CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Ankaragücü olayında görüldüğü gibi süper lig ve alt liglerdeki pek çok kulüp başkanı; iktidarın aile yakınları, AKP yöneticisi, eski AKP’li vekil, belediye başkanı vb. oluşuyor. TFF Başkanları; iktidar müteahhitleri, iş insanları, AKP zenginlerinden seçiliyor. Maçların naklen yayın hakları TFF’nin açtığı göstermelik ihaleyle iktidarın işaret ettiği Katarlı şirkete veriliyor. Dolar artarken Katarlı yayıncı kuruluş kuru sabitleyip ligin marka değerini düşürüyor. Kulüplerin en önemli gelir kaynağını kısıtlıyor... 2017 Anayasa referandumunda, milli futbolcuların iktidarın ‘evet’ kampanyasında rol aldığı anımsandığında, bugün sahte fonda milyonlarca dolar dolandırılan futbolcuların paralarını kurtarmak için neden saraya, Cumhurbaşkanı’na giderek ricacı oldukları daha iyi anlaşılır" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Ankaragücü olayında görüldüğü gibi süper lig ve alt liglerdeki pek çok kulüp başkanı; iktidarın aile yakınları, AKP yöneticisi, eski AKP’li vekil, belediye başkanı vb. oluşuyor. TFF Başkanları; iktidar müteahhitleri, iş insanları, AKP zenginlerinden seçiliyor. Maçların naklen yayın hakları TFF’nin açtığı göstermelik ihaleyle iktidarın işaret ettiği Katarlı şirkete veriliyor. Dolar artarken Katarlı yayıncı kuruluş kuru sabitleyip ligin marka değerini düşürüyor. Kulüplerin en önemli gelir kaynağını kısıtlıyor... 2017 Anayasa referandumunda, milli futbolcuların iktidarın ‘evet’ kampanyasında rol aldığı anımsandığında, bugün sahte fonda milyonlarca dolar dolandırılan futbolcuların paralarını kurtarmak için neden saraya, Cumhurbaşkanı’na giderek ricacı oldukları daha iyi anlaşılır" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu'nu bugün yayınladı. Toprak'ın raporda yer alan değerlendirmeleri şöyle:
“FUTBOLDA TEK ADAMLIĞIN OTORİTER ERKİ: “Türkiye, Süper Lig maçında Avrupa ve dünya klasmanındaki FIFA kokartlı hakeminin sahada kulüp başkanı tarafından darp edilmesiyle ülke ve dünya manşetlerine taşındı. Futbolda kulüp ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yönetiminden, taraftar derneklerine, yayın haklarına, transferlere varana kadar planlı bir şekilde siyaset eliyle bugünkü zeminin altyapısı hazırlandı. 1994’te yerel yönetimlerde iş başına gelmesiyle partili belediyelerin futbol-spor kulüpleri kurarak liglere müdahil olması süreci başladı. 2002’de AK Parti iktidara geldikten sonra, federasyon seçimlerine siyasi müdahalelerle özerklik yok edildi. Federasyonlarda partili başkanlar göreve getirildi. Madalya ticareti ve yaygın dopingler, devşirme sporcularla başarı istismarı tırmandırıldı. Türkiye’de en yaygın spor futbolda ise tek adamlığın otoriter erki; sarayda sonucu belirlenen tek adaylı seçimlerle TFF Başkanı atamaya, kurulları dizayn etmeye kadar varan süreci kontrolüne aldı.
2017’DE MİLLİ FUTBOLCULARIN ‘EVET’ KAMPANYASINDA ROL ALDIĞI ANIMSANDIĞINDA, DOLANDIRILAN FUTBOLCULARIN NEDEN CUMHURBAŞKANI’NA GİDEREK RİCACI OLDUKLARI DAHA İYİ ANLAŞILIR: Ankaragücü olayında görüldüğü gibi süper lig ve alt liglerdeki pek çok kulüp başkanı; iktidarın aile yakınları, AKP yöneticisi, eski AKP’li vekil, belediye başkanı vb. oluşuyor. TFF Başkanları; iktidar müteahhitleri, iş insanları, AKP zenginlerinden seçiliyor. Maçların naklen yayın hakları TFF’nin açtığı göstermelik ihaleyle iktidarın işaret ettiği Katarlı şirkete veriliyor. Dolar artarken Katarlı yayıncı kuruluş kuru sabitleyip ligin marka değerini düşürüyor. Kulüplerin en önemli gelir kaynağını kısıtlıyor. Sözde Sporda Şiddetin Önlenmesi yasasıyla önce taraftarlar fişlendi. Milyonlarca taraftara Passolig kartı için hesap açtırıp kredi kartı alma mecburiyeti getirilerek iktidara yakın banka ve patronu ihya edildi. Sırtını iktidara dayayan kulüpler, yöneticiler pervasızlığı zirveye çıkarttılar. 2017 anayasa referandumunda, milli futbolcuların iktidarın ‘evet’ kampanyasında rol aldığı anımsandığında, bugün sahte fonda milyonlarca dolar dolandırılan futbolcuların paralarını kurtarmak için neden saraya, Cumhurbaşkanına giderek ricacı oldukları daha iyi anlaşılır. Siyaset spordan elini çekmedikçe, federasyonlar özerkleşmedikçe, kulüpler borç batağından kurtulup iktidara yaranmak zorunda kalmaktan kurtulamadıkça, sporda cezasızlık ve siyasi korumacılık son bulmadıkça ülke sporunun ayağa kalkması, saygınlık kazanması, marka değerinin büyümesi zor görünüyor.
