Partisinin grup toplantısında konuşan MHPgenel başkanı Devlet Bahçeli Muhalefet iflas bayrağını çekti. 'Dem'lenmiş CHP Türkiye'den kopmuştur'ifadelerini kullandı..

Partisinin grup toplantısında konuşan MHPgenel başkanı Devlet Bahçeli'nin konuşması şöyle..Gönül ve kültür coğrafyalarımızda onurlu ve haysiyetli bir hayatın mücadelesini veren bütün kardeşlerimizi yürekten selamlıyor, hepsine şükranlarımı sunuyorum.,
Tarihe bakmadan, tecrübeye bağlanmadan, tedbir ve temkinle bağlantı kurmadan atılacak her adımın, yapılacak her hamlenin kuşaklar arasında kopukluklar yaratacağını düşünüyorum.
Merhum Hocamız Prof.Dr.Erol Güngör’ün değerlendirmesine göre, milliyetçilik, esas itibariyle tarih hakkında bir yorum ve bu yoruma müzahir olarak öngörülen pratiklerden ibaretti.
Milliyetçiliğin bir doktrin veya dogmatik bir sistem değil bir kültür hareketi olduğunu vurgulayan da yine merhum hocamızdı.
Milliyetçilik halka dayalı bir dünya görüşü olması nedeniyle ırkçılığı ve otoriter sistemleri reddetmiş; demokrasiyi, milli egemenliği, insan onurunu, karşılıklı saygıyı, adil ve eşit paylaşımı temel almıştır.
Bizim fikir ve düşünce yapımızda, tıpkı Güngör Hocamızın işaret ve ifade ettiği üzere, halk ile millet arasında bariz ve dikkate şayan bir fark da bulunmamaktadır.
Türk milliyetçiliği, Türk milletinin veya Türk halkının var olan tüm birikim ve zenginliğini herhangi bir kaygı ve korku duymadan sahiplenmiş, her zaman da savunmuştur.
Anadolu coğrafyasının vatan olması, bu vatan üzerinde Türk devlet hakimiyetinin özellikle Dandanakan Savaşıyla tecelli etmesi her şeyden evvel milli birlik ve kardeşliğin marifet ve mükafatıyla ortaya çıkmıştır.
Güngör Hocamıza göre de, Türkiye Türk devletinin ilk kuruluşu bu şekilde cereyan etmiştir.
Türkistan’ın hedefleri Anadolu coğrafyasının hayalleriyle eklemlenmiş, müteakiben Ötüken mirası Söğüt ufkuyla kenetlenerek bölgesel ve küresel statükoyu kökten değiştirmiştir.
Bu köklü değişimin müessir yankıları günümüze kadar uzanmakla kalmamış, dava ve siyaset mücadelemizin anlam, amaç ve eylem sınırlarını da belirlemiştir.
Ne mutlu bizlere ki, geçtiğimiz 9 Şubat günü Milliyetçi Hareket Partisi’nin 55’inci kuruluş yıl dönümünü ilk günkü azim ve kararlılık, bitmeyen onur ve gururla hem andık hem de kutladık.
Ezelden ebede kervan kervan ilerleyen bir mefkûrenin, Türk kültür ve medeniyetinin siyasi temsil ve timsali olan bir mefahirin, milletine ve memleketine kara sevdayla bağlanmış şuurlu bir mensubiyetin 55 yıl evvel siyaset sahnesine çıkması biliniz ki çığır açan bir olaydır.
Türk milliyetçiliğinin köklü bir vizyonla üç hilal çatısı altında toplumsallaşıp milletimizin gönlüne tıpkı bir cemre gibi düşmesi sadece Türk siyasetini değil, bölge ve dünya siyasetini de farklı cephelerden etkilemiştir.
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin 9 Şubat 1969 Adana Kongresi’nde Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşmesi tekleyen ve tıkanan demokrasi hayatımıza yeni bir nefes; bunalan, milli ve manevi toparlanışın özlemini çeken halkımıza yepyeni bir fırsat sunmuştur.
Kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliği, on yıllar boyunca maşeri vicdanda muhkem ve muteber bir mevki edinmiş, böylelikle Türk siyaset ve toplum hayatı aradığı ilkeli, imanlı ve irfan sahibi vatan evlatlarıyla buluşmuştur.
Anadolu’nun ruh zenginliğini, Türk-İslam coğrafyalarının tarih ve kültür emanetlerini yudum yudum içine çeken Milliyetçi-Ülkücü Hareket ilhamını yaşanmış Türk asırlarından alarak istikbalin büyük ve güçlü Türkiye’sinin inşasını hedeflemiş, bu uğurda 55 yıldır insanüstü bir emek ve enerji harcamış, buna da devam etmektedir.
“Dik baş, tok karın, mutlu yarın” diyerek haklı mücadelemizi sürdürdük.
“Biz bu vatanı, bu ülkeyi karşılıksız sevdik” diyerek fedakar ve vefakar tavrımızı ibra ettik.
24 yıl önce “Yüzyılla Sözleşme” yaparken Türk Devri’nin, Türk ve Türkiye Yüzyılının hayalini kurduk.
Milliyetçi Hareket Partisi;
Kaşgarlı Mahmud’dan Yusuf Has Hacib’e, Ziya Gökalp’ten Mümtaz Turhan’a tasavvur ve tefekkürün adı,
Dedem Korkut’tan Edebalı’ya, Ahmet Yesevi’den Hacı Bektaş’a gönül ve iman erlerinin ahfadı,
Mevlana’dan Yunus’a, Hacı Bayram’dan Pir Sultan’a mehabet ve muhabbetin anısı,
İbni Sina’dan Mimar Sinan’a, Ulu Bey’den Piri Reis’e muasırlığın ve muvaffakiyetin anıtı,
Bilge Kağan’dan Osman Gazi’ye, Mete Handan Alparslan’a, Atilla’dan Yıldırım Bayezid’e, Fatih’ten Mustafa Kemal’e cesaret ve cüretin ahkamı, fetih ve taarruzun aklı,
Başbuğ Alparslan Türkeş’ten bugüne Türk milletine şerefyap olmuş hizmetkârlığın Ülkücü ahlak ve abidesidir.
55’inci yıldönümü münasebetiyle Ankara düzenlediğimiz görkemli toplantı muhteşem bir havada geçmiş, Allah eksikliklerini göstermesin, aziz dava arkadaşlarımın heyecanı göz kamaştırmıştır.
Hepsine ve hepinize müteşekkirim. Allah razı olsun diyorum
55 yıl; yürektir, yürüyüştür, yükseliştir.
55 yıl; inançtır, iradedir, iddiadır.
55 yıl; şereftir, şeriftir, şehadettir.
55 uzun yıl boyunca;
İhanetlerle yolumuzu kesmek istediler, başarılı olamadılar.Envaiçeşit yöntemlerle saldırıya geçtiler, sonuç çıkmadı.Aramızdan devşirdikleriyle karşımıza geçtiler, hesapları tutmadı.
Tuzak kurdular, iftira attılar, karalama yaptılar, şükürler olsun ki hayalleri kâbusa döndü.Dedim, yine diyorum, yine diyeceğim; bu dava kutludur, bu dava uludur, bu dava dualıdır, menfur ve melun emel sahiplerinin şer planları sonsuza kadar ademe mahkumdur.
