Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu'nda; "Gelecek yılın ortalarından itibaren yıllık enflasyonda belirgin bir şekilde düşüşü hep birlikte göreceğiz. 12 aylık enflasyon beklentilerinde aralık ayı itibarıyla ekim ayına kıyasla yaklaşık 4 puanlık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Bunun yansımalarını dayanıklı bir takım tüketim mallarında görmeye başladık. Diğer alanlarda da zaman içinde daha net bir şekilde bunun sonuçlarını göreceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu'nda; "Gelecek yılın ortalarından itibaren yıllık enflasyonda belirgin bir şekilde düşüşü hep birlikte göreceğiz. 12 aylık enflasyon beklentilerinde aralık ayı itibarıyla ekim ayına kıyasla yaklaşık 4 puanlık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Bunun yansımalarını dayanıklı bir takım tüketim mallarında görmeye başladık. Diğer alanlarda da zaman içinde daha net bir şekilde bunun sonuçlarını göreceğiz" dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri üzerine milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, özetle şunları söyledi:
"DÜNYANIN 1,8 PUAN ÜSTÜNDE 20 YILLIK BİR SÜREÇTE YÜKSEK BÜYÜME GERÇEKLEŞTİRMİŞİZ"
"Kalkınma büyümeden ibaret değil ama büyüme olmadan da sürdürülebilir kalkınma olmaz. Büyüme performansı ülkelerin genel performansını ölçerken en temel göstergelerden bir tanesi. Son 20 yıl Türkiye siyasi istikrar içinde, güven ortamı içinde yüksek büyüme oranı sağlamış bir ülke. Son 20 yılda ortalama 5,4 büyüme sağlamışız. Dünya son 20 yılda ortalama 3,6 büyümüş. Dünyanın 1,8 puan üstünde 20 yıllık bir süreçte yüksek büyüme gerçekleştirmişiz. Küresel finansal kriz sonrası döneme baktığımızda yani 2008 dönemi sonrasına baktığımızda bu büyüme hızımızın yüzde 6'lara çıktığını görüyoruz.
Covic-19 salgının da yine Türkiye ekonomisine nispi olarak dünya ortalamalarına göre daha az etkide bulunduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Son 3 yıl dünya performansıyla, Türkiye performansını mukayese ettiğimiz de 2020-2021-2022 son 3 yılı dikkate aldığımızda dünya ekonomisinin toplam büyümesi yüzde 7 olmuş. Türkiye'nin birikimli büyümesi ise yüzde 20 civarında olmuş. Neredeyse dünyanın 3 katı daha fazla bir büyüme performansı sergilemişiz. Bütün bunlar Türkiye ekonomisinin doğru yolda olduğunu gösteren, dünyadaki konumunu yükselttiğini gösteren göstergelerdir.
Bu yıl itibarıyla nominal dolar bazında ilk defa 1 trilyon doları geçen bir ekonomik büyüklüğümüz olacak. Bundan 20 yıl önce 230 milyar dolar civarındayken 1 trilyon doları geçecek. Bugünden 12 ay geriye gittiğimizde 1 trilyon 70 milyar doları aşmış durumdayız. Yıl sonu itibarıyla 1,1 trilyona yakın bir büyüklükte ekonominin hesap edileceğini tahmin ediyoruz. Türkiye ekonomisi önemli bir eşiği de bu şekilde aşmış durumda. IMF'nin yaptığı tahminlere göre nominal dolar bazında dünyanın 17'nci büyük ekonomisi konumundayız. Bunun birde satın alma gücüyle hesaplanmış hali var orada durumumuz çok daha iyi. Satın alma gücü paritesine göre milli gelirde hacim olarak baktığımızda dünyanın 11'inci büyük ekonomisi konumundayız.
