolayı her yıl Avrupa’ya gönderilen ürünlerimiz
geri gönderilmektedir. 2023 yılında da 430 parti ürünümüz geri gönderilmiştir.
Türkiye’de tarıma dayalı sanayinin temel taşlarından biri olan gübre üretimi
için biz de elimizi taşın altına koyduk ve “Cann Gübre”yi ürettik. Projemizle
birlikte yıllık ortalama 6 milyon ton olan kimyasal gübre ithalatı ile döviz
çıktısını en aza indirgeyerek, tarımda kimyasal gübre kullanımını ortadan
kaldırıp tamamen organik üretime dayalı bir tarım materyali kullanımına zemin
hazırlamayı da hedefliyoruz.
Bu arada Tarım ve
Hayvancılıkta da bölgesinin lider şehri olan Erzurum’umuzda; saatte 1.5 ton
gübre serpme, 213 dekar tarla ve ağaç ilaçlama kapasitesine sahip DJİ Agras T40
Zirai İlaçlama Dronumuz sayesinde modern tarım teknikleri ile çalışmaya devam
ediyoruz. Cann Gübremizin kent ve Türkiye tarımına bereket ve bol kazanç
getirmesini temenni ediyor, gübre üretiminde canla başla görev alan tüm mesai arkadaşlarımı
tebrik ediyorum.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
İstanbul Halkının Çoğunluğu Kanal İstanbul Projesine Karşı

İstanbul Planlama Ajansı tarafından yapılan bir anket, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik kamuoyu algısını ortaya koydu. Ankete katılanların çoğunluğu projenin hayata geçirilmesine karşı çıktı.
Kamuoyu Algısı Net: Çoğunluk Karşıda
Anket sonuçlarına göre, İstanbul halkının %77'si Kanal İstanbul Projesi'ni desteklemiyor. Projeye karşı çıkanların oranı, destekleyenlerin oranından oldukça yüksek. Bir kısmı ise projeye ne destek veriyor ne de karşı çıkıyor.
Nötr ve Destekleyenler
Anket katılımcılarının %3'ü ne destekliyor ne de desteklemiyor şeklinde bir görüş belirtirken, sadece %19'u projeyi desteklediğini ifade etti.
Anketin Kaynağı
Bu veriler, İstanbul Planlama Ajansı tarafından yürütülen bir anket çalışması sonucunda elde edildi. Anketin detaylı sonuçları ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşılacak.
Kadıköy'de Hayatını Kaybeden 15 Yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzinin Olayıyla İlgili Bilirkişi Raporu Açıklandı

İstanbul Kadıköy'de bıçaklanarak hayatını kaybeden 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzinin ölümüne ilişkin güvenlik kamerası görüntüleriyle ilgili bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda, tutuklu bulunan BB ve UB'nin yanı sıra, olay yerinde birlikte hareket ettikleri belirlenen 2 kişinin daha olduğu tespit edildi. Bu gelişme, olayın aydınlatılmasına yönelik soruşturmanın önemli bir aşamasını oluşturuyor.
Bilirkişi Raporunun Detayları ve Güvenlik Kamerası Görüntüleri
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Kadıköy'de 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzinin hayatını kaybettiği olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma yürütüyordu. Soruşturma kapsamında, olay yerindeki güvenlik kamera kayıtları bilirkişi incelemesine gönderildi. Hazırlanan bilirkişi raporunda, tutuklu BB ve UB'nin yanı sıra, olay anında ikisinin de yanında bulunan ve birlikte hareket ettikleri belirlenen 2 kişinin daha olduğu ifade edildi. Raporda, bu 2 kişinin kimliklerinin belirlenmesi için çalışmaların devam ettiği belirtildi.
Soruşturma Süreci ve Son Gelişmeler
Olay, geçtiğimiz günlerde Kadıköy'de meydana gelmişti. BB ve UB, Minguzzini bıçakladıkları gerekçesiyle tutuklanmıştı. Güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesiyle, olayın şüphelilerinin yanında başka kişilerin de olduğu tespit edilmişti. Bu durum, olayın planlı mı yoksa anlık bir olay mı olduğu sorusunu beraberinde getirdi. Soruşturma kapsamında, şüphelilerin ifadeleri ve toplanan deliller doğrultusunda, olayın tüm detaylarının ortaya çıkarılması hedefleniyor.