RSF’NİN RAPORU, 2023’TE TÜRKİYE’DE ÇEŞİTLİ GEREKÇELERLE 43 GAZETECİNİN TUTUKLU KALDIĞINI GÖSTERİYOR: Her yıl yayınladığı raporlarla tüm dünyada basın özgürlüğü ve medyanın röntgenini çeken Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) açıkladığı ‘Basın Özgürlüğü Bilançosu-2023’ raporunda, Türkiye açısından fazla değişen bir şey yok. 1 Aralık itibarıyla derlenen verilere göre, 2023 yılında farklı ülkelerde 43 gazeteci görevini yaparken öldürüldü, 521 gazeteciyse tutuklandı. Dünya çapındaki verilere göre, halen 54 gazeteci rehin, 84 medya temsilcisi kayıp ve akıbetleri bilinmiyor. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde yer alan tespitler, iktidarın görmezden gelmeyi tercih ettiği basın özgürlüğü tablosunun vahim bir noktaya geldiğini gösteriyor. 2023 yılında Türkiye’de çeşitli gerekçelerle 43 gazetecinin tutuklanarak farklı sürelerle cezaevinde tutuklu kaldığını, 1 Aralık itibarıyla cezaevlerindeki tutuklu gazeteci sayısının 7 olduğunu gösteriyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki illerde gazetecilerin uzun süre mahkemeye çıkartılmaksızın tutuklu kaldığına dikkat çekiliyor. Gece yarısı ev baskınları ve geçici tutuklamaların gazetecileri yıldırma amacıyla kullanılan bir yöntem haline getirilmeye çalışıldığı görüşüne yer veriliyor.
İKTİDARIN GAZETECİLERDEN DEĞİL, KİRLİ POLİTİKALARIN AÇIĞA ÇIKMASINDAN DUYDUĞU KORKU VE KAYGININ SONUCUDUR: RSF raporuna göre, geçen yıl dünyada tutuklu gazeteci sayısı 569 iken bu yıl 1 Aralık itibarıyla 521’e indi. 1 yıldaki bu gerileme, tutuklu gazeteci sayısının İran’da 24 ve Türkiye’de 23’e düşmesinden kaynaklandı. Türkiye ve İran’ın gazetecileri gözaltına alma ya da tutuklayıp birkaç ay sonra serbest bırakma yöntemine hız verdiğine dikkat çekilerek ‘Sürekli tutuklayıp-serbest bırakma uygulamasıyla gazeteciler üzerinde baskı kurulmak isteniyor. Gazeteciler yıldırılarak mesleği bırakmaya kadar varacak kararlar almaya zorlanıyor’ değerlendirmesi dile getiriliyor. Türkiye’de gazetecilere yönelik en yaygın suçlamaların Terörle Mücadele Yasası’ndan kaynaklandığı vurgulanan raporda; haber, makale ve sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle çok sayıda gazeteciye dava ya da soruşturma açıldığı belirtiliyor. RSF raporundaki bu karanlık tablo, iktidarın sadece basın özgürlüğü ve gazetecilerden değil; tüm hak ve özgürlüklerin kullanımından, halkın gerçekleri öğrenmesinden, kirli politikaların açığa çıkmasından duyduğu korku ve kaygının sonucudur.
TÜRKİYE, KÜRESEL ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİ AÇISINDAN ‘YÜKSELEN ÜLKE’ KONUMUNDA: Interpol tarafından kırmızı ve mavi bültenle aranan üç uluslararası suç örgütü lideri daha İstanbul’da yakalandı. Bu kişilerin yine 400-450 bin dolara gayrimenkul alımı yoluyla T.C. vatandaşı oldukları anlaşıldı. İstanbul’daki özel okula çöken tefeci örgütünün velilerin okul yönetimine verdikleri senetleri bile velilerden tehdit yoluyla tahsile giriştikleri açığa çıktı. Bir yandan da yüz milyonlarca TL ya da dolara varan ponzi veya kripto para dolandırıcılığı, sanal bahis örgütleriyle ilgili haberler yer alıyor. Yakalanan kartel liderleri, ele geçirilen silah ve uyuşturucular, tefecilerden elde edilen senet-çeklerin tutarları milyarlarca dolara ulaşıyor. Tüm bunlar, yasa dışı suç örgütlerinin yönettiği parasal trafiğin, dönen varlıkların Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM) raporunda gündeme getirdiği 50 milyar dolarlık tutarın kat kat üzerinde olduğunu gösteriyor. Nitekim Uluslararası Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim Kurumu’nun (The Global Initiative against Transnational Organized Crime/GI-TOC) açıkladığı raporda Türkiye, küresel organize suç örgütleri açısından ‘yükselen ülke’ konumunda değerlendiriliyor.
BANKAYA DÖVİZ HESABI AÇARAK BELİRLİ SÜRE TUTMA KARŞILIĞINDA VATANDAŞLIK SATIŞINA SON VERİLMELİDİR: GI-TOC Raporunda; Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Rus mafyasının yeni yerleşim ve faaliyet alanı olarak Türkiye’yi seçtiği öne sürüldü. Türkiye’nin lojistik ulaşım kanalları, limanları, coğrafi konumu, ticari düzenlemelerin boşlukları, bankacılık sisteminin uluslararası transfer bağlantılarına sunduğu fırsatlar açısından Rus mafyasının adaptasyonuna olanak sağladığı belirtiliyor. Savaş nedeniyle çok sayıda Rus hacker, bilişimci ve programcının ülkeden ayrılarak Türkiye’de kurdukları ortaklıklarla siber suçlar alanında faaliyete giriştiklerine dikkat çekiliyor. Bu yolla on milyonlarca yeni kimliğin ele geçirilerek sanal dolandırıcılık pazarına akıtıldığı ileri sürülüyor. Türkiye için İkinci Dünya Savaşı sırasında tüm hasım suç örgütlerinin üslendiği Kazablanka benzetmesi yapılarak küresel organize suç örgütlerinin Türkiye’ye akın ettiği, sorunun ulusal güvenlik meselesine dönüşebileceği uyarısına yer veriliyor. Gayrimenkul ya da bankaya döviz hesabı açarak belirli süre tutma karşılığında vatandaşlık satışına son verilmelidir. Emniyet, istihbarat, güvenlik birimleri ve uluslararası istihbarat örgütleriyle iş birliği yaparak ülkenin bu kirli yapılardan arındırılması için hızla harekete geçilmelidir. Türkiye, ‘kara para ve suç ülkesi’ yaftasından kurtarılmalıdır.
