Turkuvaz Medya Grubu tarafından düzenlenen ‘3. Finansın Geleceği Zirvesi’nin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımıyla Para Sohbetleri’nin 11’incisi gerçekleştirildi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Orta Vadeli Programı’n çalıştığını ve sonuç verdiğini vurgulayarak, “Programlar sadece teknik birer doküman değildir, programlar gerçekçi olduğu oranda kararlılıkla uygulandığı ve toplumsal desteği kazandığı zaman başarılı olur, biz bunu başarabiliriz. Dolayısıyla biraz sabır ve tüm kesimlerin desteğini bekliyoruz” diye konuştu.

Bakan Şimşek, katılımcıların sorularını yanıtladığı basına kapalı olarak gerçekleştirilen oturum öncesi OVP’nin hedefleri ve uygulamadaki sonuçlarına ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Şimşek, OVP’nin hem kamu hem de özel sektör için bir yol haritası niteliğinde olduğuna işaret ederek “Eylül ayı başında Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Bugün daha çok program çalışıyor mu diye bakmak lazım. Bu soruya yanıt vermek için hedefleri öncelikle hatırlatayım. En önemli hedef en önemli sorununuz neyse odur, enflasyon. Enflasyonu tekrar tek haneye indirmek, fiyat istikrarını sağlamak, deprem nedeniyle bozulan mali dengelerimizin yeniden tesis edilmesi, büyümede yeniden dengelenme, sürdürülebilir cari açık ve rezerv biriktirilmesi... Tüm bunların hepsini kalıcı hale getirebilecek bir yapısal reform bütünü var ve OVP’den kastımız da bu” dedi.
Aylık bazda enflasyon patikaya oturmuş durumda
Dezenflasyon programı kapsamında geleneksel para politikasında sıkılaşma, seçici kredi sıkılaşması ve miktarsal sıkılaştırma olduğunu bununla birlikte gelirler politikası ayağının da bulunduğunu dile getiren Şimşek, şöyle konuştu: “Enflasyon yıllık bazda 2026 sonunda tekrar tek haneye inecek. Enflasyon bu sene için yüzde 65 civarında görünüyor, gelecek sene yüzde 36’ya düşecek bir sonraki sene 14 ve nihayet tek hane. Bu patika nasıl olacak diye yıllık bazda baktığınızda enflasyon bir süre daha yüksek seyredecek. Aylık bazda özellikle çekirdek enflasyonda son üç ayda bir trend var. Bu trend oldukça net, aylık enflasyonda ivme kaybı var ve şu an itibariyle çok rahat şekilde söyleyebilirim ki yıl sonu hedefimizle aynı doğrultuda patikaya oturmuş durumda.”
2024 yıl sonu hedefinin yüzde 36 olduğunu yineleyen Şimşek hesapların bu hedefe göre yapılması gerektiğini dile getirerek bu hedefin tutturulamayacağını söyleyenlere yönelik ise şöyle dedi: “Bazıları şunu söylüyor, enflasyon şu anda yüzde 65, önümüzdeki birkaç ay yıllık bazda yükselecek ve yüksek kalacak. Nasıl olur da yüzde 36’ya iner? Çok basit. Birincisi para politikasında attığımız adımların gecikmeli etkisi gelecek sene devreye girecek, özellikle yılın ikinci yarısı. İkinci olarak bu sene önemli deprem yaşandı ve depremin etkisiyle inşaat malzemeleri bu yılın ikinci yarısında çok hızlı arttı. Yine temmuz ayında bütçe açığını daraltmak için önemli adımlar attık. Bunlar da enflasyonist adımlardı. Gelecek yıl temmuz ayında bunlar da endeksten düşecek. Maliye politikasında bu sene deprem nedeniyle gelecek sene de bir miktar daha geniş daha açıkla karşı karşıyayız. Bunun da enflasyonist etkisi var, ama beklentiler kanalı çok önemli. Son 2 ayda enflasyon beklentilerinde 5 puana yakın iyileşme var. Hala piyasanın enflasyon beklentisi yüzde 40 civarında. Ben inanıyorum ki önümüzdeki 3-4-5 ayda enflasyonun kalıcı olarak daha düşük patikaya oturduğunu aylık bazda gösterebileceğiz ve bunu gösterdiğimizde piyasanın enflasyon beklentileri bizim hedefimizle aynı doğrultuya gelecek. Dolayısıyla enflasyon konusunda gerçekten şu anda program çalışıyor.”
Düşük tek haneli enflasyonda firmalar 10 yıl vadeli tahvil çıkarabilir
Bakan Şimşek, aylık enflasyon rakamlarına bakıldığında çekirdek enflasyonda programın çalıştığının görüleceğini söyleyerek şöyle devam etti: “Dezenflasyonu kalıcı şekilde başarabilirsek Türkiye’de öngörülebilirlik artar, sizler rahat şekilde planlama, fiyatlama yapabileceksiniz. Yatırım noktasında her alanda önünüzü görebileceksiniz. Makrofinansal istikrar açısından dezenflasyon çok değerli bileşen.” Sürdürülebilir yüksek büyüme açısından sermaye piyasalarında derinleşmenin önemli olduğunu enflasyon tek haneye, düşük tek haneye indiğinde firmaların makul maliyetlerle kaynağa erişmesinin son derece olası olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, şunları söyledi: “Bugün bankacılık sistemimiz yükün büyük kısmını üstlenmiş durumda. Uzun vadeli finansman sağlıyorlar ama ciddi risk alarak yapıyorlar. Sermaye piyasalarının derinleşmesi kalkınma açısından çok değerli. Uzun vadeli finansmana erişim çok önemli bizim açımızdan. Tüm bunları enflasyonu tek hane, özellikle düşük tek haneye indirip tuttuğumuzda Türkiye’nin tüm bu avantajları rekabet gücüne yansıyacağını biliyoruz. Bizim firmaların 10 yıl vadeli tahvil çıkarabileceklerini düşünüyoruz. Bununla dünyada gerçekten çok büyük işler başarabiliriz, biz buna inanıyoruz.”
Mali disiplin alanında hükümetlerin çok iyi performansları olduğunu hatırlatan Bakan Şimşek, son 20 yılda bütçe açığının milli gelire oranının ortalamasının yüzde 2,4 olduğunu söyledi. Şimşek, bu sene yüzyılın felaketini depremin etkisiyle bütçe açığında önemli artış olduğunu kaydederek, her şeye rağmen bu yılki bütçe açığının OVP’de öngörülen yüzde 6’nın altında gerçekleşeceğini açıkladı.