Olayın Ardından
Mattia Ahmet Minguzzinin ölümü, Türkiye'de büyük yankı uyandırmıştı. Ailesi ve arkadaşları tarafından derin üzüntüyle anılan genç, sosyal medyada da geniş bir kitle tarafından hatırlanıyor. Yetkililer, olayın aydınlatılması için tüm gücünü seferber ederken, kamuoyunun da konuya hassasiyetle yaklaşması bekleniyor.
- Güvenlik kamerası görüntülerine göre, tutuklu BB ve UB'nin yanında 2 kişinin daha olay yerinde olduğu belirlendi.
- Bu 2 kişinin kimliklerinin belirlenmesi için çalışmalar devam ediyor.
- Olayın planlı mı yoksa anlık mı gerçekleştiği soruşturma devam ettiği için henüz net değil.
Kanal İstanbul Projesi'ne İlişkin Açıklama

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kanal İstanbul projesiyle ilgili son açıklamasında projeden vazgeçilmediğini, ancak şu an için öncelikli bir gündem maddesi olmadığını belirtti. Uraloğlu, projenin doğru finansman kaynakları bulunduğunda mutlaka hayata geçirileceğini ifade etti.
Projenin Geçmişi ve Mevcut Durumu
Kanal İstanbul, Türkiye'nin İstanbul'un kuzeyinde yer alacak, Marmara Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayacak yapay bir su yolu projesidir. Projenin amacı, İstanbul Boğazı'ndaki yoğunluğun azaltılması ve alternatif bir ulaşım hattı oluşturulmasıdır. Ancak, projenin çevresel etkileri, maliyeti ve fizibilitesi gibi konular nedeniyle uzun süredir tartışma konusu olmaktadır.
Projenin başlangıçta hedeflenen amacı, yılda yaklaşık 150 geminin Boğaz geçiş trafiğini azaltarak hem deniz ulaşımının verimliliğini artırmak hem de Boğaz'ın çevresel hassasiyetini korumaktır.
Bakan Uraloğlu'nun Açıklamaları
Bakan Uraloğlu, Kanal İstanbul projesinin şu an için öncelikli bir gündem maddesi olmadığını, ancak projenin tamamen rafa kaldırılmadığını vurguladı. Uraloğlu'nun açıklamaları şu şekilde: "Bugün gündemimizde değil ama günü geldiğinde doğru finansmanı bulduğumuzda mutlaka yapacağız."
Ekrem İmamoğlu: “Telef Ettiklerinizi Millet Unutmaz”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına sosyal medya üzerinden sert bir yanıt verdi. Erdoğan’ın sözlerini “Türk siyasi tarihinin en dehşet verici itiraflarından biri” olarak niteleyen İmamoğlu, “Artık ağzındaki baklayı çıkardın” ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, isim vermeden kendisini hedef aldığı düşünülen “telef oldular, telef olacaklar” açıklamasına yazılı bir açıklamayla karşılık verdi. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı'nın bu sözlerinin yalnızca bir adaya değil, milyonlarca seçmene ve millete yönelik bir tehdit olduğunu belirtti.
İmamoğlu’nun açıklamasında şu çarpıcı ifadeler yer aldı:
“Cumhurbaşkanının ‘telef oldunuz, telef olacaksınız’ sözü, Türk siyasi tarihinin en dehşet verici itiraflarından biridir. Erdoğan, rakiplerini saf dışı bırakmak için her yolu denediğini ve deneyeceğini açıkça ilan etmiştir.”
“Telef Edilen, Bu Ülkenin Değerleridir”
İmamoğlu açıklamasında, esas telef olanın halkın yaşamı, demokrasinin temelleri ve ekonominin kendisi olduğunu vurguladı. İşte dikkat çeken diğer ifadeleri:
“Telef olan Türk ekonomisidir, iştir, aştır, ekmektir. Telef olan demokrasi ve hukuktur. Telef olan, emeklisinden çiftçisine kadar milyonlarca insanın hayatıdır.”