Hakkın ve halkın davasını sekteye uğratacak bir alçak henüz doğmamış, doğması da beklenmemelidir.
Ezkaza bizim düştüğümüz yer bile hain niyet sahiplerinin çıktığı yerden çok daha yüksektir.
Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’in iki emaneti olan Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları Allah’a hamd olsun onca mütecaviz operasyona rağmen dimdik ayaktadır, bilinsin ki, kıyamete kadar da yaşayacaktır. Karşımıza çıkan fitnecilerin azı dişini de ya sökeceğiz, ya da kıracağız.
Aziz Ülkücü şehitlerimize mahcup olmayacağız.Hiçbir hıyanete boyun eğmeyeceğiz.Ülkücü doğduk, Ülkücü yaşadık, ecel kapımızı çaldığında da can emanetini inşallah Ülkücü olarak teslim edeceğiz.
Huzurlarınızda partimizin kurucu Genel Başkanı Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’e, ülkücü şehitlerimize, ebediyete irtihal etmiş dava büyüklerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, aziz hatıralarını saygı ve minnetle yad ediyorum.
55 yıl içinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısı için samimiyetle ter döken, emek veren, mücadele eden her dava arkadaşımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
İlk günkü azim ve kararlık, bitmeyen onur ve gururla nice 55 yıllara ulaşmayı, üç hilalin al bayrağımızın gölgesinde dünya durdukça dalgalanmasını Rabbim’den temenni ediyorum.
Partimiz tam 55 yıldır gücünü milletinden alan siyasal düşüncenin savunucusudur.Onun için de adımız Milliyetçi Hareket’tir.Millet olma halinden daha güçlü bir yapı ve kudret henüz bulunmamıştır.Millet olmakla, yeryüzünün çehresi değişmiştir.Millet olmakla, milli devletler doğmuştur.Demokrasiler millet gerçeğinden beslenmiş ve gelişmiştir.Bizim vazgeçmeyeceğimiz ana çerçeve millet gerçeği ve geleneğidir.Milliyetçilik bu gerçek ve geleneğin şuurla kavranması, sorumlulukla korunmasıdır.Ne var ki, milletleşme sonuçlanmış değil devam eden bir süreçtir. Beraberce yaşanan her gün, her saat, üzerinde ittifak edilmiş dile, kültüre, ülkülere doğru artan bir kaynaşmadır.
Millet olma hali, toplumun sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik bağın doğal uzlaşma alanıdır.
Bir oyun havası ile neşelenmemiz, bir matemle hüzünlenmemiz bu yüzdendir.Milli bir başarıyla sevinmemiz, doğal bir felaketle üzülmemiz bu sebepledir.
Mesela yaklaşık 3 haftalık uzay görevinden 9 Şubat 2024 tarihinde dönen ve Ankara’ya dün ayak basan Alper Gezeravcı kardeşimizle övünmemiz, bu konuda müşterek milli hissiyatla göğsümüzün kabarması millet olma halinin mümtaz bir sonucudur.
Bu vesileyle Alper Gezeravcı kardeşimize vatanına hoş geldin diyor, daha nice Türk çocuklarının gelecekte uzaya çıkmalarını diliyorum.
Hayal ettiğimiz her şeyin vakti saati geldiğinde gerçeğe dönüşeceğine inanıyorum.
Alper Gezeravcı kardeşimiz altı çizilmesi gereken şu sözleri aynısıyla bizim de kanaatimizdir; “Bugüne kadar eksik olan tek şeyimiz damarlarımızdaki asil kanın potansiyelinin farkında olamayışımızdır.”
Nitekim muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur ve bu mevcudiyet bizi yeni istikameti uzay olan Kızılelmanın izinden taşıyarak muhakkak İ’la-yi Kelimetullah’a ulaştıracaktır.Merhum Ziya Gökalp’in,“Ağla çoban ağla, ovan kalmadı,Gözyaşı dök bülbül, yuvan kalmadı!” şiirindeki dönemin yaygın umutsuzluğu yürekli Milli Mücadele kahramanlarıyla aşılmış, geldiğimiz bugünkü aşamada Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzyılda dev gibi başını yukarı kaldırmıştır.
Pergelin sert ve kalıcı ayağı Ankara’da, hareketli ayağı da muhtelif zaman ve coğrafyalarla birlikte uzayı da kapsamına almıştır.Dünyayı Türkçe okumanın yanında artık uzaya da Türkçebakmanın, Türkçe kavramanın, Türkçe yaklaşmanın vakti merhunu gelmiştir.O vakit Türk Devri’nde, Türkiye Yüzyılında tecessüm edecektir.Bugünün yağlı boyası yarınların paha biçilmez bir tablosudur.Bugünün taşı yarınların heykeli, binası, göz alıcı mimarisidir.Bugünün mürekkebi yarının zekayı kibarlaştıran nadide kitaplarıdır.
Bugünün Türk insanı da yarınların muhteşem bir fecri, muzaffer bir simasıdır.
Bizim anlayışımıza göre, Türkçülük Türk milletini yükseltmekse eğer, ki öyledir, o halde yüksekliğin ve yükselişin eşiği ve bunu durduracak bir engeli yoktur.
Bakınız ne diyordu Merhum Yahya Kemal Beyatlı:
Çıktığın yolda bugün, yelken açık, yapayalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek pervasız,
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!...
İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Merhum Hocamız Prof.Dr.Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefküresi Tarihi eserinde şunları kaleme almıştı:
“İslamiyet, beşeriyeti dalaletten kurtarmak ve hidayete eriştirmek davası ile zuhur etmiş; kendisine mahsus bir dünya sulhu ve nizamını da birlikte getirmiş ve bu suretle yeni bir cihan hakimiyeti mefkûresi başlamıştır. “
Milliyetçi Hareket Partisi için cihan hakimiyetinin yanı sıra uzay hakimiyeti mefkuresinin de perdesi açılmıştır.
Bu mefkureyi keskin zeka, hızlı sezgi, güçlü idrak ve irade sahibi Müslüman Türk milleti sahiplenecek ve tıpkı bir bayrak gibi taşıyacaktır.
Türk ve Türkiye Yüzyılı barış ve huzur içinde yaşamanın, yüksek hedefleri milli birlik ve kardeşlikle yakalamanın muazzam imkanlarıyla doludur.
Yeter ki, ağızları palavra ambarından, vapur bacasından ibaret olanlara kulak asmayalım.
Yeter ki, aşağılık kompleksine kapılan, ülkesini ve insanını küçük gören, korku tacirliğine soyunan, çağın öznesi olmak yerine piyonluğuna talip olanları hayatımızdan çekip çıkaralım.
Yeter ki, inanalım, itimat edelim, itina gösterelim, başarıdan başarıya koşmak için ışık hızıyla çalışalım.
Bir kez daha ifade etmek isterim ki, başarmanın sınırı, mücadelenin sonu yoktur.
Gelecek Türkiye’nindir, gelen Türk asrıdır.