Deprem hariç bırakıldığında ise bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3’ten aşağı olacağını belirten Şimşek, kamunun iç ve dış brüt borç stokunun milli gelire oranının da yüzde 33 civarında olduğunu dile getirdi. Şimşek şunları söyledi: “Yüzde 33 gelişmekte olan bize benzer ülkelerin yarısından az. Dolayısıyla deprem etkisini kaldırabiliriz. 2026 sonunda kamunun brüt borcunun milli gelire oranını yüzde 36 olarak öngörüyoruz. Geçici yükselecek, ama tekrar aşağı çekeceğiz. Türkiye’nin toplamda yüksek borçlu olduğunu iddia etmek için zorlamak lazım. Hane halkı, devleti, şirketleri ve finansal kesimin borcunun milli gelire oranı yüzde 117, bize benzerlerde yüzde 250’yi aşıyor, dünya ortalaması yüzde 330. Bu sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlamak açısından. bizim için önemli bir avantaj.”
Bizim gibi ülkelerde cari açık ve bütçe açığını yani ikiz açığı yönetmenin zor olduğunu dile getiren Bakan Şimşek, “Dezenflasyonu sağlayıp, bütçe açığını azaltıp mali alan yaratmak makro istikrarı sağlanması için önemli. Biz hem cari açığı hem de bütçe açığını makul düzeylere indirmek zorundayız. İndirirsek makro finansal istikrarı kurarız” dedi. Şimşek, bütçede alan yaratmanın yapısal dönüşümler için gereken kaynaklar için de çok önemli olduğunu vurgulayarak, ‘dünyadaki yakın ve dost ülkenin al’ trendinin de Türkiye için fırsat yarattığını dile getirdi.
Yatırım taahhütlü avans kredisine çağrı
Doğal felaketlere hazırlık için de mali alan gerektiğini bu sene deprem yaralarını sarmak için 762 milyar lira harcadıklarını, seneye de 1 trilyonun üzerinde harcanacağını hatırlatan Şimşek, borçta nesiller arası adaletin sağlanmasının da çok önemli olduğuna işaret etti. Şimşek, borcun düşük olduğunu ancak bunu borç alarak finanse ederseniz gelecek nesilleri borçlandırmış olduğunuzu vergileri çok artırırsanız da bugünkü nesli faturayla baş başa bıraktığınızı vurgulayarak, nesiller arası adaletin tesis edilmesi gerektiğini söyledi.
İhracat odaklı sürdürülebilir yüksek büyümenin diğer bir önemli alan olduğunu söyleyen Şimşek, şöyle konuştu: “Biz 2024 yılında 2,2 trilyon lira vergiden vazgeçtik. Buna vergi harcaması diyoruz yarım trilyondan fazla parayı ARGE yatırım teşvikleri için almaktan imtina ettik, asgari ücrete vergi muafiyeti getirdik, yıllık maliyeti 630 milyar lira. Tarım, eğitim, sağlık ve dezavantajlı grupların korunması gibi teşvikler için vazgeçtiğimiz vergiler, 1 trilyon üzerinde.”
Yatırım taahhütlü avans kredisine dikkat çeken Bakan Şimşek dış ticaret açığında büyük rol oynayan önemli kalem olan 284 tane ürün tespit ettiklerini ve bunların özelliğinin yüksek teknolojili olmaları olduğunu söyledi. Bakan Şimşek şöyle konuştu: “Önümüzdeki 3 yıl içinde herhangi biriniz ben bu ürünlerden birini üretebilirim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı teknik yeterlilikte, bankaları finansal fizibilitede ikna ettiğinizde Merkez Bankası’yla bu 284 alanda size 2 yıl ödemesiz TL cinsinden 10 yıl vadeli kredi sunuyoruz. Bankalarımız 10 yıl vadeli kredi vermekte zorlanıyorlar. Bununla yetinmiyoruz bir de faiz avantajı oluşturuyoruz. Şu anki piyasa faizlerine göre üçte bir oranında bir maliyetle bu kaynağa erişilebilecek. Faizi koymadık, projenin özelliğine bağlı olarak Merkez Bankası tarafından şekillendiriliyor. Bunu değerli buluyorum, lütfen listeyi inceleyin, bunu ben yaparım geliştirebilirim diyorsanız mutlaka gelin.”
Net ihracatın negatif etkisi olmasa yüzde 7-8 büyürdük
Türkiye’nin son 100 yılda reel olarak ortalama yıllık büyüme yüzde 4,8, hükümetleri döneminde yüzde 5,4 büyüdüğünü hatırlatan Şimşek, “Önümüzdeki dönemde de yüksek büyümeyi devam ettireceğimize inanıyoruz. Sorun büyüme net ihracatın katkısı çok sınırlı olması. Son 20 yıla bakınca ülkemiz reel yüzde 5,4 büyümüş 0,1’i net ihracat. Bu sene net ihracatın etkisi negatif. Nötr olsaydı Türkiye muhtemelen yüzde 7-8 büyüyor olacaktı. Bizim amacımız bu denklemi iyileştirmek. Enflasyonu düşürmek, cari açığı iyileştirmek, bütçe açığını iyileştirmek. Attığımız adımlar ve yapacağımız reformların tamamı büyümede yeniden dengelenmeyi sağlayacak“ diye konuştu.
Şimşek, cari açığı azaltmak, rezerv birikiminin diğer önemli hedef olduğunu dile getirerek dezenflasyon programının bütün bileşenleri, alınan tedbirlerin cari açığın da daha sürdürülebilir patikaya oturmasını sağlayacağına vurgu yaptı. Altın ithalatına dikkat çeken Şimşek son 20 yılda 8 milyar dolar iken, altın ithalatının bu sene 30 milyar dolar olduğunu, bunun normalleşmesinin gerektiğini dile getirdi.
Enerjide dışa bağımlılığın azaldığını, ihracata çok güçlü teşvikler verdiklerini, bu sayede 2026’da cari açığın yüzde 2,2 civarına düşeceğini ve bu dış yükümlülük gerektirmeden finanse edilebileceğini söyleyen Bakan Şimşek, “OVP uygulanmasıyla, enflasyonun tek haneye düşmesiyle birlikte küresel doğrudan yatırımların milli gelire oranla yüzde 2’ye çıkabileceğine inanıyorum., Yüzde 2 cari açığı borç almadan kalıcı uzun vadeli kaynak girişiyle finanse edebiliriz” dedi.