Açıklamasında geçmişte AK Parti’ye destek veren kesimleri de unutmayan İmamoğlu, şu sözlerle seslendi:
“Telef olan; ‘milletin hizmetkârı’ diyerek yola çıkıp bir kenara atılan Ak Partili kadrolardır. Telef olan, her musibete rağmen Erdoğan’ı yıllarca sırtlayan Ak Partili seçmenin umutlarıdır.”
“Ne Telef Olacağız, Ne de Kimseyi Telef Edeceğiz”
İmamoğlu, sözlerinin sonunda umutlu bir mesaj vererek, Erdoğan’ın bu “kötücül aklının” ülkeye verdiği zararın farkında olduklarını ifade etti ve şu ifadelerle açıklamasını tamamladı:
“Allah’ın izni, milletin desteğiyle ne telef olacağız, ne de kimseyi telef edeceğiz. Bu ülkeyi bu zihniyetten kurtarıp, birlikte düze çıkaracağız.”
Ali Yerlikaya: 1 Mayıs’ta 409 Kişi Gözaltına Alındı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kapsamında ülke genelinde düzenlenen etkinliklerde toplam 409 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 1 Mayıs 2025 tarihinde 78 ilde 286 binden fazla vatandaşın katılımıyla toplam 212 etkinlik düzenlendiğini belirtti. Yerlikaya, İstanbul'da 407, Tokat'ta 1 ve Van'da 1 kişi olmak üzere 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet nedeniyle toplam 409 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.
Yerlikaya açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Taksim Meydanı’na çelenk sunma ve Kazancı Yokuşu’na karanfil bırakma etkinliği kapsamında 13 sendikanın öncülüğünde 817 kişinin katılımıyla 13 farklı etkinlik gerçekleştirildi. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün güvenli bir şekilde geçmesi adına ülke genelinde 122 bin 777 polisimiz görev yaptı. Büyük bir özveriyle çalışan tüm güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum."
CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor

CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tutuklu yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için kapsamlı bir saha kampanyasına hazırlanıyor. Parti, 15 Mayıs Perşembe günü Marmara Cezaevi önünde yapılacak imza seferberliği kapsamında 50 bin 521 mahalle temsilcisini sahaya indiriyor.
Her Sandığa Bir Sorumlu: İmamoğlu İçin İmza Toplanacak
CHP’li kurmayların aktardığına göre, partinin seçim hazırlıkları çerçevesinde bu hafta sonuna kadar Türkiye genelindeki 191 bin sandık için asil ve yedek sorumlular da belirlenecek. 15 Mayıs’tan itibaren sahaya inecek temsilcilerin ilk görevi, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasını hızlandırmak olacak.
Her sandık sorumlusu kendi bölgesindeki seçmenlerle birebir görüşerek imza toplayacak, bu imzalar mahalle temsilcileri aracılığıyla genel merkeze ulaştırılacak.
Erken Seçim Talebi Artıyor
CHP kaynaklarına göre, halk arasında erken seçim isteği ciddi şekilde yükselişte. Parti kurmayları, geçtiğimiz yıl %17 civarında olan erken seçim talebinin, 31 Mart seçimlerinden sonra %69 seviyesine ulaştığını belirtiyor. CHP, bu halk talebine siyasi önderlik etmeye hazır olduklarını vurguluyor.
Seçim Tatbikatı Sonbaharda
CHP, bu süreçte sadece sandık organizasyonlarıyla yetinmiyor. Parti programı, hükümet vizyonu ve Cumhurbaşkanı adayı dahil tüm hazırlıkların yapıldığı ifade edildi. Sonbaharda bir seçim tatbikatı planlanırken, seçim sonrası sürece dair yönetim kadrosu ve programlarının da hazır olduğu belirtildi.
Özgür Özel'den Yozgatlı Çiftçilere Destek
CHP lideri Özgür Özel, İmamoğlu’na destek protestolarına traktörleriyle katılan Yozgatlı çiftçilere kesilen park cezalarını ödeyerek dikkat çekti. CHP Yozgat İl Başkanlığı’nın takibinde yürütülen süreçte, ilk etapta 11 cezanın Özel tarafından ödendiği, diğer cezaların da tebliğ edildikçe ödeneceği açıklandı.