Türk milleti yeni yüzyılda; yeryüzüyle gökyüzü arasında artacak ve kızışacak rekabete stratejik ve tarihi müktesebatıyla aktif olarak katılacak, her alanda ve her sahada ben de varım diyecektir.Tereddüt geçirdiğimiz anda önümüzün kesilmesi mukadderdir.Tenakuza düşmemiz halinde mevcudu kaybetmemiz mutlaktır.
Üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının jeopolitiği, süzülerek damıtılan jeokültürel tecrübeler tereddüt ve tenakuzun hangi feci akıbetleri tetikleyeceğini çok söze hacet bırakmadan ihsas ve işaret etmektedir.
İçe kapanırsak, birbirimize düşersek, kardeşçe yaşamak yerine kutuplaşıp kavgayı tercih edersek, dahası çağın gelişmelerini yorumlamakta geç kalırsak, uyarıyorum ki, çok ağır bedeller ödememiz kaçınılmazdır.
Allah muhafaza, Merhum Mithat Cemal Kuntay’ın “Üç İstanbul” isimli romanında dile getirilen, “Ölü vatanına gömülmüyor, diri vatanına basamıyor” tespiti tezahür edebilecektir.
Aslına bakarsanız içi dışı fitne kazanı gibi kaynayıp fokurdayan çarpık siyasi zihniyetlerin arzusu da budur.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin medeniyet tasarımı, millet tarif ve tahlili malum siyasi partilerin anlayıp açıklamayacağı kadar derin ve muhtevalıdır.
Türkiye düşmanlarının tadilatından geçip kaynağıyla bağlarını koparan muhalefet partilerinin akıntıya kapılan kütük misali sığ ve kısır bir polemik gündeminde sürüklenmeleri seçenek ve ümit olmaktan çıktıklarının bize göre çarpıcı göstergesidir.
Türkiye’nin bölgesel ve küresel alanda sivrilen kuvvet olma süreci zengin tarihi referanslara dayanırken, tesir alanında kesintisiz jeopolitik hesaplaşmalar da yoğun olarak devam etmektedir.
Ne CHP’nin ne de silik gölge gibi duran diğer muhalefet partilerinin siyasi gündemi ülkemizin gerçekleriyle örtüşmemektedir.
Hepsi kendi derdine düşmüş, çıkar ve güç savaşlarıyla kendi içlerine gömülmüşlerdir.
Muhalefet siyasi iflas bayrağını utana sıkıla çekmiştir.
Özgür Bey, demli çay içip içmediğimizi merak etmiş, boşuna zahmet etmesin, harman yeri dişlemesin, çalı dibi gezmesin, çayı severiz, sağlık açısından ve doktorların tavsiyesine uyarak açık olursa daha da severiz.
Ancak demin çayda, gemin atta olmasını bekleriz.
Özgür Bey, maşallah ayakkabı mağazası gibisiniz, Allah için siz de her ayağa uygun bir numara olduğu görülüyor.
Meşhur bir anekdottur, Merhum Akif’e birisi istihzayla şu soruyu sorar:
Affederseniz, siz veteriner misiniz?
Akif’in cevabı anlayan için şamar gibidir:
Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu.
Özgür Bey, canın demli çay mı çekiyor? Şayet herhangi bir sancın yoksa net söyle, özne yüklem uyumsuzu cümleler kurma, senin için de bir bardak çay ayıralım, ama demi çaydan başka bir maksatla istersen, kusura kalma, duyacağın laflara ise sakın alınma.
Söylediğimiz sözler sana ağır geliyorsa üzülme, bu sene olmadı, seneye hazmedersin.
Adam yerine koyup bir bardak çay ikram etsek de kısa süre sonra seni ve zihniyetini koyduğumuz yerde bulamayacağımızın farkındayız.
Demli çay baş göz üstüne, ama DEM’lenmiş, devrilmiş, dejenere olmuş bir siyasete elbette ve her zaman hayır diyoruz ve demeyi de sürdüreceğiz.
CHP’nin DEM’lenmesi, çayın dem alması gibi değildir.
Bu DEM, başka bir demdir, kime değerse değirmen gibi öğütmekte, yeminli Türkiye düşmanlarına yem etmektedir.
CHP’yi DEM’leyen DEM’lemiş, deney tüpü veya tek kullanımlık çay poşeti gibi kullanan kullanmış, kısaca çok yazık etmişlerdir.
Özgür Bey şu sözlerim her daim kulağında çınlasın:
Demi çayda seviyorsa ağzın,
Türkiye sevdasıyla oluşmuşsa ahlakın,
Bir de millete bağlılıkla olgunlaşmışsa aklın,
Ne işin var düğünde, düğün senin evinde,
Gir oyna, çık oyna.
DEM’lenip Kandil’e oluyorsan meze,
Kalbin sızlamıyorsa bölücülük melanetine,
Üstelik el etek öpmekle arıyorsan melce,
Ne işin var cenaze evinde, cenaze evinin tam orta yerinde.
Gir ağla, çık ağla.
31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP; kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM’in, yani PKK’nın çekim alanına girmiştir.
Bunun dışında ne söylense beyhudedir.
Zira saklı gerçekler, kirli ilişki ağları, al-ver mekaniği uyanık ve şuurlu hiçbir vicdan sahibinin dikkatinden kaçmayacaktır.
31 Mart seçimlerinde alayının foyası ortaya çıkacaktır.
31 Mart’ta Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yerel yönetimlerle kenetleyecektir.
DEM’in özellikle İstanbul’da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır.
DEM’lenmiş CHP Türkiye’den kopmuştur.
Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da, sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir.
31 Mart’ta Türk milleti kargaşa ve kaos imal eden partilere sandıkta nal toplatacaktır.
Cumhur İttifakı Küçükçekmece Belediye Başkan adayımızın seçim çalışmaları esnasında yapılan ve demokrasimizi de hedef alan silahlı saldırıyı buradan lanetliyor, yakalanan faillerin cezalarını çekmelerini içtenlikle ümit ve temenni ediyorum.
Karnıyla düşünmeyi, gözüyle öğrenmeyi, kulağıyla görmeyi alışkanlık haline getiren siyasi istismar ve inkar taifesinin Türkiye’nin güncellenen ve güçlenen devlet ve toplum hayatından rahatsızlıkları klinik ve patolojik düzeyde olsa da, bunların yalnızca 48 günü kalmıştır.
Hiç kimse merak buyurmasın, endişeye kapılmasın, 48 gün sonra zilletin yönetimi altında bulunan belediyeler cumhurun iradesiyle birleşip küllerinden yeniden doğacak ve meşale gibi bu yüzyılı aydınlatacaktır.
CHP, milli ve manevi değerlerimizle çatışma halindedir.
CHP, istiklal ve istikbal haklarımızla çelişki içindedir.
DEM’lenip değersizleşen CHP Türkiye’nin karşındaki mihraktır.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in eğer akli melekeleri sukut etmemişse, eğer beyni sulanmamışsa, izahı ve ifadesi olmayan, tekrarından yüzümün kızarıp haya edeceğim ve gündeme bomba gibi düşen aşağılık sözleri CHP’nin maalesef özetidir.