Kişi başı milli gelirde 85 milyon üstü nüfusu olan ülkelerin Türkiye dahil 6 olduğunu ve 80 milyon nüfus sınırı baz alındığında Türkiye’nin birinci olduğunu söyleyen Şimşek, yerel yatırımcıların portföy tercihlerinin de rezerv artışında önemli olduğunu kaydetti. Şimşek bu tercihin önümüzdeki dönemde ağırlıklı olarak TL varlıklar olacağına inandıklarını belirterek “Altın hariç yüzde 2’yi yakalamış durumda. Altın bir finansal varlık ama dövizle almak zorunda olduğunuz için altın ithalatı normalleşirse cari açıkta sürdürülebilirliği yakalamış oluruz. İhracata bizim çok ciddi desteğimiz var, mayıs ayına göre reeskont kredilerin limitini 10 kat arttırdık. Büyük ihtimalle ocaktan itibaren bunu daha da artıracağız, faizini yüzde 25,9 ile sınırladık. İhracatçının yüzde 40 döviz satma zorunluluğunu önümüzdeki aylarda değerlendireceğiz Eximbank’ın sermayesini yaklaşık yüzde 50 arttırdık ama yeterli bulmuyoruz” diye konuştu.
Hizmet ihracatındaki yüzde 50 matrah indirimini yüzde 80’e çıkaracaklarını söyleyen Şimşek ihracatçının böylece yüzde 5’lik düşük bir kurumlar vergisiyle karşı karşıya olduğunu da hatırlattı.
“Sürdürülebilir cari açık, makro finansal istikrar, rezerv birikimi daha istikrarlı güçlü büyüme, uluslararası doğrudan yatırım artışı ve kredibilite artışı bunların hepsini sağlayacağız. Çok kapsamlı yapısal reform gündemimiz var” diyen Şimşek, reformların saç ayağı varsa birinin dezenflasyon, birinin mali disiplin, birinin de yapısal dönüşüm olduğunu kaydetti.
Programın çalıştığının ilk sonucunun risk priminin düşmesinde görüldüğünü vurgulayan Bakan Şimşek, şöyle devam etti: “Bu gerçekten bu önemli. Bu bizim fonlama maliyetimizi, dış borç maliyetimizi belirleyen önemli bir unsur. Dolayısıyla şu anda 284’teyiz gelecek sene arzuladığımız nokta 200’ün altı mutlaka. Çünkü o zaman aynı vadede örneğin ABD tahvilleri o gün yüzde 3,5 ise kamu olarak biz yüzde 5 civarında maliyetle kaynağa erişebiliriz. Bu çok değerli. Bizde mayıs sonrası CDS düşüş 415 puanken gelişmekte olan ülkelerde düşüş 87 puan olmuş. Tahvil spreadleri yani borçlanırken aynı vadede ABD tahviline oranla bizim ödediğimiz ilave fark da önemli bir husus. Öncesinde gelişmekte olan ülkeler Türkiye’nin altında bizden daha ucuza borçlanırken, şimdi Türkiye, gelişmekte olan ülkelere göre çok daha görünür şekilde ucuza borçlanıyor.”
Gelecek sene fon akışı da iştah artacak
Kur oynaklığının gelişmekte olan ülkelerin oynaklık bandının en altında olduğunu vurgulayan Şimşek, mayısta bu oynaklık yüzde 557 seviyesindeyken, şu anda yüzde 7-8 civarına gerilediğini kaydetti.
Şimşek, şöyle devam etti: “Çok dolaştınız Türkiye’ye para gelmiyor dediler, biz kimseden para istemedik zaten piyasa bizi kolluyor. Paraya ihtiyacımız yok dedim. Türkiye’de acil bir dış kaynağı ihtiyacı var, gelin demedik. Programı anlatıp gelin yatırım yapın Türkiye’ye dedik. Fakat piyasalara haziran ekim arası 4,7 milyar dolarlık giriş var. Dördüncü çeyrek çok farklı değildir, sonuç itibariyle Türkiye’ye çok ciddi dozda kaynak girişi var.”
Gelecek yıl bazılarına göre mart bazılarına göre mayıs itibariyle küresel faizlerin inmeye başlamasıyla birlikte Türkiye gibi çok güçlü hikayesi olan ülkelere hem risk iştahının artacağını hem de fon akışının artacağını ve maliyetlerin de makul seviyelere ineceğini söyleyen Şimşek, “Gerçekten program çalışıyor. Cari açıkta düşüş başladı, mayısta 60 milyar dolara kadar çıkmıştı, şimdi yılı 44-45 milyar dolar civarında açıkla kapatacağız. Hala yüksek ama üçte ikisi altın kaynaklı... Dolayısıyla cari açık sürdürülebilir bir patikaya doğru evrilmiş durumda” diye konuştu.
Merkez Bankası hem brüt hem net rezervlerin seçimden sonra çok hızlı şekilde arttığını brüt rezervlerin 142,5 milyar dolar, swapları ayırmazsanız net rezervlerin 38 milyar dolar artıda olduğunu belirten Şimşek, uluslararası normlara göre yurtdışından alınan swaplar çıkartılsa orada bile Türkiye’nin rezervlerinin yaklaşık 17-18 milyar dolar arttığını vurguladı. Rezerv noktasında Türkiye’nin elinin güçlendiğini, kırılganlığın azaldığını söyleyen Şimşek, “Henüz yolun başındayız. İnanıyorum ki cari açıktaki daralma, porftöy tercihleri, yurtdışından fon akışıyla birlikte daha kalıcı şekilde rezerv artışı devam edecek. İyileşme çok net devam ediyor” dedi.