Sıradaki Miting Konya’da
CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bir sonraki adresi Konya. 4 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’te Kılıçarslan Kent Meydanı’nda düzenlenecek mitingde, yine Ekrem İmamoğlu’na özgürlük çağrısı yapılacak. Mitingde su sorunu yaşayan çiftçiler, kamyoncular ve TIR şoförlerinin sıkıntılarına dikkat çeken mesajların verilmesi
Kaynak:odatv
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı

İşte TÜİK’in açıkladığı 2025 yılı
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ocak-Mart dönemine ait Turizm İstatistiklerini yayımladı. Buna göre, yılın ilk üç ayında turizm geliri geçen yılın aynı dönemine göre %5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar olarak gerçekleşti.
Kişisel Harcamalar Önde
Ziyaretçilerden elde edilen gelirin 9 milyar 323 milyon 872 bin doları doğrudan ziyaretçilerin harcamalarından, 127 milyon 373 bin doları ise transfer yolcuların katkısından oluştu. Ziyaretçilerin harcamalarının %23,6'sını yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları yaptı.
Harcamaların 8,1 milyar doları kişisel harcamalar, 1,2 milyar doları ise paket tur harcamaları oldu.
Ziyaretçi Sayısı %1,2 Arttı
Türkiye'yi ziyaret eden kişi sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,2 artışla 9 milyon 121 bin 152 kişiye yükseldi. Bu kişilerin 2 milyon 219 bin 38’i, yurt dışında ikamet eden vatandaşlardan oluştu.
Bu dönemde geceleme yapan yabancı ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 99 dolar, yurt dışı ikametli Türk vatandaşlarının ise 67 dolar olarak kayıtlara geçti.
Harcamalar En Çok Yeme-İçme ve Ulaştırmaya
Turizm gelirinin harcama türlerine göre dağılımında, yeme-içme %24,7, uluslararası ulaştırma %15,9 ve paket tur harcamaları %13,1 pay aldı. Geçen yılın aynı dönemine göre paket tur harcamaları %20,8, yeme içme harcamaları %15,7 ve iç ulaştırma harcamaları %8,9 arttı.
Turistlerin Yarısı Türkiye’ye Eğlenmeye Geliyor
Ziyaretçilerin %52,5’i "gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler" amacıyla Türkiye’ye geldi. Bunu %26,7 ile "akraba ve arkadaş ziyareti", %10,3 ile "alışveriş" izledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının %65,7’si ise en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla Türkiye’ye geldi.
Turizm Gideri %37,6 Arttı
Yurt dışında ikamet eden vatandaşların Türkiye dışı seyahatleri de artış gösterdi. 2025 yılı ilk çeyrekte turizm gideri %37,6 artarak 2 milyar 448 milyon 212 bin dolara ulaştı. Bunun 1 milyar 907 milyon doları kişisel, 541 milyon doları ise paket tur harcamaları oldu.
Yurt Dışına Çıkışlar Arttı
Yurt dışına çıkan Türk vatandaşlarının sayısı da %6 artışla 2 milyon 596 bin 225 kişiye ulaştı. Kişi başı ortalama harcama ise 943 dolar olarak
Sahte Boşanmayla Yetim Aylığı Alanlara Büyük Şok: 9 Bin Kişi Tespit Edildi, Maaşlar Faiziyle Geri İstenecek!

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemini kötüye kullananlara karşı yürütülen geniş çaplı denetimler sonuç verdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaptığı açıklamada, sahte boşanma yoluyla yetim aylığı alarak devleti zarara uğratan 9 bin kişinin tespit edildiğini duyurdu.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında adli ve mali işlem başlatıldı. Haksız yere alınan maaşların faiziyle birlikte geri ödenmesi için çalışmalar hızlandırıldı.
Sahte Boşanma Nedir, Nasıl Yapılıyor?
Mali müşavir İsmet Çetinkaya'nın verdiği bilgiye göre, sahte boşanma; resmi olarak boşanmış görünmesine rağmen fiilen evliliğin sürdürülmesi ve bu yolla yetim aylığı gibi sosyal haklardan haksız şekilde yararlanılması anlamına geliyor.