Büyükerşen kahredici bir bühtanın lekesiyle siyasi hayatını noktalamak üzeredir.
Keşke temiz mazisiyle, saygın ilim ve siyaset insanı vasfıyla anılsaydı, fakat sonunda ecdadımıza ve tarihimize husumet besleyen karanlık iç yüzünün ortalığa saçılmasıyla bütün her şeyi silip atmıştır.
15 Ocak 2024 tarihinde, Eskişehir’de CHP’nin aday tanıtım toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, “Bu parti nasıl adam olacak? diye düşünüp durmuşumdur” diye Büyükerşen esasen haklıdır, cevap konusunda yardımcı olmak ise görevimizdir.
Çünkü CHP’nin adam olması diye bir şey asla ve kata mümkün değildir.
Hatırlatırım ki, Osmanlı tabiri devletin adıdır, milletin adı ise Türk’tür.
Osmanlı İmparatorluğu Türk milletinin medarı iftarıdır.
Osmanlı İmparatorluğu’nu karalamaya, aşağılamaya teşebbüs etmek bir haçlı kafasıdır.
Sırpsındığı’nın, Kosova’nın, Niğbolu’nun, Varna’nın ve Moğaç’ın acısını unutmayanların Yılmaz Büyükerşen’in şahsında mücessem hale gelmesi biliniz ki, utançların en utancı, düşmanı takdis edenlerin en son çırpınışıdır.
Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş kin ve nefret, saklandığı yerden bugünkü CHP yönetimini görünce yeniden doğrulmuştur.
Bu tam bir hesaplaşmadır.
Kapanmamış defterlerin,
Silinmemiş nefretlerin.
Tükenmemiş düşmanlıkların,
Unutulmamış yenilgilerin hesabıdır bu.
Bu, bitmemiş hesabın bugünkü taşeronu DEM’lenmiş CHP’dir, Büyükerşen de sadece maşadır.
Eskişehirli vatandaşlarım, böylesi bir kötü ve köhne zihniyeti hak etmiyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ecdadımıza hakaret eden müflis CHP yönetimiyle devamı diye bir şey de akla ve milli ahlaka kesinlikle aykırıdır.
Osmanlı İmparatorluğu Türk’tür, Türkiye’dir, Türk milletidir.
Büyükerşen’in aklında ne varsa diline o yansımıştır.
Yazıklar olsun diyorum. Haydi tarihten feyiz almadın diyelim, peki yaşından başından da mı utanmadı?
Tekfur zihniyetine, Bizans varislerine, haçlı yanaşmalarına verilecek cevabın tarihi 31 Mart 2024’tür.
İnsanlık tarihi, tehlikeleri öngörememiş, tehditleri sezememiş, işleyen hayatın, akan zamanın değişim dinamiklerine intibak edememiş devlet, medeniyet ve toplumların acıklı harabelerini gözler önüne sermektedir.
Türk devleti harabeye dönmeyecek, döndürmeye çalışanların da hesabı sorulacaktır.
Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Kuzey Afrika’dan Kafkaslar’a Osmanlı İmparatorluğu’nun kaybettiği coğrafyalarda bugünün ve geleceğin sorunları işin özünde Birinci Dünya Savaşı’nın hala devam ettiğinin ikaz ve izharıdır.
Çünkü 1914-1918 yıllarının dünyasına hakim olan devasa sorunlar henüz sonuçlanmış ve kapanmış değildir.
DEM’lenmiş CHP’nin meselesi milli hak ve çıkarlarımızı fikir ve siyaset namusuyla ele almak değil, tarihe küfür, ecdada da iftiradır.
Muhterem Arkadaşlarım,
Millet olma şuurunun zemini ve çıkış noktası üst kimlik ve kültür unsurlarıdır.
Ancak, millet olma hali, onu oluşturan alt kültürlerin, lehçelerin ve hatta kimliklerin inkârı anlamını da taşımaz.
Bu açıdan Milliyetçi Hareket Partisi’nin millet anlayışı ötekileştirici ve uzaklaştırıcı değildir ve olmamıştır.
Tamamen kültürel eksende kaynaşmayı temsil etmiştir.
Bu nedenle, bizim hiçbir zaman kimsenin kökeni veya mezhebini öne çıkaran, kaşıyan, reddeden, aşağılayan, engelleyen, yasaklayan bir zihniyetle yakınlaşmamız söz konusu değildir.
Yine bu kapsamda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da, millet kavramı birleştirici bir oluşumdur ve tarihi bir mirastır.
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı ve tarihteki Türk devletlerinin payidar olacak son halkasıdır.
Devletin kuruluşunda etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara bakılmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türk milletinin eşit ve saygın fertleridir.
Türkiye Cumhuriyeti devletini Türk milletinin birlikte yaşama ülküsü ve aynı kaderi paylaşma iradesi kurmuştur.
Partimiz, ülkemizde yaşayan kardeşlerimizi “Türk milleti” tanımı içinde kucaklamaktadır.
Ne var ki, CHP’nin başını çekti işbirlikçi zihniyet milleti oluşturan kimlikleri sorgulamakta, tahrikleri ısrarla sürdürmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisine göre;
Türkiye’nin milli birliği ve bütünlüğü, dil, soy ve din unsurlarının da üstünde tarihi bir gerçektir.
Devletimizin beşeri varlığı ve dayanağı olan tek millet olgusu, bu kucaklaşmanın neticesinde vücut bulmuştur.
Kültürlerin üst kimlikle ve kültürle buluşması bizim için önemli ve önceliklidir. Bu da asla bir dayatma ve asimilasyon değildir.
Daha güçlü bir toplumda ve müreffeh bir ülkede yaşama arzusundan doğacak bir sosyal uzlaşma ve dayanışmadır.
Türkiye Cumhuriyeti bu birleştirici ve bütünleştirici millet temeli ve sosyolojik zemin üzerinde vücut bulmuştur.
Ancak tahripkâr süreç devam ederse, mensubu olduğumuz Türk milleti, alt kimlik ve çok kültürlülük talepleri sonucunda ayrışma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.
Bu durum, hem milli birliğimizi tahrip edecek, hem de Türk devletinin sonunu hazırlayacaktır.
Bizim bu konuda duruşumuz nettir:
Bizim dayandığımız ilkeler:
Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet ve tek dil ülküsüdür.
Tek devlet, üniter yapının korunmasını,
Tek millet, Türk milleti kimliğinin devamını;
Tek bayrak, milli devletin bekasını,
Tek dil, resmi dilin yalnızca Türkçe olabileceğini,
Tek vatan ise, ülkemize ortak koşulamayacağını teyit ve tescil eder.
Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir.
Varsa denemek isteyen,
Bu değerleri çiğnemeye azmeden,
Ben bunları kabul etmiyorum diyen, buradan açıklıyorum ki;
Akıllarını başlarına alsınlar,
Bir kere daha düşünsünler,
Burada biz varız ve buna izin vermeyiz.
Dün vermedik, bugün vermeyiz, yarın da vermeyeceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 12 yıllık aradan sonra yarın gerçekleştireceği Mısır ziyareti, bu çerçevede Mısır Cumhurbaşkanı’yla görüşecek olması bölge barış ve istikrarına önemli bir katkıdır.