İKTİDAR, MASUM BİR KURYENİN CANININ HESABINI SORMAYI, AĞIRDAN ALIYOR: İstanbul’da Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kullandığı araçla çarparak ölümüne neden olduğu motorlu kurye cinayeti, medyaya yansımasaydı olay örtbas edilecekti. Kamera görüntülerine bakılmaksızın düzenlenen tutanakla savcılıkta serbest bırakılan ve yurt dışına çıkan failin serbest olması, iktidarın ‘cezasızlık ve güçlülerin hukuku’ uygulamalarının son örneği. Şimdi kamuoyu baskısıyla Somali Cumhurbaşkanı’ndan ricayla oğlunu getirmeye çabalıyorlar. İktidar; Somali Cumhurbaşkanı ve ailesine karşı, masum bir kuryenin canının hesabını sormayı, ağırdan alıyor. İktidara yakın şirketlerin büyük kazançları ve paylaşımları söz konusuyken Somali Cumhurbaşkanı’nın oğluna yargısal imtiyazlar sağlanabilir. Türkiye’ye gelerek yargılanması sağlansa da para cezası ve tazminatla kısa sürede serbest kalabilir.
İŞÇİLER GÜVENLİKTEN YOKSUN ŞEKİLDE ÇALIŞMAYA MECBUR EDİLİYOR: İş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ilk sıralarda yer alan Türkiye’de insan hayatının değeri yok. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) yayınladığı aylık raporlara göre, kasımda 137 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ekimde bu sayı 150 idi. 2023 başından bu yana 11 ayda iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçiler 1772 kişiye ulaştı. İktidarın iş cinayetlerine duyarsızlığı, bunların önlenmesine yönelik atılacak adımları sürekli erteleme tavrı devam ediyor. 2012 yılında çıkartılan ve iş yerlerine işçi sağlığı iş güvenliği uzmanıyla iş yeri hekimi istihdamını zorunlu kılan düzenlemedeki 50 ve daha az işçi çalıştıran iş yerlerindeki işveren yükümlülükleri, yasa çıktığından bu yana 11 yıldır sürekli erteleniyor. Özel sektör işletmelerini ve kamudaki iş yerlerini kapsayan bu zorunluluk şimdi de TBMM Genel Kurulu’ndaki 80 maddelik torba yasayla 31 Aralık 2024’e erteleniyor. Bu ertelemeler aynı zamanda bu iş yerlerinin denetlenmemesi, buralarda çalışanların iş güvenliği işçi sağlığı koşullarının yok sayılması anlamına geliyor. İktidar yeni ertelemeyi, ekonomik koşullara, küçük işletmelerin zorluklarına, enflasyon, kira artışı vb. gerekçelere dayandırıyor. Oysa bu ekonomik koşullar bizzat iktidarın uyguladığı ekonomi politikaların sonucuyken işçiler güvenlikten yoksun şekilde çalışmaya mecbur ediliyor. Kaldı ki yasa uygulansa bile pek çok işveren denetlenmemek için yine yasadan kaçma yolları arayacak.
GELMEYEN DIŞ KAYNAK YERİNE, İÇERİDE BANKALARDAN DÖVİZ TEMİNİNE HIZ VERİLDİ: Merkez Bankası’nın (MB) Haftalık Para ve Banka İstatistiklerine göre, 8 Aralık haftasında toplam rezervler, 141 milyar 374 milyon dolara ulaştı. Ekonomi yönetimi tarafından ‘tüm zamanların en yüksek rezerv tutarı’ olarak nitelendirilen bu artışlar için bankalara döviz karşılığı düşük faizli TL likidite temin edilerek ödünç rezerv biriktiriliyor. Körfez ülkelerindeki ‘para bulma’ turları yanında; Londra, New York piyasalarında, IMF-Dünya Bankası Genel Kurullarında arayışlar sürdü. Bu arayışların tek amacı, dış piyasalarda güven oluşturarak acil döviz sağlamak. 7 aydır bu amaca ulaşılamayınca şimdi içeriden döviz teminine hız verildiği anlaşılıyor. Bunun için MB, politika faizi üzerinden bankalara TL finansman sağlamak yerine, MB’ye döviz getirip karşılığında TL talep eden bankalara kısa vadeli swap işlemiyle düşük faizli TL kaynak sağlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonla mücadelede faziletli döneme geçildiğini vurgulamasına karşılık, para politikalarından sonuç alınmasının zaman aldığını dile getirerek örtülü şekilde memnuniyetsizliğini ifade etti. Bu ekonomi yönetiminde uyarı olarak algılandı ve paniğe yol açtı. O yüzden 7 aydır gelmeyen dış kaynak yerine, içeride bankalardan döviz teminine hız verildi.
MB, BANKALARDAN ‘ÖDÜNÇ DÖVİZ’ TOPLAYARAK TÜM ZAMANLARIN REZERV REKORUNUN KIRILDIĞI ALGISINI YAYIYOR: Mevcut uygulamada normal yollarla MB’den açık piyasa işlemleriyle TL kaynak sağlayan bankalar, MB’ye yüzde 40 politika faizi ödüyor. MB’ye döviz getirip swap işlemiyle karşılığında TL finansman sağlayan bankalarsa politika faizinin 7 puan altında yüzde 33 TL faizi ödüyor. MB, bankalardan ‘ödünç döviz’ toplayarak rezervlerini artırıp tüm zamanların rezerv rekorunun kırıldığı algısını yayıyor. Kamu ve özel bankaların son dönemde yurt dışından kredi teminine hız vermelerinin gerisinde MB’ye ‘ödünç rezerv’ planı yatıyor. Ziraat Bankası, geçen hafta Deutsche Bank’tan 1 milyar 75 milyon euro kredi çekti. Rasyonele dönüş söylemine karşılık arka kapı yöntemleriyle kısa sürede rezerv artışı algısı yaratmak, dövizde ve kurda Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) daha yıkıcı etkilere yol açabilir. MB rezervleri bankalardan ödünç dövizle kâğıt üzerinde rekor kırsa da küresel piyasalarda inandırıcı bulunmadığı için kaynak gelmiyor. Aranan dış finansman bulunamıyor.