Özellikle dul kalan kadınlar, vefat eden ebeveynlerinden maaş alabilmek amacıyla mahkeme kararıyla boşanıp, boşandıkları eşleriyle aynı evde yaşamaya devam ediyorlar.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ise yapılan ihbarlar doğrultusunda çevre taramaları, adres kontrolleri ve mali incelemelerle bu tür sahte boşanmaları tespit ediyor.
Faiziyle Geri Alınacak: Sahte Boşanmanın Cezası Ne?
Tespit edilen sahte boşanmalarda alınan maaşlar faiziyle birlikte geri isteniyor.
Uygulanan cezai işlemler şu şekilde işliyor:
-
Haksız yere alınan tüm maaşların ana parası ve faiziyle birlikte iadesi isteniyor.
-
Haksız şekilde faydalanılan sağlık hizmetlerinin de bedeli talep ediliyor.
-
Ödeme yapılmaması durumunda kişilerin mal varlıklarına haciz uygulanıyor.
-
Savcılığa suç duyurusunda bulunularak dolandırıcılık suçlamasıyla adli süreç başlatılıyor.
9 Bin Kişi Belirlendi, 7.400'üne Soruşturma Açıldı
Bakan Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre, SGK denetimleri sonucu sahte boşanmayla yetim aylığı aldığı belirlenen 9 bin kişi tespit edildi.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında hukuki işlem başlatıldı. Haksız alınan ödemelerin tahsili için ise hızla işlemler sürdürülüyor.
Adalet Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütülen süreçte, dolandırıcılık ve kamu zararına sebebiyet verme suçlarından da ceza davaları açılması bekleniyor.
Ev Kadınlarına Erken Emeklilik Müjdesi
Öte yandan Bakan Işıkhan, ev kadınlarına yönelik emeklilik kolaylığı getirecek düzenlemelerin de sürdüğünü duyurdu.
Yeni düzenlemeye göre:
-
Ev kadınları isteğe bağlı sigorta ile prim ödeyebilecek.
-
5400 gün prim ve 61 yaş şartıyla emeklilik imkânı tanınacak.
-
Prim ödemelerinin üçte biri devlet tarafından karşılanacak.
Bu düzenleme ile özellikle evde çalışan kadınların sosyal güvenceye daha kolay erişmesi hedefleniyor.
Devlet Bahçeli: “CHP Kriz, Kavga ve Kaosun Adıdır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında ve yazılı açıklamalarında, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditlere dikkat çekerek, özellikle CHP'nin politikalarını ağır bir dille eleştirdi.
Bahçeli, ülkenin güvenliğini, istikrarını ve sosyal barışını hedef alan kampanyalara karşı milletin uyanık olması gerektiğini vurguladı.
"Türkiye, her cepheden tehdit edilmektedir. CHP, kriz, kavga ve kaosun merkezine dönüşmüştür." sözleriyle sert çıktı.
"Dalga Boyu Yüksek Münakaşalar Türkiye’yi Karıştırmak İstiyor"
Devlet Bahçeli konuşmasının başında, toplumun sinir uçlarını hedef alan kasıtlı kışkırtmaların arttığına dikkat çekerek şöyle dedi:
"Dalga boyu yüksek münakaşalarla, dibi bulunmayan münasebetsizliklerle, Türkiye’de güven ve istikrar ortamı kundaklanmak istenmektedir. Sistemli ve gayri ahlaki taktiklerle karışıklık çıkarılmaya çalışılmaktadır."
Bahçeli, özellikle dış güçler tarafından yönlendirilen içerideki unsurların aktif hale geçtiğini ve ülkenin huzuruna kastettiklerini ifade etti.
"Türkiye’nin Egemenlik Haklarına CHP Kafa Tutuyor"
Bahçeli, tehditlerin artık aleni bir boyuta ulaştığını ve Türkiye’nin egemenlik haklarının hedef alındığını belirterek, CHP’yi açıkça suçladı:
"Bu tehdit alçaktır, ahlaksızdır. Kanun tanımayan, demokratik erdemleri takmayan bir güruh devletin egemenlik haklarına fütursuzca kafa tutmaktadır."
Cumhuriyet Halk Partisi’ni "provokasyon partisi" olarak tanımlayan Bahçeli, CHP’nin milli değerleri çiğnediğini ileri sürdü.