Bu kritik ziyarette ticaret, enerji ve savunma alanlarında güçlü temas ve işbirliğinin doğması her iki ülkenin de çıkarınadır.
Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki, önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır.
İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a askeri operasyon yapma ihtimalinin iyice gün yüzüne çıktığı bir dönemde, Türkiye ile Mısır’ın kırgınlıkları, anlaşmazlığa neden olan konu başlıklarını bir kenara bırakarak ortak tarih, kültür ve inanç ekseninde bir araya gelmesi Ortadoğu’da dengeleri değiştirecektir.
Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki, önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır.
Türkiye İsrail’in bu muhtemel operasyonuna karşıdır.
Aynı şekilde Mısır da karşıdır.
Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur.
Buzların erimesi, soğukluğun giderilmesi, siyasi mesafelerin silinmesi hem Türkiye’nin hem de Mısır’ın eşzamanlı olarak gücüne güç katacak, Doğu Akdeniz’den Etiyopya’ya kadar oluşacak yeni eksenin caydırıcılık özelliği tüm dikkatleri de üzerine çekecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin çevresinin barış kuşağıyla ihata edilmesini, diyalog ve diplomasiyle her sorunun çözümünü makul ve mantıklı en doğru yol olarak değerlendirmektedir.
Cepheleşmenin hiç kimseye, hiçbir ülkeye bir yararı dokunmayacaktır.
İsrail’in Refah’ı hedef alan saldırgan tavrından derhal vazgeçmesi, masum ve mazlum Filistinlilerin kanını döken katliamlarına son vermesi insani ve vicdani bir mecburiyettir.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin Gazze’deki yıkımla ilgili raporu da hakikaten yürek yaralayıcıdır.
Gazze’de 12 milyon ton enkazın oluştuğu, 650 bin masumun dönecek evinin olmadığı açıklanmıştır.
Yaklaşık 28 bin Filistinli katledilmiştir.
ABD Başkanı Biden’ın, “İsrail Gazze’de aşırıya kaçtı” değerlendirmesi samimiyet içeriyorsa gereği derhâl yapılmalı, aşırılığın ve dökülen kanların hesabı terör devleti İsrail’den sorulmalıdır.
İsrail ile Filistin arasında kalıcı barış derhal tesis edilmeli, 1967 sınırlarına haiz, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti muhakkak surette tanınmalıdır.
Aksi halde sadece Ortadoğu’yla sınırlı kalmayacak silahlı çatışmalar dünyayı A’dan Zye sarıp ateşe verebilecektir.
Unutulmasın ki, Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir.
Biz güvenlik haklarımızdan, soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, veremeyiz, vermeyeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken hepinizi saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.
Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun diyorum.''dedi
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Orman Koruma Bilinci: 7'den 70'e Toplu Hareket

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, orman yangınlarının önlenmesi ve doğanın korunması amacıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekti. Bakan Yumaklı, tüm vatandaşların "Orman Benim" şiarıyla el ele vererek doğayı koruma bilincini artırmaya yönelik bir hareketin başlatıldığını vurguladı. Bu kapsamda, çocuklardan gençlere, yaşlılardan tüm topluma kadar herkesin doğayı koruma sorumluluğunu üstlendiği belirtildi.
Yangınlarla Mücadelede Halkın Rolü
Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınları, doğal yaşamı ve ekosistemi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, ormanların korunması ve yangınların önlenmesi için sürdürülebilir çözümlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Bakan Yumaklı, bu kapsamda halkın bilinçlendirilmesi ve katılımının teşvik edilmesinin kritik rol oynadığını ifade etti.
Yangın riskini azaltmak için alınabilecek önlemler:
- Ateş yakarken dikkatli olun ve kullanımdan sonra iyice söndürün.
- Ormanlık alanlarda kuru ot ve döküntüleri temizleyin.
- Yangın durumunda derhal 112'yi arayın.
- Ormanlık alanlara yakın yerlerde ateş yakmaktan kaçının.
Yeşil Vatan'a Sahip Çıkmak Hepimizin Görevi
Bakan Yumaklı, "Yeşil Vatan" kavramının önemine değinerek, gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak için hep birlikte çalışmanın gerekliliğini vurguladı. Doğanın nefesini korumak için verilen mücadelenin sadece bir proje değil, bir yaşam biçimi olduğunu belirtti.
Türkiye'deki ormanların önemi:
* Ekonomik Değer: Ormanlar, odun, bal, mantar gibi ürünler sayesinde ekonomik gelir kaynağıdır.
* Çevresel Faydalar: Ormanlar, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynar, su kaynaklarını korur ve hava kalitesini iyileştirir.
* Biyoçeşitlilik: Türkiye'deki ormanlar, zengin bir bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapar.
İzmir'de Orman Koruma Çalışmaları
Bakan Yumaklı, İzmir başta olmak üzere tüm bölgelerde orman koruma çalışmalarının aralıksız devam ettiğini bildirdi. Bu çalışmalar kapsamında, yangın riskinin azaltılması, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve orman yangınlarıyla mücadelede kullanılacak ekipmanların güçlendirilmesi gibi faaliyetler yürütülmektedir. İzmir'deki ormanların korunması özel bir önem taşıdığı için, bölgede ek önlemlerin alındığı belirtildi.
Gelecek hedefler:
* Orman yangınlarını önlemek için daha etkin stratejiler geliştirmek.
* Orman ekosistemlerini restore etmek ve biyoçeşitliliği artırmak.
* Halkın çevre bilincini yükseltmek ve katılımını teşvik etmek.
Üsküdar'da Muhtarlarla İstişare Toplantısı: Mahalle İhtiyaçları Masaya Yatırıldı

Üsküdar Belediye Başkanı, ilçenin kıymetli muhtarlarıyla bir araya gelerek mahallelerin öncelikli ihtiyaçlarını belirlemek üzere bir istişare toplantısı düzenledi. Toplantıda, Üsküdar'ın farklı mahallelerinden gelen muhtarlar, bölgelerinin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini detaylı bir şekilde paylaştı.
Mahallelerin Sesi Muhtarların Talepleri Değerlendirildi
Üsküdar Belediyesi'nin düzenlediği toplantıda, ulaşım, altyapı, çevre düzenlemesi ve sosyal hizmetler gibi çeşitli konularda muhtarların talepleri dinlendi. Özellikle, artan nüfusun yarattığı sorunlar, park ve yeşil alan eksikliği, güvenlik endişeleri ve engelli vatandaşlara yönelik erişilebilirlik konuları ön plana çıktı. Örneğin, bazı mahallelerde yaşanan su baskınları ve kanalizasyon sorunları, acil çözümlerin gerektiğini gösteriyor. Ayrıca, yaşlı ve çocukların güvenli bir şekilde geçebileceği yaya geçitlerinin sayısının artırılması da muhtarların ortak talepleri arasında yer aldı.