Türkiye’ye not artışı gelecek
Şimşek, not görünümünde iyileşme bulunduğunu, bunun önemli ama yetersiz olduğunu Türkiye’nin not artışını hak ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Türkiye’nin dış borcunun fiyatlaması iki veya üç kademe yüksek nota tekabül ediyor. Reyting kuruluşları gelişmeleri not etmişler, teşekkür ediyoruz. Ama piyasa onların çok önünde. Piyasa fiyatlaması mevcut notların iki üç kademe üzerinde, dolaysıyla devamı gelecek. Not artışı gelecek. Türkiye büyük potansiyeli olan çalışma çağındaki nüfusu çok önemli. Milli gelirimiz yıl sonunda 1,1 trilyon dolar civarında olacak. Bu önemli bir eşik, satın alma gücü paritesiyle zaten Türkiye dünyanın 11’inci sırasında en büyük ekonomilerden biri. Önümüzdeki yıllarda küresel yatırımcılar niye Türkiye’de değiliz, ihmal edilemez önemli ekonomi demeye başlayacaklar. Ama bir şart var sabretmemiz lazım. Sabır ve kararlılıkla OVP’ye, taahhütlere bütün kesimlerin destek vermesiyle o noktaya geleceğiz. O noktaya geldiğinizde sizin finansmana erişim diye probleminiz olmayacak. Bankalar sizin peşinizden koşacak. Enflasyonu tek hareye indirdiğimizde sermaye piyasaları çok önemli alternatif alan olarak karşımıza çıkacak. Dolayısıyla biraz sabır ve kararlık. Biz bunu başaracağız. Hep birlikte toplumsal dayanışma ve desteğe ihtiyaç var. Programlar bu şekilde başarılır. Programlar sadece teknik birer doküman değildir gerçekçi olduğu oranda kararlılıkla uygulandığı ve toplumsal desteği kazandığı zaman başarılı olur. Biz bunu başarabiliriz.” dedi
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor

CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tutuklu yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için kapsamlı bir saha kampanyasına hazırlanıyor. Parti, 15 Mayıs Perşembe günü Marmara Cezaevi önünde yapılacak imza seferberliği kapsamında 50 bin 521 mahalle temsilcisini sahaya indiriyor.
Her Sandığa Bir Sorumlu: İmamoğlu İçin İmza Toplanacak
CHP’li kurmayların aktardığına göre, partinin seçim hazırlıkları çerçevesinde bu hafta sonuna kadar Türkiye genelindeki 191 bin sandık için asil ve yedek sorumlular da belirlenecek. 15 Mayıs’tan itibaren sahaya inecek temsilcilerin ilk görevi, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasını hızlandırmak olacak.
Her sandık sorumlusu kendi bölgesindeki seçmenlerle birebir görüşerek imza toplayacak, bu imzalar mahalle temsilcileri aracılığıyla genel merkeze ulaştırılacak.
Erken Seçim Talebi Artıyor
CHP kaynaklarına göre, halk arasında erken seçim isteği ciddi şekilde yükselişte. Parti kurmayları, geçtiğimiz yıl %17 civarında olan erken seçim talebinin, 31 Mart seçimlerinden sonra %69 seviyesine ulaştığını belirtiyor. CHP, bu halk talebine siyasi önderlik etmeye hazır olduklarını vurguluyor.
Seçim Tatbikatı Sonbaharda
CHP, bu süreçte sadece sandık organizasyonlarıyla yetinmiyor. Parti programı, hükümet vizyonu ve Cumhurbaşkanı adayı dahil tüm hazırlıkların yapıldığı ifade edildi. Sonbaharda bir seçim tatbikatı planlanırken, seçim sonrası sürece dair yönetim kadrosu ve programlarının da hazır olduğu belirtildi.
Özgür Özel'den Yozgatlı Çiftçilere Destek
CHP lideri Özgür Özel, İmamoğlu’na destek protestolarına traktörleriyle katılan Yozgatlı çiftçilere kesilen park cezalarını ödeyerek dikkat çekti. CHP Yozgat İl Başkanlığı’nın takibinde yürütülen süreçte, ilk etapta 11 cezanın Özel tarafından ödendiği, diğer cezaların da tebliğ edildikçe ödeneceği açıklandı.
Sıradaki Miting Konya’da
CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bir sonraki adresi Konya. 4 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’te Kılıçarslan Kent Meydanı’nda düzenlenecek mitingde, yine Ekrem İmamoğlu’na özgürlük çağrısı yapılacak. Mitingde su sorunu yaşayan çiftçiler, kamyoncular ve TIR şoförlerinin sıkıntılarına dikkat çeken mesajların verilmesi
Kaynak:odatv
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı

İşte TÜİK’in açıkladığı 2025 yılı
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ocak-Mart dönemine ait Turizm İstatistiklerini yayımladı. Buna göre, yılın ilk üç ayında turizm geliri geçen yılın aynı dönemine göre %5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar olarak gerçekleşti.
Kişisel Harcamalar Önde
Ziyaretçilerden elde edilen gelirin 9 milyar 323 milyon 872 bin doları doğrudan ziyaretçilerin harcamalarından, 127 milyon 373 bin doları ise transfer yolcuların katkısından oluştu. Ziyaretçilerin harcamalarının %23,6'sını yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları yaptı.
Harcamaların 8,1 milyar doları kişisel harcamalar, 1,2 milyar doları ise paket tur harcamaları oldu.
Ziyaretçi Sayısı %1,2 Arttı
Türkiye'yi ziyaret eden kişi sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,2 artışla 9 milyon 121 bin 152 kişiye yükseldi. Bu kişilerin 2 milyon 219 bin 38’i, yurt dışında ikamet eden vatandaşlardan oluştu.
Bu dönemde geceleme yapan yabancı ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 99 dolar, yurt dışı ikametli Türk vatandaşlarının ise 67 dolar olarak kayıtlara geçti.
Harcamalar En Çok Yeme-İçme ve Ulaştırmaya
Turizm gelirinin harcama türlerine göre dağılımında, yeme-içme %24,7, uluslararası ulaştırma %15,9 ve paket tur harcamaları %13,1 pay aldı. Geçen yılın aynı dönemine göre paket tur harcamaları %20,8, yeme içme harcamaları %15,7 ve iç ulaştırma harcamaları %8,9 arttı.
Turistlerin Yarısı Türkiye’ye Eğlenmeye Geliyor
Ziyaretçilerin %52,5’i "gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler" amacıyla Türkiye’ye geldi. Bunu %26,7 ile "akraba ve arkadaş ziyareti", %10,3 ile "alışveriş" izledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının %65,7’si ise en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla Türkiye’ye geldi.