HALKIN YOKSULLUĞU BİR AVUÇ KESİM İÇİN KAZANCA DÖNÜŞÜYOR: Ekim’de perakende satışlar yüzde 2 artarken ciroların yaklaşık yüzde 5 artması, fiyatların enflasyonla üç misli zamlandığını, aynı ürün veya hizmetin bir ay önceye göre üç kat pahalıya alındığını gösteriyor. Vatandaşın geliri yüzde 35 artarken, aynı mala bir yıl öncesine kıyasla ödediği bedel yüzde 62 arttı. Halk, iktidarın yanlış ekonomi politikalarıyla yarattığı enflasyon altında eziliyor. İktidar, enflasyonu yaratan kendisi değilmiş gibi ortaya çıkıp hayali bir enflasyon canavarından söz ederek kimseyi enflasyona ezdirmeyeceğini vaat ediyor. Küçük bir kesimin hanesine 8’e, 10’a katlanan cirolarla olağanüstü kârlar yazılıyor, halkın yoksulluğu bir avuç kesim için kazanca dönüşüyor.
GERÇEK İŞSİZ SAYISI 8,1 MİLYONA, İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 21,3’E ULAŞTI: Ekim ayında yüzde 8,5 oranıyla 2,9 milyon kişiye indiği açıklanan işsizlik rakamlarına iktidarın kendisi de inanmıyor. TÜİK’in farklı tanım ve tasniflerle işsiz olduğu halde işsiz saymadığı 5,1 milyon kişiyle birlikte gerçek işsiz sayısı 8,1 milyona, işsizlik oranı yüzde 21,3’e ulaşıyor. Orta Vadeli Program’da 2023 sonunda yüzde 10,1 işsizlik öngören iktidar şimdi tek haneli işsizlik vaat ediyor. 15-24 yaş arası her 4 gençten birinin ve her 3 kadından birisinin işsiz olduğu bir tablo, vahim bir gerçeği yansıtıyor. Mevcut işgücü potansiyeline ‘atıl işgücü’ diyerek istihdam alanı açamayan ve bu gücü üretime katamayan bir ekonomik yapının toplumsal refah yaratması mümkün değildir. Farklı tanımlarla işsizler ‘işsiz’ sayılmasa da işsizlik gerçeği değişmiyor.
KIRMIZI ETTE FİYATLAR REKOR DÜZEYDE: Kırmızı ette fiyat artışları rekor düzeye ulaştı. Alternatif gıda ürünü beyaz ette de yüzde 5’e varan üretim düşüşü tavuk eti ve yumurta fiyatlarını yukarı çekti. Gıda enflasyonunda Dünya Bankası sıralamasında 4. olan Türkiye, OECD sıralamasında yüzde 72 ile birinci oldu. İktidar enflasyonda yavaşlama için 2025’i, tek haneli oranlar içinse 2026’yı işaret etmeye başladı. Kağıt üzerinde enflasyon oranı gerilese de artık fiyatların gelecek yıl ya da 2 yıl sonra bugünkünden düşük olması söz konusu değil. Dünya Bankası’nın ekim ayı küresel gıda enflasyonu sıralamasında yüzde 72 ile dünya 4. olan Türkiye, hızla zirveye tırmanıyor. OECD ülkeleri gıda enflasyonu ortalaması yüzde 7,4. Türkiye’deki gıda enflasyonu, OECD ortalamasının yaklaşık 10 katı.
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ ELE ALMAYI 2024 MART ZİRVESİNE ERTELEDİ: AB Liderleri Ukrayna ve Moldova ile tam üyelik müzakerelerini başlatma, Gürcistan’a adaylık statüsü kararı aldı. Türkiye ile ilişkileri öngören raporun görüşülmesi Mart 2024’e ertelendi. AB bütçesinden Ukrayna’ya 50 milyar euro mali destek, Macaristan vetosuna takıldı. Buna karşılık ilişkilerin ilerlemesi için 8 Kasım raporundaki gibi; Doğu Akdeniz’de gerilimi azaltma, Kıbrıs’ta çözüm ve GKRY’nin tanınması, Hukuk Devleti, İnsan Hakları ve Demokrasi, Rusya yaptırımlarına katılım, Hamas’ı terör örgütü kabul etme ve benzeri koşullar yinelendi. AB liderleri muhtemelen sıralanan bu koşullarda sağlanacak ilerlemeleri, İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili tavrı görmek için Türkiye ile ilişkileri ele almayı 2024 Mart zirvesine erteledi.
İSVEÇ OYLAMASINDA ABD İLE KRİZ YAŞANABİLİR: ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde F-16, Gazze, İsveç’in NATO üyeliği konuları ele alındı. ABD’nin bazı Türk şirketlerini kapsayan Rusya yaptırımları yanında ABD ve İngiltere’nin Türkiye’yi de kapsayan Hamas yaptırımlarını görüşme öncesi duyurması, oldukça dikkat çekici. ABD’nin Rusya ve Hamas yaptırımlarıyla pazarlığı ekonomi boyutuna taşıması, dış kaynak ihtiyacı içindeki iktidarı İsveç’in üyeliğini TBMM’de onaylamak zorunda bırakabilir. Burada iktidarın açmazı, başta MHP olmak üzere ittifak ortaklarının TBMM’deki oylamada İsveç’in NATO üyeliğine ‘hayır’ diyeceklerini açıklaması. Kaldı ki oylamada AKP’den de fire olması yüksek olasılık. İktidar, İsveç oylamasında 2003’teki 1 Mart Tezkeresi’ne benzer tabloyla karşılaşırsa ABD ile kriz yaşanabilir.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Orman Koruma Bilinci: 7'den 70'e Toplu Hareket

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, orman yangınlarının önlenmesi ve doğanın korunması amacıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekti. Bakan Yumaklı, tüm vatandaşların "Orman Benim" şiarıyla el ele vererek doğayı koruma bilincini artırmaya yönelik bir hareketin başlatıldığını vurguladı. Bu kapsamda, çocuklardan gençlere, yaşlılardan tüm topluma kadar herkesin doğayı koruma sorumluluğunu üstlendiği belirtildi.
Yangınlarla Mücadelede Halkın Rolü
Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınları, doğal yaşamı ve ekosistemi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, ormanların korunması ve yangınların önlenmesi için sürdürülebilir çözümlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Bakan Yumaklı, bu kapsamda halkın bilinçlendirilmesi ve katılımının teşvik edilmesinin kritik rol oynadığını ifade etti.
Yangın riskini azaltmak için alınabilecek önlemler:
- Ateş yakarken dikkatli olun ve kullanımdan sonra iyice söndürün.
- Ormanlık alanlarda kuru ot ve döküntüleri temizleyin.