Güçlü Muhtarlık- Belediye İş Birliği Vurgusu
Belediye Başkanı, toplantıda yaptığı konuşmada, muhtarların mahallelerin sesi olduğunu ve belediye ile muhtarlar arasındaki güçlü iletişimin ve iş birliğinin, ilçenin daha yaşanabilir bir hale gelmesinde kritik rol oynadığını belirtti. Bu nedenle, belediyenin muhtarların görüşlerini dikkate alarak projeler geliştireceğini ve mahallelerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretmeye devam edeceğini ifade etti. Belediye Başkanı, “Muhtarlarımızla düzenli olarak bir araya gelerek mahallelerimizin sorunlarını çözmek ve yaşam kalitesini artırmak için çalışmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Daha Yaşanabilir Bir Üsküdar İçin Ortak Çalışma
Toplantıda, Üsküdar'ın farklı noktalarında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarının planları üzerinde duruldu. Bu çalışmalar kapsamında, mevcut parkların yenilenmesi, yeni park alanlarının oluşturulması, sokakların aydınlatılması ve engelli vatandaşlara yönelik erişilebilirliği artıracak düzenlemelerin yapılması planlanıyor. Belediye, bu projelerin hayata geçirilmesi için gerekli kaynakları sağlamaya ve çalışmaların şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlamaya söz verdi.
Muhtarların Talepleri Nelerdi?
Toplantıda muhtarların öne çıkan talepleri şunlardı:
- Mahallelerdeki ulaşım sorunlarının çözümü için yeni otobüs hatları ve durakların eklenmesi
- Park ve yeşil alanların sayısının artırılması ve mevcut alanların iyileştirilmesi
- Güvenlik kamerası sayısının artırılması ve mevcut sistemlerin güncellenmesi
- Engelli vatandaşların erişimini kolaylaştıracak rampaların ve yaya yollarının yapılması
- Okulların ve sağlık ocaklarının çevre düzenlemesinin yapılması
Beylikdüzü Belediyesi Kreş ve Anne Çocuk Merkezlerinde Anneler Günü Kutlamaları

Beylikdüzü Belediyesi, kreş ve anne çocuk merkezlerinde düzenlenen özel etkinliklerle Anneler Günü'nü kutladı. Miniklerin hazırladığı sürprizler ve coşkulu anlar, ailelerin yüzünde tebessüm yarattı. Etkinliklere katılan Belediye Başkan Vekili Av. Önder Serkan Çebi ve meclis üyeleri, miniklerin heyecanına ortak oldu.
Minik Ellerden Anneler Günü Sürprizi
Beylikdüzü Belediyesi'nin kreşlerinde ve anne çocuk merkezlerinde eğitim gören minikler, Anneler Günü dolayısıyla özel hazırlıklar yaptı. Miniklerin el becerisiyle hazırlanan hediyeler, annelere unutulmaz bir sürpriz oldu. Resimler, el işleri ve çeşitli yaratıcı çalışmalarla annelerin kalpleri ısıtıldı. Bu özel gün, miniklerin annelerine olan sevgisini göstermeleri için harika bir fırsat oldu.
Belediye Başkan Vekili ve Meclis Üyelerinden Destek
Beylikdüzü Belediyesi, Anneler Günü kutlamalarına özel önem verdi. Belediye Başkan Vekili Av. Önder Serkan Çebi ve meclis üyeleri, kreş ve anne çocuk merkezlerini ziyaret ederek miniklerin hazırladığı etkinliklere katıldı. Bu ziyaret, belediyenin ailelere verdiği önemi ve çocukların gelişimine katkıda bulunma çabasını gösterdi.
Belediye tarafından düzenlenen etkinliklerde şunlar gerçekleştirildi:
- Miniklerin anneleri için hazırladığı hediyelerin takdimi
- Çocukların performans sergileri
- Ailelere özel öğünler
- Oyun ve eğlence aktiviteleri
Ailelerin Mutlu Anları
Kreş ve anne çocuk merkezlerindeki kutlamalar, ailelerin mutlu anlarına eşlik etti. Annelere hazırlanan özel programlar ve miniklerin sevgisiyle dolu hediyeler, unutulmaz bir gün yaşanmasını sağladı. Aileler, belediyenin bu anlamlı etkinliğine katılarak çocuklarıyla birlikte özel bir gün geçirdi.
Beylikdüzü Belediyesi, çocukların ve ailelerin hayatına değer katmaya devam ediyor. Kreş ve anne çocuk merkezleri aracılığıyla sunulan kaliteli eğitim ve destek hizmetleri, bölgedeki ailelerin yüzünü güldürüyor.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, AP Türkiye Raporunu Eleştirdi: "Ön Yargıların Yansımasıdır"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulunda kabul edilen 2023 2024 Türkiye Raporu'na dair sert bir açıklama yaptı. Kurtulmuş, raporun, Türkiye'ye yönelik kökleşmiş önyargıları ve siyasi yaklaşımları yansıttığını belirtti. Bu açıklama, raporun içeriği ve Türkiye-AB ilişkileri bağlamında dikkat çekiyor.
- AB İlişkilerindeki Gerilimler ve Gelecek Perspektifi
- AB ilişkileri üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. Bazı uzmanlar, raporun Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği sürecini olumsuz etkileyebileceğini belirtirken, bazıları ise raporun diyalog ve işbirliği için bir fırsat sunabileceğini savunuyor. Önemli olan, her iki tarafın da eleştirileri dikkate alarak yapıcı bir diyalog sürecine girmesidir.
Raporun İçeriği ve Eleştirilerin Odak Noktası
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'yi değerlendiren raporu, çeşitli konularda Türkiye'ye yönelik eleştiriler içeriyor. Özellikle insan hakları, ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü gibi konularda endişeler dile getiriliyor. Rapor, Türkiye'nin demokrasi standartlarını ve Avrupa Birliği ile uyum sürecini değerlendiren önemli bir belge niteliği taşıyor. Ancak, TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu raporun objektif bir değerlendirme sunmadığını ve Türkiye'ye yönelik olumsuz bir algı yaratmayı amaçladığını savundu.
Kurtulmuş'un Açıklaması: "Yerleşik Ön Yargıların Yansıması"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, AP Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, raporun Türkiye'ye yönelik yerleşik ön yargıları ve siyasi şartlanmışlıkların bir yansıması olduğunu ifade etti. Bu yaklaşımın, Türkiye'nin gerçek durumuyla örtüşmediğini ve Türkiye'nin başarılarını görmezden geldiğini savundu. Kurtulmuş, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini geliştirmek için kararlı olduğunu, ancak bu sürecin karşılıklı saygı ve objektif değerlendirmeler üzerine kurulu olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye
Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, son yıllarda çeşitli konularda gerilimler yaşamış durumda. Göçmen krizi, terörle mücadele, ekonomik ve siyasi farklılıklar bu gerilimlere zemin hazırlayan faktörler arasında yer alıyor. AP'nin Türkiye Raporu da bu gerilimleri derinleştirebilir. Ancak, her iki tarafın da diyalog ve işbirliğini sürdürmenin önemini vurgulaması gerekiyor.