Turizm Gideri %37,6 Arttı
Yurt dışında ikamet eden vatandaşların Türkiye dışı seyahatleri de artış gösterdi. 2025 yılı ilk çeyrekte turizm gideri %37,6 artarak 2 milyar 448 milyon 212 bin dolara ulaştı. Bunun 1 milyar 907 milyon doları kişisel, 541 milyon doları ise paket tur harcamaları oldu.
Yurt Dışına Çıkışlar Arttı
Yurt dışına çıkan Türk vatandaşlarının sayısı da %6 artışla 2 milyon 596 bin 225 kişiye ulaştı. Kişi başı ortalama harcama ise 943 dolar olarak
Sahte Boşanmayla Yetim Aylığı Alanlara Büyük Şok: 9 Bin Kişi Tespit Edildi, Maaşlar Faiziyle Geri İstenecek!

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemini kötüye kullananlara karşı yürütülen geniş çaplı denetimler sonuç verdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaptığı açıklamada, sahte boşanma yoluyla yetim aylığı alarak devleti zarara uğratan 9 bin kişinin tespit edildiğini duyurdu.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında adli ve mali işlem başlatıldı. Haksız yere alınan maaşların faiziyle birlikte geri ödenmesi için çalışmalar hızlandırıldı.
Sahte Boşanma Nedir, Nasıl Yapılıyor?
Mali müşavir İsmet Çetinkaya'nın verdiği bilgiye göre, sahte boşanma; resmi olarak boşanmış görünmesine rağmen fiilen evliliğin sürdürülmesi ve bu yolla yetim aylığı gibi sosyal haklardan haksız şekilde yararlanılması anlamına geliyor.
Özellikle dul kalan kadınlar, vefat eden ebeveynlerinden maaş alabilmek amacıyla mahkeme kararıyla boşanıp, boşandıkları eşleriyle aynı evde yaşamaya devam ediyorlar.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ise yapılan ihbarlar doğrultusunda çevre taramaları, adres kontrolleri ve mali incelemelerle bu tür sahte boşanmaları tespit ediyor.
Faiziyle Geri Alınacak: Sahte Boşanmanın Cezası Ne?
Tespit edilen sahte boşanmalarda alınan maaşlar faiziyle birlikte geri isteniyor.
Uygulanan cezai işlemler şu şekilde işliyor:
-
Haksız yere alınan tüm maaşların ana parası ve faiziyle birlikte iadesi isteniyor.
-
Haksız şekilde faydalanılan sağlık hizmetlerinin de bedeli talep ediliyor.
-
Ödeme yapılmaması durumunda kişilerin mal varlıklarına haciz uygulanıyor.
-
Savcılığa suç duyurusunda bulunularak dolandırıcılık suçlamasıyla adli süreç başlatılıyor.
9 Bin Kişi Belirlendi, 7.400'üne Soruşturma Açıldı
Bakan Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre, SGK denetimleri sonucu sahte boşanmayla yetim aylığı aldığı belirlenen 9 bin kişi tespit edildi.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında hukuki işlem başlatıldı. Haksız alınan ödemelerin tahsili için ise hızla işlemler sürdürülüyor.
Adalet Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütülen süreçte, dolandırıcılık ve kamu zararına sebebiyet verme suçlarından da ceza davaları açılması bekleniyor.
Ev Kadınlarına Erken Emeklilik Müjdesi
Öte yandan Bakan Işıkhan, ev kadınlarına yönelik emeklilik kolaylığı getirecek düzenlemelerin de sürdüğünü duyurdu.
Yeni düzenlemeye göre:
-
Ev kadınları isteğe bağlı sigorta ile prim ödeyebilecek.
-
5400 gün prim ve 61 yaş şartıyla emeklilik imkânı tanınacak.
-
Prim ödemelerinin üçte biri devlet tarafından karşılanacak.
Bu düzenleme ile özellikle evde çalışan kadınların sosyal güvenceye daha kolay erişmesi hedefleniyor.
Devlet Bahçeli: “CHP Kriz, Kavga ve Kaosun Adıdır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında ve yazılı açıklamalarında, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditlere dikkat çekerek, özellikle CHP'nin politikalarını ağır bir dille eleştirdi.
Bahçeli, ülkenin güvenliğini, istikrarını ve sosyal barışını hedef alan kampanyalara karşı milletin uyanık olması gerektiğini vurguladı.
"Türkiye, her cepheden tehdit edilmektedir. CHP, kriz, kavga ve kaosun merkezine dönüşmüştür." sözleriyle sert çıktı.
"Dalga Boyu Yüksek Münakaşalar Türkiye’yi Karıştırmak İstiyor"
Devlet Bahçeli konuşmasının başında, toplumun sinir uçlarını hedef alan kasıtlı kışkırtmaların arttığına dikkat çekerek şöyle dedi:
"Dalga boyu yüksek münakaşalarla, dibi bulunmayan münasebetsizliklerle, Türkiye’de güven ve istikrar ortamı kundaklanmak istenmektedir. Sistemli ve gayri ahlaki taktiklerle karışıklık çıkarılmaya çalışılmaktadır."
Bahçeli, özellikle dış güçler tarafından yönlendirilen içerideki unsurların aktif hale geçtiğini ve ülkenin huzuruna kastettiklerini ifade etti.
"Türkiye’nin Egemenlik Haklarına CHP Kafa Tutuyor"
Bahçeli, tehditlerin artık aleni bir boyuta ulaştığını ve Türkiye’nin egemenlik haklarının hedef alındığını belirterek, CHP’yi açıkça suçladı:
"Bu tehdit alçaktır, ahlaksızdır. Kanun tanımayan, demokratik erdemleri takmayan bir güruh devletin egemenlik haklarına fütursuzca kafa tutmaktadır."
Cumhuriyet Halk Partisi’ni "provokasyon partisi" olarak tanımlayan Bahçeli, CHP’nin milli değerleri çiğnediğini ileri sürdü.
"CHP, Türkiye’nin Kaynayan Kazanıdır"
Bahçeli, CHP'nin mevcut yönetimini hedef alarak şu ifadeleri kullandı:
"CHP, kanayan yaradır, kaynayan kazandır, kaybolan zamandır. Doğru ile yanlış, helal ile haram, haysiyet ile habaset yer değiştirmiştir. CHP’de sapla saman karışmıştır."
Bu açıklamasıyla Bahçeli, CHP yönetiminin değer erozyonuna uğradığını, milli ve manevi değerlerden koptuğunu savundu.