- Yangın durumunda derhal 112'yi arayın.
- Ormanlık alanlara yakın yerlerde ateş yakmaktan kaçının.
Yeşil Vatan'a Sahip Çıkmak Hepimizin Görevi
Bakan Yumaklı, "Yeşil Vatan" kavramının önemine değinerek, gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak için hep birlikte çalışmanın gerekliliğini vurguladı. Doğanın nefesini korumak için verilen mücadelenin sadece bir proje değil, bir yaşam biçimi olduğunu belirtti.
Türkiye'deki ormanların önemi:
* Ekonomik Değer: Ormanlar, odun, bal, mantar gibi ürünler sayesinde ekonomik gelir kaynağıdır.
* Çevresel Faydalar: Ormanlar, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynar, su kaynaklarını korur ve hava kalitesini iyileştirir.
* Biyoçeşitlilik: Türkiye'deki ormanlar, zengin bir bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapar.
İzmir'de Orman Koruma Çalışmaları
Bakan Yumaklı, İzmir başta olmak üzere tüm bölgelerde orman koruma çalışmalarının aralıksız devam ettiğini bildirdi. Bu çalışmalar kapsamında, yangın riskinin azaltılması, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve orman yangınlarıyla mücadelede kullanılacak ekipmanların güçlendirilmesi gibi faaliyetler yürütülmektedir. İzmir'deki ormanların korunması özel bir önem taşıdığı için, bölgede ek önlemlerin alındığı belirtildi.
Gelecek hedefler:
* Orman yangınlarını önlemek için daha etkin stratejiler geliştirmek.
* Orman ekosistemlerini restore etmek ve biyoçeşitliliği artırmak.
* Halkın çevre bilincini yükseltmek ve katılımını teşvik etmek.
Üsküdar'da Muhtarlarla İstişare Toplantısı: Mahalle İhtiyaçları Masaya Yatırıldı

Üsküdar Belediye Başkanı, ilçenin kıymetli muhtarlarıyla bir araya gelerek mahallelerin öncelikli ihtiyaçlarını belirlemek üzere bir istişare toplantısı düzenledi. Toplantıda, Üsküdar'ın farklı mahallelerinden gelen muhtarlar, bölgelerinin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini detaylı bir şekilde paylaştı.
Mahallelerin Sesi Muhtarların Talepleri Değerlendirildi
Üsküdar Belediyesi'nin düzenlediği toplantıda, ulaşım, altyapı, çevre düzenlemesi ve sosyal hizmetler gibi çeşitli konularda muhtarların talepleri dinlendi. Özellikle, artan nüfusun yarattığı sorunlar, park ve yeşil alan eksikliği, güvenlik endişeleri ve engelli vatandaşlara yönelik erişilebilirlik konuları ön plana çıktı. Örneğin, bazı mahallelerde yaşanan su baskınları ve kanalizasyon sorunları, acil çözümlerin gerektiğini gösteriyor. Ayrıca, yaşlı ve çocukların güvenli bir şekilde geçebileceği yaya geçitlerinin sayısının artırılması da muhtarların ortak talepleri arasında yer aldı.
Güçlü Muhtarlık- Belediye İş Birliği Vurgusu
Belediye Başkanı, toplantıda yaptığı konuşmada, muhtarların mahallelerin sesi olduğunu ve belediye ile muhtarlar arasındaki güçlü iletişimin ve iş birliğinin, ilçenin daha yaşanabilir bir hale gelmesinde kritik rol oynadığını belirtti. Bu nedenle, belediyenin muhtarların görüşlerini dikkate alarak projeler geliştireceğini ve mahallelerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretmeye devam edeceğini ifade etti. Belediye Başkanı, “Muhtarlarımızla düzenli olarak bir araya gelerek mahallelerimizin sorunlarını çözmek ve yaşam kalitesini artırmak için çalışmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Daha Yaşanabilir Bir Üsküdar İçin Ortak Çalışma
Toplantıda, Üsküdar'ın farklı noktalarında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarının planları üzerinde duruldu. Bu çalışmalar kapsamında, mevcut parkların yenilenmesi, yeni park alanlarının oluşturulması, sokakların aydınlatılması ve engelli vatandaşlara yönelik erişilebilirliği artıracak düzenlemelerin yapılması planlanıyor. Belediye, bu projelerin hayata geçirilmesi için gerekli kaynakları sağlamaya ve çalışmaların şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlamaya söz verdi.
Muhtarların Talepleri Nelerdi?
Toplantıda muhtarların öne çıkan talepleri şunlardı:
- Mahallelerdeki ulaşım sorunlarının çözümü için yeni otobüs hatları ve durakların eklenmesi
- Park ve yeşil alanların sayısının artırılması ve mevcut alanların iyileştirilmesi
- Güvenlik kamerası sayısının artırılması ve mevcut sistemlerin güncellenmesi
- Engelli vatandaşların erişimini kolaylaştıracak rampaların ve yaya yollarının yapılması
- Okulların ve sağlık ocaklarının çevre düzenlemesinin yapılması
Beylikdüzü Belediyesi Kreş ve Anne Çocuk Merkezlerinde Anneler Günü Kutlamaları

Beylikdüzü Belediyesi, kreş ve anne çocuk merkezlerinde düzenlenen özel etkinliklerle Anneler Günü'nü kutladı. Miniklerin hazırladığı sürprizler ve coşkulu anlar, ailelerin yüzünde tebessüm yarattı. Etkinliklere katılan Belediye Başkan Vekili Av. Önder Serkan Çebi ve meclis üyeleri, miniklerin heyecanına ortak oldu.
Minik Ellerden Anneler Günü Sürprizi
Beylikdüzü Belediyesi'nin kreşlerinde ve anne çocuk merkezlerinde eğitim gören minikler, Anneler Günü dolayısıyla özel hazırlıklar yaptı. Miniklerin el becerisiyle hazırlanan hediyeler, annelere unutulmaz bir sürpriz oldu. Resimler, el işleri ve çeşitli yaratıcı çalışmalarla annelerin kalpleri ısıtıldı. Bu özel gün, miniklerin annelerine olan sevgisini göstermeleri için harika bir fırsat oldu.