Uzman Görüşleri ve Analizler
Türkiye uzmanları ve siyaset analistleri, AP'nin Türkiye Raporu'nun Türkiye
Gercüş’e Yamanlar Köyü’nden Yeni Su Hattı: Belediye Kendi İmkânlarıyla Harekete Geçti

HABER/HASAN MESUT EKMEN
📍Batman – Gercüş
Gercüş’te uzun süredir beklenen içme suyu sorununa çözüm getirecek önemli bir adım atıldı. Yamanlar Köyü’nden Gercüş merkeze su hattı çekilmesine yönelik çalışmalar resmen başladı. Projenin yüksek maliyetli olması nedeniyle ihale yöntemi yerine belediye ekiplerinin kendi iş gücüyle çalışmaları yürütmesi kararlaştırıldı.
Müteahhite Verilmedi, Belediyeden Doğrudan Hizmet
Edinilen bilgiye göre, projenin ihale sürecinde maliyetin yüksek çıkması üzerine Belediye Başkanı Gündüz Günaydın öncülüğünde önemli bir karar alındı. Su hattı çalışmaları herhangi bir müteahhit firmaya verilmeden, tamamen belediye personeli ve yerel ekiplerle yürütülüyor.
Projeye Yoğun Katılım: Kaymakam, Belediye Başkanı ve Siyasi Temsilciler Alanda
Çalışmaların başladığı sahaya Gercüş Kaymakamı Muhammed Öztaş, Belediye Başkanı Gündüz Günaydın, AK Parti Gercüş İlçe Başkanı İbrahim Torlak, ilçe belediye encümen üyeleri ve AK Parti ilçe teşkilatı da katılım sağladı.
Yetkililer hem süreci yerinde inceledi hem de çalışanlara kolaylıklar diledi. Projenin mümkün olan en kısa sürede tamamlanarak Gercüş halkının kullanımına sunulması planlanıyor.
“İmkânlarımızı Zorluyoruz, Gercüş’e Kalıcı Çözüm Üretiyoruz”
Belediye Başkanı Günaydın yaptığı açıklamada, “Halkımızın içme suyu sıkıntısına karşı sessiz kalamazdık. Belediyemizin sınırlı bütçesine rağmen, kendi personelimizle bu projeyi hayata geçiriyoruz. Hem tasarruf ediyoruz, hem çözüm üretiyoruz” dedi.
Kaymakam Muhammed Öztaş da projeye destek verdiğini belirterek, kamu kaynaklarının verimli kullanıldığını ve bu anlayışın örnek teşkil ettiğini söyledi.
Gercüş’te Anneler Günü'ne Özel Fidan Dikimi Etkinliği

HABER: HASAN MESUT EKMEN
📍Batman – Gercüş
Gercüş’te Anneler Günü anlamlı bir etkinlikle kutlandı. Mehmet Şimşek Parkı'nda düzenlenen fidan dikme etkinliği, doğaya ve annelere saygıyı buluşturdu.
Gercüş Kaymakamı Muhammed Öztaş, Gercüş Belediye Başkanı Gündüz Günaydın ve AK Parti Gercüş İlçe Başkanı İbrahim Torlak’ın katılım sağladığı etkinlikte, anneler ve çocuklar birlikte fidan dikti.
Doğayla iç içe, geleceğe nefes olacak bir günde gerçekleştirilen etkinlikte katılımcılar hem anneleri onurlandırdı hem de çevreye katkı sundu.
Etkinlik sonunda konuşan yetkililer, Anneler Günü’nü anlamlı bir şekilde kutlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirirken, çocuklara da doğa sevgisi aşılamanın önemine dikkat çekti.
Ekrem İmamoğlu'ndan Yeni Hesaptan İlk Mesaj: “Gençlerle Büyük Bir Yolculuğa Çıkıyoruz”

📍İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, resmi X (Twitter) hesabının engellenmesinin ardından, “Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi” adıyla açılan yeni hesaptan gençlere yönelik dikkat çeken bir açıklama yaptı.
İmamoğlu, gençler yönelik paylaşımında “Yasakları, adaletsizliği ve size dayatılan umutsuzluğu hep birlikte söküp atacağız” diyerek seçim sürecine yönelik kararlılık mesajı verdi.
“Türkiye’yi hak ettiği noktaya birlikte taşıyacağız”
Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi adlı yeni hesaptan yapılan paylaşımda Ekrem İmamoğlu, gençlere şöyle seslendi:
“Sevgili gençler, tüm arkadaşlarınızla paylaşın; yasakları, adaletsizliği ve size dayatılan umutsuzluğu hep birlikte söküp atacağız. Özgür ve yasaksız bir ortamda öyle güzel işler yapacağız ki tüm dünya sizi konuşacak.”
İmamoğlu, Türkiye’nin geleceğini gençlerle birlikte inşa edeceklerini belirtti:
“Hep birlikte Türkiye’yi hak ettiği noktaya yükselteceğimiz günlerin heyecanıyla, ülkemizin geleceğini tasarlıyoruz. Sizler benim en iyi takım arkadaşlarım olacaksınız.”
Yapay zekâ, girişimcilik, sanat ve spor vurgusu
Paylaşımında gençlere çok yönlü bir vizyon sunan İmamoğlu, sadece siyasette değil, teknolojiden sanata, ekonomiden spora kadar geniş bir alanda gençlerle birlikte çalışacaklarını vurguladı:
“Hep birlikte çalışacak, çözüm ve fikirler üreteceğiz. Yapay zekâdan girişimcilik dünyasına, inovatif fikirlerden kültür ve sanata, ekonomiden spora kadar birçok alanda sizlerle birlikte güzel işlere imza atacağız.”
CHP Lideri Özel, İş Dünyası ile Bir Araya Geldi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TİK) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ve yönetim kurulu üyelerini ziyaret ederek bir araya geldi. Ziyaretin ardından düzenlenen ortak basın açıklamasında, ekonomi ve iş dünyasıyla ilgili önemli konular ele alındı.
Ekonomi Politikaları ve İş Dünyasının Beklentileri
CHP lideri Özel, TİK heyetiyle yaptığı görüşmede, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğine yönelik beklentileri değerlendirdi. İş dünyasının karşılaştığı sorunlar, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve istihdamın artırılması gibi konulara odaklanıldı. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) yaşadığı zorluklar ve bu işletmelerin desteklenmesi gerektiği vurgulandı.
Süleyman Sönmez ise Türkiye'nin ekonomik potansiyelini ve iş dünyasının bu potansiyeli kullanmak için neler yapabileceğini anlattı. Sönmez, yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesinin ve rekabetçi bir iş ortamının yaratılmasının önemini vurguladı. İş dünyasının, sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratma hedeflerine ulaşmak için hükümetle iş birliği yapmaya istekli olduğunu belirtti.
Ortak Çalışma Alanları ve Gelecek Adımlar
Ziyaretin ardından yapılan basın açıklamasında, CHP ve TİK arasında ortak çalışma alanları belirlendiği ifade edildi. Bu alanlar arasında şunlar yer aldı:
- Enflasyonla mücadele
- Yatırım ortamının iyileştirilmesi
- KOBİ'lere destek paketleri
- İhracatın artırılması
- Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma
Özgür Özel, iş dünyasıyla diyalog ve iş birliğinin Türkiye ekonomisinin canlandırılması açısından kritik önem taşıdığını belirtti. "Ekonomi, siyasetin üzerinde olmalı. İş dünyasının sesi duyulmalı, sorunları çözülmeli" dedi. TİK ile düzenli olarak istişare toplantıları yapmaya devam edeceklerini duyurdu.