"Türkiye’nin İç ve Dış Cephede Beş Ana Gündemi Var"
Bahçeli, Türkiye’nin şu anda beş büyük meseleyle karşı karşıya olduğunu belirterek bu gündemleri sıraladı:
1. Terörsüz Türkiye Hedefine Karşı Direnç
Bahçeli, CHP’nin ve yanında hizalanan partilerin terörün sona ermesinden rahatsızlık duyduğunu iddia etti:
"CHP ve şürekası terörsüz bir Türkiye’den rahatsızdır. Terör başka, Kürt kardeşlerimiz başkadır. Bu ayrımı yapmayanlar vatan hainidir."
Özgür Özel’in Mersin’de yaptığı konuşmayı da "fitne" olarak nitelendirdi.
2. Gazze ve Filistin’deki Soykırıma Karşı Türkiye’nin Duruşu
Bahçeli, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlara değinerek, Türkiye'nin Filistin’in yanında olduğunu belirtti:
"Türkiye, mazlum Filistin halkının yanındadır. Gazze'de yapılan soykırıma sessiz kalmayacağız."
Bahçeli, CHP’yi Gazze konusunda yeterli duyarlılığı göstermemekle suçladı.
3. Türkiye’yi Karıştırmak İsteyen Sosyal ve Ekonomik Provokasyonlar
Ekonomik sorunların siyasal provokasyonlara dönüştürülmek istendiğine dikkat çeken Bahçeli, şunları söyledi:
"Ekonomide inişler çıkışlar normaldir. Ancak CHP ve işbirlikçileri, sokakları karıştırmak için fırsat kollamaktadır."
Türkiye’nin bu provokasyonları aşacak güçte olduğunu belirtti.
4. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki Yolsuzluk İddiaları
Bahçeli, İBB yönetimini çok sert ifadelerle eleştirdi:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni saran rüşvet ve yolsuzluk skandalları Türk milletinin gözünden kaçmamaktadır. CHP’nin maskesi düşmüştür."
Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun lüks otellerde gizli toplantılar yapmasını ve kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasını sert dille kınadı.
5. İstanbul ve Deprem Gerçeği
Marmara Denizi’nde yaşanan son depreme de değinen Bahçeli, İstanbul’un geleceğine sahip çıkılması gerektiğini vurguladı:
"İstanbul gözbebeğimizdir. Cumhur İttifakı, İstanbul’u depreme dayanıklı hale getirecek. Cumhuriyetimizin gözbebeği olan bu şehir sahipsiz değildir."
Kentsel dönüşüm konusunda CHP’li belediyeleri eleştirdi ve İstanbul halkına güvence verdi.
"Yeni Bir Dünya Kurulurken Türkiye Lider Ülke Olacak"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, açıklamasının sonunda Türk milletine moral vererek şunları söyledi:
"Yeni bir dünya kuruluyor. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizde sapma yoktur. CHP gibi kriz, kavga ve kaos üreten yapılar bu kutlu yürüyüşte yer alamayacaktır."
Bahçeli, Türkiye'nin küresel güç olma yolunda ilerlediğini ve Türk milletinin bahtının açılacağını vurguladı.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılandığı İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dikkat çekici bir savunma yaptı.
Özdağ, savunmasında hem tarihi gerçekleri ortaya koydu hem de siyasi eleştirinin hakaret sayılamayacağını vurguladı.
Ümit Özdağ, “Ben Erdoğan’a değil, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın politikalarına eleştiri yönelttim. Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine yapılan saldırılara karşı cevap verdim.” dedi.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"
Savunmasının başında, 18 Ocak 2025’te Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin’de yaptığı konuşmaya dikkat çeken Özdağ, Erdoğan’ın Cumhuriyetin ilk yıllarını "tek parti faşizmi" olarak tanımlamasına tepki gösterdiğini ifade etti.
Özdağ, Antalya’da düzenlenen Zafer Partisi İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmanın içeriğine vurgu yaparak şöyle dedi:
"Erdoğan’ın açıklamaları Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına ağır bir saldırıdır. Benim verdiğim cevap, milletimizin tarihine, inancına ve kültürüne sahip çıkmak için yapılmış bir siyasi eleştiridir."
Özdağ, söz konusu konuşmada Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı sıfatına değil, AK Parti Genel Başkanı sıfatına yönelik eleştirilerde bulunduğunu ve bu eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı.
"Hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın İzniyle Yükselen FETÖ Kadar Zarar Vermemiştir"
Ümit Özdağ, savunmasının en çarpıcı bölümlerinden birinde FETÖ yapılanmasına değinerek, şunları söyledi:
"Hiçbir Haçlı Seferi, Türk Devleti'nin bağrına FETÖ gibi casus bir örgütü sokamamıştır. Ancak Erdoğan yönetiminde FETÖ’ye devletin kapıları ardına kadar açılmıştır."
Özdağ, Erdoğan'ın geçmiş yıllarda FETÖ’yü destekleyen açıklamalarını hatırlattı, 17-25 Aralık süreci öncesinde FETÖ’ye "her türlü imkanın sağlandığını" kendi ifadeleriyle ortaya koydu.
Özdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin de bu yanlış politikaların sonucu olduğunu belirterek,
"FETÖ, Türk Devleti'ne Erdoğan döneminde, Haçlı Seferlerinin veremediği zararı vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada Erdoğan da bu gerçeği itiraf etmiş, 'Rabbim ve milletim beni affetsin' demiştir." ifadelerini kullandı.
"Atatürk, Türk Tarihinin Himalayasıdır"
Tarihi bir perspektifle savunmasını genişleten Ümit Özdağ, 1071 Malazgirt Zaferi’nden 1922 Büyük Taarruz'a kadar Türk Milleti'nin büyük mücadelesini anlattı.
Özdağ, Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi'nde sadece Anadolu'yu değil, bütün Türk tarihinin kaderini kurtardığını ifade etti ve şöyle devam etti:
"Atatürk, yalnızca bir lider değil, Türk Milleti’nin bin yıllık mücadelesinin zirvesidir. O, Türk tarihinin Himalayasıdır. Cumhuriyetimiz, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir milletin yeniden ayağa kalkışıdır."
Özdağ, Erdoğan’ın Atatürk ve Cumhuriyet dönemine yönelik eleştirilerini "bilgi eksikliği ve tarihi çarpıtma" olarak nitelendirdi.