Belediye Başkan Vekili ve Meclis Üyelerinden Destek
Beylikdüzü Belediyesi, Anneler Günü kutlamalarına özel önem verdi. Belediye Başkan Vekili Av. Önder Serkan Çebi ve meclis üyeleri, kreş ve anne çocuk merkezlerini ziyaret ederek miniklerin hazırladığı etkinliklere katıldı. Bu ziyaret, belediyenin ailelere verdiği önemi ve çocukların gelişimine katkıda bulunma çabasını gösterdi.
Belediye tarafından düzenlenen etkinliklerde şunlar gerçekleştirildi:
- Miniklerin anneleri için hazırladığı hediyelerin takdimi
- Çocukların performans sergileri
- Ailelere özel öğünler
- Oyun ve eğlence aktiviteleri
Ailelerin Mutlu Anları
Kreş ve anne çocuk merkezlerindeki kutlamalar, ailelerin mutlu anlarına eşlik etti. Annelere hazırlanan özel programlar ve miniklerin sevgisiyle dolu hediyeler, unutulmaz bir gün yaşanmasını sağladı. Aileler, belediyenin bu anlamlı etkinliğine katılarak çocuklarıyla birlikte özel bir gün geçirdi.
Beylikdüzü Belediyesi, çocukların ve ailelerin hayatına değer katmaya devam ediyor. Kreş ve anne çocuk merkezleri aracılığıyla sunulan kaliteli eğitim ve destek hizmetleri, bölgedeki ailelerin yüzünü güldürüyor.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, AP Türkiye Raporunu Eleştirdi: "Ön Yargıların Yansımasıdır"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulunda kabul edilen 2023 2024 Türkiye Raporu'na dair sert bir açıklama yaptı. Kurtulmuş, raporun, Türkiye'ye yönelik kökleşmiş önyargıları ve siyasi yaklaşımları yansıttığını belirtti. Bu açıklama, raporun içeriği ve Türkiye-AB ilişkileri bağlamında dikkat çekiyor.
- AB İlişkilerindeki Gerilimler ve Gelecek Perspektifi
- AB ilişkileri üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. Bazı uzmanlar, raporun Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği sürecini olumsuz etkileyebileceğini belirtirken, bazıları ise raporun diyalog ve işbirliği için bir fırsat sunabileceğini savunuyor. Önemli olan, her iki tarafın da eleştirileri dikkate alarak yapıcı bir diyalog sürecine girmesidir.
Raporun İçeriği ve Eleştirilerin Odak Noktası
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'yi değerlendiren raporu, çeşitli konularda Türkiye'ye yönelik eleştiriler içeriyor. Özellikle insan hakları, ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü gibi konularda endişeler dile getiriliyor. Rapor, Türkiye'nin demokrasi standartlarını ve Avrupa Birliği ile uyum sürecini değerlendiren önemli bir belge niteliği taşıyor. Ancak, TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu raporun objektif bir değerlendirme sunmadığını ve Türkiye'ye yönelik olumsuz bir algı yaratmayı amaçladığını savundu.
Kurtulmuş'un Açıklaması: "Yerleşik Ön Yargıların Yansıması"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, AP Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, raporun Türkiye'ye yönelik yerleşik ön yargıları ve siyasi şartlanmışlıkların bir yansıması olduğunu ifade etti. Bu yaklaşımın, Türkiye'nin gerçek durumuyla örtüşmediğini ve Türkiye'nin başarılarını görmezden geldiğini savundu. Kurtulmuş, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini geliştirmek için kararlı olduğunu, ancak bu sürecin karşılıklı saygı ve objektif değerlendirmeler üzerine kurulu olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye
Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, son yıllarda çeşitli konularda gerilimler yaşamış durumda. Göçmen krizi, terörle mücadele, ekonomik ve siyasi farklılıklar bu gerilimlere zemin hazırlayan faktörler arasında yer alıyor. AP'nin Türkiye Raporu da bu gerilimleri derinleştirebilir. Ancak, her iki tarafın da diyalog ve işbirliğini sürdürmenin önemini vurgulaması gerekiyor.
Uzman Görüşleri ve Analizler
Türkiye uzmanları ve siyaset analistleri, AP'nin Türkiye Raporu'nun Türkiye
Gercüş’e Yamanlar Köyü’nden Yeni Su Hattı: Belediye Kendi İmkânlarıyla Harekete Geçti

HABER/HASAN MESUT EKMEN
📍Batman – Gercüş
Gercüş’te uzun süredir beklenen içme suyu sorununa çözüm getirecek önemli bir adım atıldı. Yamanlar Köyü’nden Gercüş merkeze su hattı çekilmesine yönelik çalışmalar resmen başladı. Projenin yüksek maliyetli olması nedeniyle ihale yöntemi yerine belediye ekiplerinin kendi iş gücüyle çalışmaları yürütmesi kararlaştırıldı.
Müteahhite Verilmedi, Belediyeden Doğrudan Hizmet
Edinilen bilgiye göre, projenin ihale sürecinde maliyetin yüksek çıkması üzerine Belediye Başkanı Gündüz Günaydın öncülüğünde önemli bir karar alındı. Su hattı çalışmaları herhangi bir müteahhit firmaya verilmeden, tamamen belediye personeli ve yerel ekiplerle yürütülüyor.
Projeye Yoğun Katılım: Kaymakam, Belediye Başkanı ve Siyasi Temsilciler Alanda
Çalışmaların başladığı sahaya Gercüş Kaymakamı Muhammed Öztaş, Belediye Başkanı Gündüz Günaydın, AK Parti Gercüş İlçe Başkanı İbrahim Torlak, ilçe belediye encümen üyeleri ve AK Parti ilçe teşkilatı da katılım sağladı.
Yetkililer hem süreci yerinde inceledi hem de çalışanlara kolaylıklar diledi. Projenin mümkün olan en kısa sürede tamamlanarak Gercüş halkının kullanımına sunulması planlanıyor.
“İmkânlarımızı Zorluyoruz, Gercüş’e Kalıcı Çözüm Üretiyoruz”
Belediye Başkanı Günaydın yaptığı açıklamada, “Halkımızın içme suyu sıkıntısına karşı sessiz kalamazdık. Belediyemizin sınırlı bütçesine rağmen, kendi personelimizle bu projeyi hayata geçiriyoruz. Hem tasarruf ediyoruz, hem çözüm üretiyoruz” dedi.