"CHP, Türkiye’nin Kaynayan Kazanıdır"
Bahçeli, CHP'nin mevcut yönetimini hedef alarak şu ifadeleri kullandı:
"CHP, kanayan yaradır, kaynayan kazandır, kaybolan zamandır. Doğru ile yanlış, helal ile haram, haysiyet ile habaset yer değiştirmiştir. CHP’de sapla saman karışmıştır."
Bu açıklamasıyla Bahçeli, CHP yönetiminin değer erozyonuna uğradığını, milli ve manevi değerlerden koptuğunu savundu.
"Türkiye’nin İç ve Dış Cephede Beş Ana Gündemi Var"
Bahçeli, Türkiye’nin şu anda beş büyük meseleyle karşı karşıya olduğunu belirterek bu gündemleri sıraladı:
1. Terörsüz Türkiye Hedefine Karşı Direnç
Bahçeli, CHP’nin ve yanında hizalanan partilerin terörün sona ermesinden rahatsızlık duyduğunu iddia etti:
"CHP ve şürekası terörsüz bir Türkiye’den rahatsızdır. Terör başka, Kürt kardeşlerimiz başkadır. Bu ayrımı yapmayanlar vatan hainidir."
Özgür Özel’in Mersin’de yaptığı konuşmayı da "fitne" olarak nitelendirdi.
2. Gazze ve Filistin’deki Soykırıma Karşı Türkiye’nin Duruşu
Bahçeli, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlara değinerek, Türkiye'nin Filistin’in yanında olduğunu belirtti:
"Türkiye, mazlum Filistin halkının yanındadır. Gazze'de yapılan soykırıma sessiz kalmayacağız."
Bahçeli, CHP’yi Gazze konusunda yeterli duyarlılığı göstermemekle suçladı.
3. Türkiye’yi Karıştırmak İsteyen Sosyal ve Ekonomik Provokasyonlar
Ekonomik sorunların siyasal provokasyonlara dönüştürülmek istendiğine dikkat çeken Bahçeli, şunları söyledi:
"Ekonomide inişler çıkışlar normaldir. Ancak CHP ve işbirlikçileri, sokakları karıştırmak için fırsat kollamaktadır."
Türkiye’nin bu provokasyonları aşacak güçte olduğunu belirtti.
4. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki Yolsuzluk İddiaları
Bahçeli, İBB yönetimini çok sert ifadelerle eleştirdi:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni saran rüşvet ve yolsuzluk skandalları Türk milletinin gözünden kaçmamaktadır. CHP’nin maskesi düşmüştür."
Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun lüks otellerde gizli toplantılar yapmasını ve kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasını sert dille kınadı.
5. İstanbul ve Deprem Gerçeği
Marmara Denizi’nde yaşanan son depreme de değinen Bahçeli, İstanbul’un geleceğine sahip çıkılması gerektiğini vurguladı:
"İstanbul gözbebeğimizdir. Cumhur İttifakı, İstanbul’u depreme dayanıklı hale getirecek. Cumhuriyetimizin gözbebeği olan bu şehir sahipsiz değildir."
Kentsel dönüşüm konusunda CHP’li belediyeleri eleştirdi ve İstanbul halkına güvence verdi.
"Yeni Bir Dünya Kurulurken Türkiye Lider Ülke Olacak"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, açıklamasının sonunda Türk milletine moral vererek şunları söyledi:
"Yeni bir dünya kuruluyor. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizde sapma yoktur. CHP gibi kriz, kavga ve kaos üreten yapılar bu kutlu yürüyüşte yer alamayacaktır."
Bahçeli, Türkiye'nin küresel güç olma yolunda ilerlediğini ve Türk milletinin bahtının açılacağını vurguladı.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılandığı İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dikkat çekici bir savunma yaptı.
Özdağ, savunmasında hem tarihi gerçekleri ortaya koydu hem de siyasi eleştirinin hakaret sayılamayacağını vurguladı.
Ümit Özdağ, “Ben Erdoğan’a değil, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın politikalarına eleştiri yönelttim. Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine yapılan saldırılara karşı cevap verdim.” dedi.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"
Savunmasının başında, 18 Ocak 2025’te Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin’de yaptığı konuşmaya dikkat çeken Özdağ, Erdoğan’ın Cumhuriyetin ilk yıllarını "tek parti faşizmi" olarak tanımlamasına tepki gösterdiğini ifade etti.