"Hakaret Yok, Siyasi Eleştiri Var: Devlete Saygı, Millete Hizmettir"
Ümit Özdağ, hiçbir zaman devlet başkanına hakaret etmediğini, devlet terbiyesiyle büyümüş bir Türk milliyetçisi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Türk Devlet Başkanı'na hakaret etmek bizim geleneğimizde yoktur. Eleştiririz, hatalarını söyleriz ama devletin başındaki kişiye hakaret etmeyiz. Erdoğan’ın politikalarını eleştirmek, bir vatandaşlık görevidir."
Özdağ, siyasi eleştirinin, demokratik hukuk devletlerinde temel bir hak olduğunu hatırlatarak, düşünce ve ifade özgürlüğünün Anayasa tarafından korunduğunu vurguladı.
"Beraatimi Talep Ediyorum"
Son olarak, Ümit Özdağ mahkemeden şu sözlerle beraatini istedi:
"Sözlerimde hiçbir hakaret unsuru yoktur. Siyasi bir eleştiride bulundum. Anayasamızın ve uluslararası hukuk kurallarının koruduğu ifade özgürlüğü çerçevesinde beraatımı talep ediyorum."
Ümit Özdağ, ayrıca, “Adalet mülkün temelidir” ilkesini hatırlatarak, Türk milletinin vicdanına ve bağımsız Türk yargısına güvendiğini ifade etti.
Antalya'da Emekli Polis Memuru Köpeği Vurdu

Antalya’da emekli bir polis memurunun, sokakta havladığını iddia ettiği köpeğe ateş ederek öldürdüğü olay, büyük tepki topladı. Olay, dün öğle saatlerinde 83 sokakta meydana geldi. Emekli polis memuru MK, evinden çıkarken yanından geçen sokak köpeğinin kendisine havladığını öne sürdü.
O Anlar Güvenlik Kameralarına Yansıdı
Çevredeki iş yerlerinin güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde, MK’nın evinden aldığı tabancayla köpeğe 3 el ateş ettiği görülüyor. Köpek, olay yerinde hayatını kaybetti. Görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, hayvanseverlerden büyük tepki geldi.
Yıllardır Beslenen Hayvan Kaybedildi
Olayın ardından emekli polis memuru MK gözaltına alındı. Yıllardır köpeği besleyen işletmeci Tolga Sungur ise yaşadığı üzüntüyü dile getirdi. Sungur, "40 yaşındayım ve bu köpekle büyüdüm. Onu benim çocuğum gibi görüyordum. Bu olaya çok üzüldüm. Umarım katili cezasını bulur ve ben de biraz rahatlarım." ifadelerini kullandı.
Olayla İlgili Soruşturma Başlatıldı
Antalya İl Emniyet Müdürlüğü, olayla ilgili geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı. MK’nın ifadesi alınırken, köpeğin ölümüyle ilgili gerekli incelemeler yapılıyor. Olayın hayvan hakları savunucuları tarafından yakından takip edildiği ve faillerin en kısa sürede adalet önüne çıkarılması talebinde bulunulduğu belirtildi.
Hayvan hakları aktivistleri, bu tür olayların önlenmesi için yasal düzenlemelerin yapılmasını ve hayvanlara yönelik şiddetin cezalandırılmasının önemine vurgu yaptı. Sokak hayvanlarının yaşam hakkının korunması gerektiği ifade edildi.
İstanbul'a Fırtına Uyarısı: Rüzgarlar Perşembeye Kadar Etkili Olacak

İstanbul'da etkili olmaya başlayacak olan kuvvetli rüzgar ve zaman zaman fırtına şiddetinde esmesi beklenen hava durumu nedeniyle vatandaşlar dikkatli olmaları konusunda uyarıldı. AKOM (Afet Koordinasyon Merkezi) tarafından yapılan yazılı açıklamada, rüzgarların 1 Mayıs Perşembe gününe kadar etkili olması bekleniyor.
Rüzgar Hızı ve Etki Alanları
Açıklamada yer alan bilgilere göre; İstanbul genelinde rüzgar hızının zaman zaman saatte 70
- 90 kilometreye ulaşabileceği belirtildi. Özellikle kıyı bölgeleri, yüksek kesimler ve açık alanlarda fırtınanın etkisi daha belirgin hissedilecek. Bu durum, özellikle deniz ulaşımını olumsuz etkileyebilirken, binaların çatıları, ağaçlar ve elektrik direkleri gibi yapıların hasar görmesine neden olabilir.
- Dışarıda bulunan eşyaların (saksı, sandalye vb.) güvene alınması
- Ağaç altlarında ve elektrik direklerinin yakınında bulunmaktan kaçınılması
- Deniz ulaşımının kısıtlanabileceği göz önünde bulundurularak seyahat planlarının buna göre yapılması
- Çatı veya yüksek yapıların bulunduğu bölgelerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması
Vatandaşlara Uyarılar
AKOM yetkilileri, vatandaşlardan aşağıdaki konularda dikkatli olmalarını istedi:
Yetkililerin Hazırlıkları
İstanbul'daki ilgili birimler, olası fırtınaya karşı hazırlıklarını tamamladı. İtfaiye ve acil durum ekipleri teyakkuza geçirilerek, herhangi bir olumsuz durumda hızlı müdahale için hazır bekletiliyor. Ayrıca, rüzgarın etkisini göstereceği alanlarda gerekli önlemler alınarak vatandaşların güvenliği sağlanmaya çalışılıyor.
AKOM yetkilileri, hava durumuyla ilgili güncel bilgilerin düzenli olarak paylaşılacağını ve vatandaşların bu bilgilere dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye Güreş Federasyonu, Altyapı Çalışmalarına Öncelik Veriyor

Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Taha Akgül, altyapıda yaşanan düşüşü canlandırmak amacıyla kapsamlı çalışmalar başlatıldığını açıkladı. Altyapının güçlendirilmesinin federasyonun öncelikli hedeflerinden olduğunu vurgulayan Akgül, sadece sporcu performansı değil, aynı zamanda kurumun kurumsal yapısının da geliştirilmesi için çabaladıklarını belirtti.