Kaymakam Muhammed Öztaş da projeye destek verdiğini belirterek, kamu kaynaklarının verimli kullanıldığını ve bu anlayışın örnek teşkil ettiğini söyledi.
Gercüş’te Anneler Günü'ne Özel Fidan Dikimi Etkinliği

HABER: HASAN MESUT EKMEN
📍Batman – Gercüş
Gercüş’te Anneler Günü anlamlı bir etkinlikle kutlandı. Mehmet Şimşek Parkı'nda düzenlenen fidan dikme etkinliği, doğaya ve annelere saygıyı buluşturdu.
Gercüş Kaymakamı Muhammed Öztaş, Gercüş Belediye Başkanı Gündüz Günaydın ve AK Parti Gercüş İlçe Başkanı İbrahim Torlak’ın katılım sağladığı etkinlikte, anneler ve çocuklar birlikte fidan dikti.
Doğayla iç içe, geleceğe nefes olacak bir günde gerçekleştirilen etkinlikte katılımcılar hem anneleri onurlandırdı hem de çevreye katkı sundu.
Etkinlik sonunda konuşan yetkililer, Anneler Günü’nü anlamlı bir şekilde kutlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirirken, çocuklara da doğa sevgisi aşılamanın önemine dikkat çekti.
Ekrem İmamoğlu'ndan Yeni Hesaptan İlk Mesaj: “Gençlerle Büyük Bir Yolculuğa Çıkıyoruz”

📍İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, resmi X (Twitter) hesabının engellenmesinin ardından, “Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi” adıyla açılan yeni hesaptan gençlere yönelik dikkat çeken bir açıklama yaptı.
İmamoğlu, gençler yönelik paylaşımında “Yasakları, adaletsizliği ve size dayatılan umutsuzluğu hep birlikte söküp atacağız” diyerek seçim sürecine yönelik kararlılık mesajı verdi.
“Türkiye’yi hak ettiği noktaya birlikte taşıyacağız”
Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi adlı yeni hesaptan yapılan paylaşımda Ekrem İmamoğlu, gençlere şöyle seslendi:
“Sevgili gençler, tüm arkadaşlarınızla paylaşın; yasakları, adaletsizliği ve size dayatılan umutsuzluğu hep birlikte söküp atacağız. Özgür ve yasaksız bir ortamda öyle güzel işler yapacağız ki tüm dünya sizi konuşacak.”
İmamoğlu, Türkiye’nin geleceğini gençlerle birlikte inşa edeceklerini belirtti:
“Hep birlikte Türkiye’yi hak ettiği noktaya yükselteceğimiz günlerin heyecanıyla, ülkemizin geleceğini tasarlıyoruz. Sizler benim en iyi takım arkadaşlarım olacaksınız.”
Yapay zekâ, girişimcilik, sanat ve spor vurgusu
Paylaşımında gençlere çok yönlü bir vizyon sunan İmamoğlu, sadece siyasette değil, teknolojiden sanata, ekonomiden spora kadar geniş bir alanda gençlerle birlikte çalışacaklarını vurguladı:
“Hep birlikte çalışacak, çözüm ve fikirler üreteceğiz. Yapay zekâdan girişimcilik dünyasına, inovatif fikirlerden kültür ve sanata, ekonomiden spora kadar birçok alanda sizlerle birlikte güzel işlere imza atacağız.”
CHP Lideri Özel, İş Dünyası ile Bir Araya Geldi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TİK) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ve yönetim kurulu üyelerini ziyaret ederek bir araya geldi. Ziyaretin ardından düzenlenen ortak basın açıklamasında, ekonomi ve iş dünyasıyla ilgili önemli konular ele alındı.
Ekonomi Politikaları ve İş Dünyasının Beklentileri
CHP lideri Özel, TİK heyetiyle yaptığı görüşmede, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğine yönelik beklentileri değerlendirdi. İş dünyasının karşılaştığı sorunlar, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve istihdamın artırılması gibi konulara odaklanıldı. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) yaşadığı zorluklar ve bu işletmelerin desteklenmesi gerektiği vurgulandı.
Süleyman Sönmez ise Türkiye'nin ekonomik potansiyelini ve iş dünyasının bu potansiyeli kullanmak için neler yapabileceğini anlattı. Sönmez, yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesinin ve rekabetçi bir iş ortamının yaratılmasının önemini vurguladı. İş dünyasının, sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratma hedeflerine ulaşmak için hükümetle iş birliği yapmaya istekli olduğunu belirtti.
Ortak Çalışma Alanları ve Gelecek Adımlar
Ziyaretin ardından yapılan basın açıklamasında, CHP ve TİK arasında ortak çalışma alanları belirlendiği ifade edildi. Bu alanlar arasında şunlar yer aldı:
- Enflasyonla mücadele
- Yatırım ortamının iyileştirilmesi
- KOBİ'lere destek paketleri
- İhracatın artırılması
- Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma
Özgür Özel, iş dünyasıyla diyalog ve iş birliğinin Türkiye ekonomisinin canlandırılması açısından kritik önem taşıdığını belirtti. "Ekonomi, siyasetin üzerinde olmalı. İş dünyasının sesi duyulmalı, sorunları çözülmeli" dedi. TİK ile düzenli olarak istişare toplantıları yapmaya devam edeceklerini duyurdu.
TİK Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ise, CHP lideri Özel'in iş dünyasına yönelik yaklaşımını takdirle karşıladığını ve bu tür görüşmelerin Türkiye ekonomisi için faydalı olacağını ifade etti. “CHP ile ortak akılla, somut çözüm önerileri geliştirmeye hazırız” dedi.
Ekonomik İstikrar ve Büyüme Hedefleri
Her iki taraf da Türkiye ekonomisinin istikrarlaştırılması ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşılması için kararlılıklarını gösterdi. Önümüzdeki dönemde, siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, ortak akılla ekonomik sorunlara çözüm üretilmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye’nin Kutuplaşmaya Değil, Kucaklaşmaya İhtiyacı Var”

📍İstanbul – Haliç Kongre Merkezi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD’ın 28. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gündemine dair önemli mesajlar verdi. Erdoğan, “Türkiye’nin kutuplaşmaya değil, kucaklaşmaya ihtiyacı var” diyerek muhalefete sert eleştiriler yöneltti, iş dünyasına ise güçlü destek mesajları verdi.