Özdağ, Antalya’da düzenlenen Zafer Partisi İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmanın içeriğine vurgu yaparak şöyle dedi:
"Erdoğan’ın açıklamaları Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına ağır bir saldırıdır. Benim verdiğim cevap, milletimizin tarihine, inancına ve kültürüne sahip çıkmak için yapılmış bir siyasi eleştiridir."
Özdağ, söz konusu konuşmada Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı sıfatına değil, AK Parti Genel Başkanı sıfatına yönelik eleştirilerde bulunduğunu ve bu eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı.
"Hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın İzniyle Yükselen FETÖ Kadar Zarar Vermemiştir"
Ümit Özdağ, savunmasının en çarpıcı bölümlerinden birinde FETÖ yapılanmasına değinerek, şunları söyledi:
"Hiçbir Haçlı Seferi, Türk Devleti'nin bağrına FETÖ gibi casus bir örgütü sokamamıştır. Ancak Erdoğan yönetiminde FETÖ’ye devletin kapıları ardına kadar açılmıştır."
Özdağ, Erdoğan'ın geçmiş yıllarda FETÖ’yü destekleyen açıklamalarını hatırlattı, 17-25 Aralık süreci öncesinde FETÖ’ye "her türlü imkanın sağlandığını" kendi ifadeleriyle ortaya koydu.
Özdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin de bu yanlış politikaların sonucu olduğunu belirterek,
"FETÖ, Türk Devleti'ne Erdoğan döneminde, Haçlı Seferlerinin veremediği zararı vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada Erdoğan da bu gerçeği itiraf etmiş, 'Rabbim ve milletim beni affetsin' demiştir." ifadelerini kullandı.
"Atatürk, Türk Tarihinin Himalayasıdır"
Tarihi bir perspektifle savunmasını genişleten Ümit Özdağ, 1071 Malazgirt Zaferi’nden 1922 Büyük Taarruz'a kadar Türk Milleti'nin büyük mücadelesini anlattı.
Özdağ, Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi'nde sadece Anadolu'yu değil, bütün Türk tarihinin kaderini kurtardığını ifade etti ve şöyle devam etti:
"Atatürk, yalnızca bir lider değil, Türk Milleti’nin bin yıllık mücadelesinin zirvesidir. O, Türk tarihinin Himalayasıdır. Cumhuriyetimiz, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir milletin yeniden ayağa kalkışıdır."
Özdağ, Erdoğan’ın Atatürk ve Cumhuriyet dönemine yönelik eleştirilerini "bilgi eksikliği ve tarihi çarpıtma" olarak nitelendirdi.
"Hakaret Yok, Siyasi Eleştiri Var: Devlete Saygı, Millete Hizmettir"
Ümit Özdağ, hiçbir zaman devlet başkanına hakaret etmediğini, devlet terbiyesiyle büyümüş bir Türk milliyetçisi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Türk Devlet Başkanı'na hakaret etmek bizim geleneğimizde yoktur. Eleştiririz, hatalarını söyleriz ama devletin başındaki kişiye hakaret etmeyiz. Erdoğan’ın politikalarını eleştirmek, bir vatandaşlık görevidir."
Özdağ, siyasi eleştirinin, demokratik hukuk devletlerinde temel bir hak olduğunu hatırlatarak, düşünce ve ifade özgürlüğünün Anayasa tarafından korunduğunu vurguladı.
"Beraatimi Talep Ediyorum"
Son olarak, Ümit Özdağ mahkemeden şu sözlerle beraatini istedi:
"Sözlerimde hiçbir hakaret unsuru yoktur. Siyasi bir eleştiride bulundum. Anayasamızın ve uluslararası hukuk kurallarının koruduğu ifade özgürlüğü çerçevesinde beraatımı talep ediyorum."
Ümit Özdağ, ayrıca, “Adalet mülkün temelidir” ilkesini hatırlatarak, Türk milletinin vicdanına ve bağımsız Türk yargısına güvendiğini ifade etti.
İlk Yorum yapan siz olun!