Kurumsal Güçlenmeye Odaklanılıyor
Akgül, yaptığı açıklamada federasyonun hem performans hem de kurumsal anlamda ileriye taşınmasının önemine dikkat çekti. Altyapıdaki eksikliklerin giderilmesi ve genç yeteneklerin keşfedilerek desteklenmesiyle güreşin geleceğinin daha parlak olacağını ifade etti. Bu kapsamda, antrenör eğitimlerine ağırlık verileceği, spor kulüpleriyle işbirliğinin artırılacağı ve altyapı tesislerinin iyileştirilmesi için projeler geliştirileceği öğrenildi.
Altyapı Çalışmalarının Detayları
Federasyonun altyapı çalışmalarında şu adımlar öne çıkıyor:
- Antrenörlerin sürekli eğitimi ve gelişimleri için seminerler düzenlenmesi
- Okullarda güreşin tanıtılması ve sevilmesinin sağlanması amacıyla projeler başlatılması
- Genç yeteneklerin erken yaşta tespit edilerek, milli takıma kazandırılmasına yönelik taramalar yapılması
- Güreş kulüplerine maddi destek sağlanarak altyapı imkanlarının güçlendirilmesi
- Mevcut güreş tesislerinin modernizasyonu ve yeni tesislerin inşa edilmesi için çalışmalar yürütülmesi
Akgül, güreşin Türkiye'nin köklü sporlarından biri olduğunu hatırlatarak, bu sporu daha geniş kitlelere ulaştırmak ve uluslararası arenada başarıları artırmak için gereken tüm adımların atılacağını vurguladı. Federasyonun uzun vadeli stratejisi, altyapıdaki düşüşün önüne geçmek ve güreşi yeniden eski ihtişamına kavuşturmak üzerine kurulu olacak.
İspanya ve Portekiz'de Elektrik Kesintisi Milyonlarca Kişiyi Etkiledi

İspanya ve Portekiz’in çeşitli bölgelerinde meydana gelen elektrik kesintileri, milyonlarca kişiyi etkiledi. Kesintiler nedeniyle ulaşım, iletişim ve temel hizmetlerde aksamalar yaşanıyor. Olayın ardından yetkililer, sorunun kaynağını tespit etmek ve enerji arzını normale döndürmek için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Madrid'de Yaşam Durduruldu
Kesintilerden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Madrid’de, toplu taşıma sistemleri çalışmayı durdurdu. Metro seferleri iptal edilirken, otobüsler de sınırlı sayıda hizmet verebilmektedir. Özellikle yoğun saatlerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle sokaklar tıkanırken, birçok iş yeri ve okul da faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı. Madrid Belediye Başkanı Almeida yaptığı açıklamada, vatandaşlara mümkün olduğunca bulundukları yerde kalmaları çağrısında bulundu ve acil durumlar haricinde dışarı çıkılmaması uyarısını yaptı.
Havalimanlarında Uçuşlar Etkilendi
Elektrik kesintisi, havalimanlarını da etkiledi. Madrid Barajas Havalimanı ve Barselona El Prat Havalimanı’nda yaşanan aksaklıklar nedeniyle birçok uçuş iptal edildi veya rötarlandı. Yolcular, havalimanlarında uzun kuyruklar oluştururken, havayolu şirketleri de yolcularına bilgi vermekte zorlanıyor. Kesintinin ne kadar süreceği konusunda henüz kesin bir bilgi olmaması, belirsizliği artırıyor.
Enerji Şirketlerinden Açıklama
Olayla ilgili olarak enerji şirketleri tarafından yapılan ilk açıklamalarda, kesintilerin nedeninin teknik arıza olduğu belirtildi. Ancak arızanın kaynağına ilişkin detaylı bir açıklama henüz yapılmadı. Yetkililer, sorunun en kısa sürede çözülmesi için tüm imkanların seferber edildiğini ve enerji arzının normale döndürülmeye çalışıldığını ifade ettiler.
Vatandaşlar Zorluk Yaşıyor
Elektrik kesintisi nedeniyle evlerinde ısıtma sistemlerini kullanamayan vatandaşlar, soğuk havada zorluk yaşıyor. Ayrıca, iletişim hatlarının da kesilmesiyle birlikte bilgiye ulaşmakta ve sevdikleriyle haberleşmekte güçlük çeken birçok kişi bulunuyor. Kesintinin uzaması durumunda, daha ciddi sorunların yaşanabileceği endişesi artıyor.
- Toplu taşıma sistemleri durdu
- Havalimanlarında uçuşlar iptal edildi veya rötarlandı
- Isıtma ve iletişim hizmetlerinde aksaklıklar yaşandı
İstanbul'da Deprem Hasar Tespiti: 15 Bin 13 Bina İncelendi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul'da meydana gelen deprem sonrası yürütülen hasar tespit çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, ekiplerin şimdiye kadar toplam 15 bin 13 binayı detaylı bir şekilde incelediğini belirtti.
Hasarsız ve Az Hasarlı Bina Sayısı Açıklandı
Yapılan incelemeler sonucunda, incelenen binaların 12 bin 398'inin hasarsız olduğu tespit edildi. Ayrıca, 1025 bina ise az hasarlı olarak kategorize edildi. Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü ve en kısa sürede tüm yapıların incelenmesinin hedeflendiğini vurguladı.
Çalışmaların Kapsamı ve Yöntemi
Hasar tespit ekipleri, depremde etkilenen bölgelerde bina bazında detaylı incelemeler yapıyor. Bu incelemelerde;
- Binaların taşıyıcı sistemleri kontrol ediliyor
- Yapısal hasarlar belirleniyor
- Kullanılabilirliğe ilişkin değerlendirme yapılıyor
Önemli olan, doğru ve hızlı bir şekilde hasar tespiti yaparak vatandaşların güvenliğini sağlamak. Bu amaçla, uzman mühendislerden oluşan ekiplerin sahada aktif olarak çalıştığı belirtildi. Hasarlı binaların güçlendirilmesi veya yıkılmasıyla ilgili süreçlerin de en kısa sürede başlatılacağı ifade edildi.
Gelecek Planları ve İhtiyaçlar
Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının yanı sıra, depremden etkilenen vatandaşların barınma ihtiyaçlarının karşılanması için de gerekli adımların atıldığını belirtti. Ayrıca, İstanbul'daki yapı stokunun depreme dayanıklılığını artırmaya yönelik uzun vadeli planlar üzerinde çalışıldığına da değindi. Deprem riski yüksek bölgelerde kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılacağı ve yeni binaların daha güvenli inşa edileceği vurgulandı.
İlk Yorum yapan siz olun!