“MÜSİAD 28 Şubat’ta Yanımızdaydı, Bugün de Aynı Samimiyetle Çalışıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD’ın yeni Genel Başkanı Burhan Özdemir’i tebrik ederken, görevi devreden Mahmut Asmalı’ya da teşekkür etti. Erdoğan, 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi’ne gitmeden önce MÜSİAD’ın kendisini fahri üye ilan ettiğini hatırlatarak, derneğin demokrasi ve özgürlükler konusundaki duruşunu övdü.
"28 Şubat sürecinde MÜSİAD’ın gösterdiği dayanışmanın gönlümde özel bir yeri vardır. O karanlık günlerde bile üretmekten, ihracattan, Türkiye için çalışmaktan vazgeçmediler."
“Türkiye Fırtınalı Sularda, Ama Bizim Gemi Limana Güvenle Varacak”
Küresel ekonomik çalkantılara değinen Erdoğan, Kovid-19 sonrası dönemde enflasyon ve belirsizlik ortamının hâlâ sürdüğünü belirterek, Türkiye’nin bu dalgalı süreçte kararlı ve tecrübeli yönetimiyle ayakta durduğunu ifade etti.
“Salgın sonrası artan korumacılık, küresel riskleri büyütüyor. Ama biz bu fırtınada rotamızı kaybetmeden ilerliyoruz. Ekonomide temellerimizi sağlamlaştırdık, istikrar ve reform programımızla direnç kazandık.”
“İstihdamda Tarihî Seviyedeyiz, Enflasyon Düşmeye Devam Ediyor”
Erdoğan, ekonomik göstergelerin olumlu seyrettiğini vurguladı. Nisan ayında enflasyonun son 40 ayın en düşük seviyesine indiğini, işsizliğin ise %7,9’a gerilediğini belirtti.
“Kadın istihdamında oran %10,6’ya, erkeklerde %6,5’e düştü. Bu, son 20 yılın en düşük seviyesidir. Kapsayıcı büyüme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz.”
KOBİ’lere, İhracatçılara ve Yatırıma Devam: “Yanınızdayız”
Erdoğan, devletin üretici, ihracatçı ve esnafın finansman yükünü hafifletmeye devam ettiğini, KOBİ’ler için devreye alınan 111 milyar TL’lik kefalet paketine dikkat çekti. Ayrıca yüksek teknoloji yatırımlarına yönelik HIT-30 programı kapsamında 2030’a kadar 30 milyar dolarlık destek sağlanacağını açıkladı.
“Kim üretmek, yatırım yapmak, istihdam sağlamak istiyorsa, biz onun yanındayız.”
“Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadelede Kararlıyız”
Kayıt dışılığın haksız rekabete neden olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, devletin vergisini ödeyen işletmeleri koruyacağını vurguladı.
“Kayıt dışına göz yummak, işini dürüst yapanı cezalandırmaktır. Bu konuda geri adım atmayacağız.”
Muhalefete Sert Eleştiri: “Ekonomik Tetikçilik, Jurnalcilik, İspiyonculuk”
Konuşmasının sonunda ana muhalefeti hedef alan Erdoğan, CHP Genel Başkanı’nın Türkiye’yi yabancı basına şikâyet ettiğini ve bunun ekonomik sabotaj anlamına geldiğini söyledi.
“Sayın Genel Başkan kusura bakmasın ama bu yaptıkları muhalefet değil, ekonomik tetikçiliktir, jurnalciliktir, ispiyonculuktur. Bu ülkenin siyaseti, marjinal söylemlerle zehirlenemez.”
“Türkiye'nin İç Cepheyi Güçlendirmeye İhtiyacı Var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dünya genelinde yükselen tansiyon karşısında iç bütünlüğünü koruması gerektiğini vurguladı.
“Türkiye’nin 86 milyon olarak ortak paydalarda buluşmaya, iç cephesini güçlendirmeye ihtiyacı var. Yangına körükle gitmek değil, yangını söndürmek için siyaset yapılmalı.”
İstanbul'da İsrail Başkonsolosluğu'na Silahlı Saldırı

İstanbul'da bugün saat 14.30 sularında İsrail Başkonsolosluğu çevresinde silah sesleri duyulması üzerine olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Olay yerinde yapılan çalışmalar sonucunda, silahlı saldırıyı gerçekleştirdiği belirlenen şahıs polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı.
Şüphelinin Kimliği Açıklanmadı
Polis tarafından yapılan açıklamada, silahlı saldırıyı gerçekleştiren şüphelinin kimliğinin güvenlik nedeniyle şu an için paylaşılmadığı bildirildi. Şüphelinin kimliği, devam eden soruşturma kapsamında daha sonra kamuoyuyla paylaşılabilir.
Olay Yeri Çevresinde Güvenlik Önlemleri
Olayın ardından İsrail Başkonsolosluğu çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Bölgeye giden yollar trafiğe kapatılırken, polis ekipleri olay yerinde incelemelerini sürdürüyor. Olay yerinde bulunan mermiler ve diğer deliller toplandı.
Soruşturma Başlatıldı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, konuyla ilgili adli soruşturma başlattı. TEM Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelinin kimliği, saldırının nedenleri ve olası bağlantıları hakkında detaylı bir inceleme yürütüyor.
Olayın Ardından Alınan Önlemler
* Güvenlik Kontrolleri: İstanbul genelinde güvenlik güçleri tarafından ek güvenlik kontrolleri yapılıyor.
* Büyükelçiliklerin Güvenliği: Diğer yabancı misyonların güvenliği de artırıldı.
* Bilgi Paylaşımı: İstihbarat birimleri arasında bilgi paylaşımı yoğunlaştırıldı.
**Yetkililer, kamuoyunu sakin olmaya ve provokasyonlara gelmemeye çağırıyor. Soruşturmanın titizlikle yürütüldüğü ve tüm detayların aydınlatılacağı belirtildi.
İlk Yorum yapan siz olun!