TİK Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ise, CHP lideri Özel'in iş dünyasına yönelik yaklaşımını takdirle karşıladığını ve bu tür görüşmelerin Türkiye ekonomisi için faydalı olacağını ifade etti. “CHP ile ortak akılla, somut çözüm önerileri geliştirmeye hazırız” dedi.
Ekonomik İstikrar ve Büyüme Hedefleri
Her iki taraf da Türkiye ekonomisinin istikrarlaştırılması ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşılması için kararlılıklarını gösterdi. Önümüzdeki dönemde, siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, ortak akılla ekonomik sorunlara çözüm üretilmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye’nin Kutuplaşmaya Değil, Kucaklaşmaya İhtiyacı Var”

📍İstanbul – Haliç Kongre Merkezi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD’ın 28. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gündemine dair önemli mesajlar verdi. Erdoğan, “Türkiye’nin kutuplaşmaya değil, kucaklaşmaya ihtiyacı var” diyerek muhalefete sert eleştiriler yöneltti, iş dünyasına ise güçlü destek mesajları verdi.
“MÜSİAD 28 Şubat’ta Yanımızdaydı, Bugün de Aynı Samimiyetle Çalışıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD’ın yeni Genel Başkanı Burhan Özdemir’i tebrik ederken, görevi devreden Mahmut Asmalı’ya da teşekkür etti. Erdoğan, 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi’ne gitmeden önce MÜSİAD’ın kendisini fahri üye ilan ettiğini hatırlatarak, derneğin demokrasi ve özgürlükler konusundaki duruşunu övdü.
"28 Şubat sürecinde MÜSİAD’ın gösterdiği dayanışmanın gönlümde özel bir yeri vardır. O karanlık günlerde bile üretmekten, ihracattan, Türkiye için çalışmaktan vazgeçmediler."
“Türkiye Fırtınalı Sularda, Ama Bizim Gemi Limana Güvenle Varacak”
Küresel ekonomik çalkantılara değinen Erdoğan, Kovid-19 sonrası dönemde enflasyon ve belirsizlik ortamının hâlâ sürdüğünü belirterek, Türkiye’nin bu dalgalı süreçte kararlı ve tecrübeli yönetimiyle ayakta durduğunu ifade etti.
“Salgın sonrası artan korumacılık, küresel riskleri büyütüyor. Ama biz bu fırtınada rotamızı kaybetmeden ilerliyoruz. Ekonomide temellerimizi sağlamlaştırdık, istikrar ve reform programımızla direnç kazandık.”
“İstihdamda Tarihî Seviyedeyiz, Enflasyon Düşmeye Devam Ediyor”
Erdoğan, ekonomik göstergelerin olumlu seyrettiğini vurguladı. Nisan ayında enflasyonun son 40 ayın en düşük seviyesine indiğini, işsizliğin ise %7,9’a gerilediğini belirtti.
“Kadın istihdamında oran %10,6’ya, erkeklerde %6,5’e düştü. Bu, son 20 yılın en düşük seviyesidir. Kapsayıcı büyüme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz.”
KOBİ’lere, İhracatçılara ve Yatırıma Devam: “Yanınızdayız”
Erdoğan, devletin üretici, ihracatçı ve esnafın finansman yükünü hafifletmeye devam ettiğini, KOBİ’ler için devreye alınan 111 milyar TL’lik kefalet paketine dikkat çekti. Ayrıca yüksek teknoloji yatırımlarına yönelik HIT-30 programı kapsamında 2030’a kadar 30 milyar dolarlık destek sağlanacağını açıkladı.
“Kim üretmek, yatırım yapmak, istihdam sağlamak istiyorsa, biz onun yanındayız.”
“Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadelede Kararlıyız”
Kayıt dışılığın haksız rekabete neden olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, devletin vergisini ödeyen işletmeleri koruyacağını vurguladı.
“Kayıt dışına göz yummak, işini dürüst yapanı cezalandırmaktır. Bu konuda geri adım atmayacağız.”
Muhalefete Sert Eleştiri: “Ekonomik Tetikçilik, Jurnalcilik, İspiyonculuk”
Konuşmasının sonunda ana muhalefeti hedef alan Erdoğan, CHP Genel Başkanı’nın Türkiye’yi yabancı basına şikâyet ettiğini ve bunun ekonomik sabotaj anlamına geldiğini söyledi.
“Sayın Genel Başkan kusura bakmasın ama bu yaptıkları muhalefet değil, ekonomik tetikçiliktir, jurnalciliktir, ispiyonculuktur. Bu ülkenin siyaseti, marjinal söylemlerle zehirlenemez.”
“Türkiye'nin İç Cepheyi Güçlendirmeye İhtiyacı Var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dünya genelinde yükselen tansiyon karşısında iç bütünlüğünü koruması gerektiğini vurguladı.
“Türkiye’nin 86 milyon olarak ortak paydalarda buluşmaya, iç cephesini güçlendirmeye ihtiyacı var. Yangına körükle gitmek değil, yangını söndürmek için siyaset yapılmalı.”
İstanbul'da İsrail Başkonsolosluğu'na Silahlı Saldırı

İstanbul'da bugün saat 14.30 sularında İsrail Başkonsolosluğu çevresinde silah sesleri duyulması üzerine olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Olay yerinde yapılan çalışmalar sonucunda, silahlı saldırıyı gerçekleştirdiği belirlenen şahıs polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı.
Şüphelinin Kimliği Açıklanmadı
Polis tarafından yapılan açıklamada, silahlı saldırıyı gerçekleştiren şüphelinin kimliğinin güvenlik nedeniyle şu an için paylaşılmadığı bildirildi. Şüphelinin kimliği, devam eden soruşturma kapsamında daha sonra kamuoyuyla paylaşılabilir.
Olay Yeri Çevresinde Güvenlik Önlemleri
Olayın ardından İsrail Başkonsolosluğu çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Bölgeye giden yollar trafiğe kapatılırken, polis ekipleri olay yerinde incelemelerini sürdürüyor. Olay yerinde bulunan mermiler ve diğer deliller toplandı.
Soruşturma Başlatıldı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, konuyla ilgili adli soruşturma başlattı. TEM Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelinin kimliği, saldırının nedenleri ve olası bağlantıları hakkında detaylı bir inceleme yürütüyor.
Olayın Ardından Alınan Önlemler
* Güvenlik Kontrolleri: İstanbul genelinde güvenlik güçleri tarafından ek güvenlik kontrolleri yapılıyor.
* Büyükelçiliklerin Güvenliği: Diğer yabancı misyonların güvenliği de artırıldı.
* Bilgi Paylaşımı: İstihbarat birimleri arasında bilgi paylaşımı yoğunlaştırıldı.
**Yetkililer, kamuoyunu sakin olmaya ve provokasyonlara gelmemeye çağırıyor. Soruşturmanın titizlikle yürütüldüğü ve tüm detayların aydınlatılacağı belirtildi.
İlk Yorum yapan siz olun!