"YIL SONU İTİBARIYLA DA ORTA VADELİ PROGRAMIMIZ ÇERÇEVESİNDE 4,4 BÜYÜMEYİ YAKALAYACAĞIMIZA İNANIYORUZ"
2023'te de büyüme performansımızı devam ettiriyoruz. 3 çeyreklik döneme baktığınız zaman 9 aylık performansımız yüzde 4,7 civarında. Son dönemlerde dünya ekonomisinde de bir yavaşlama var, bir daralma var. Bir taraftan jeopolitik gelişmeler bölgemizi ve dünyanı etkiliyor. Bize özgü yaşanan bir de deprem var. Bütün bu şartlar altında 4,7 bir büyüme ilk 9 ayda oldukça tatminkar bir büyüme. Yıl sonu itibarıyla da orta vadeli programımız çerçevesinde 4,4 büyümeyi yakalayacağımıza inanıyoruz. Enflasyonla mücadelemiz kapsamında tüketim harcamalarında gözlenen ivme kaybı olmakla birlikte büyümemizin kompozisyonunda özellikle yatırım ve ihracat odaklı bir şekilde büyümeyi sürdürme kararlılığı içindeyiz.
2024 yılında hem üretim hem talep yönüyle dengeli bir görünüm içinde büyümemizi devam ettirip yüzde 4 büyümeyi sağlamak istiyoruz. Bunun için hedeflerimizi ortaya koymuş durumdayız. Enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda bir miktar geçmiş ortalamalarımızdan daha düşük bir büyüme var. Ancak sürdürülebilir büyüme, istikrar içinde büyüme anlamında da 2024 yılı kazançlı çıkacağımız bir yıl olacak.
"SON 11 YILIN EN DÜŞÜK İŞSİZLİK RAKAMIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Büyüme kadar en az önemli olan istihdam, büyüme ve istihdam temel iki gösterge. İstihdamda; 2023 yılı ekim ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,5 puan azalarak 8,5 olarak gerçekleşmiş durumda. En son 2012 yılında bu civarda bir rakam görmüştük. Dolayısıyla son 11 yılın en düşük işsizlik rakamıyla karşı karşıyayız. Bir taraftan enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda diğer taraftan işsizlikte bir kazanım elde etmiş olmak gerçekten son derece sevindirici.
İstihdamı artırmaya dönük politikalarımızı devam ettireceğiz. İstihdam dostu bir büyüme politikasıyla yolumuza devam edeceğiz. Aynı büyüme oranıyla farklı istihdam oranları üretmeniz mümkün. Dolayısıyla büyümeyi istihdam dostu bir şekilde organize etme yönünde bir yaklaşımımız söz konusu. Önümüzdeki yıllarda her yıl, yıllık ortalama 900 bin ilave istihdamla, istihdamımızı çok daha yukarılara taşımak istiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada 32 milyona ulaşmış bir istihdamımız söz konusu, bu daha da yukarılara taşımayı hedefliyoruz.
Bütçede de gerçekten olumlu bir gidişat olduğunu, yıl sonunu tahminlerimize göre daha olumlu bir şekilde kapatacağımızı rahatlıkla artık ifade edebiliriz. Ocak-kasım dönemi bütçe açığımız 532,4 milyar lira. Orta vadeli programda bu yıl için tahminimiz 1,6 trilyon liralık bir açıktı. Son haftalar bir çok hesabın kapandığı, dolayısıyla harcamaların yükseldiği dönemlerdir. Bu yıl itibarıyla özellikle depremle ilgili yapılan harcamalardaki bir takım hak edişler, ödemelerle bütçe açığımız daha yüksek bir seviyede gerçekleşecek. Ancak orta vadeli programda öngördüğümüz açık oranın altında kalmış olacağız.
"REZERVLERİMİZ TÜM ZAMANLARIN EN YÜKSEK RAKAMINA ÇIKMIŞ DURUMDA"
15 Aralık tarihi itibarıyla tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 1 buçuk ile tarihi ortalamalarının altında seyretmektedir. Mali sistem içinde Türk lirası mevduatları payının hızla artığını ifade etmek isterim. Bugün geldiğimiz noktada TL mevduatlarının payı yaklaşık yüzde 62 civarındadır. Bütçe açığının kontrol altında olması, rezervlerimizdeki artış, etkili politikalarımız, siyasi güven ikliminin pekişmiş olması, birçok faktörün bir araya gelmesiyle ülke risk primimizde ciddi bir düşüş var. Merkez Bankası rezervlerinde çok güçlü bir artış görüyoruz, tüm zamanların en yüksek rakamına çıkmış durumda rezervlerimiz. 15 Aralık haftasında brüt döviz rezervimiz 95,4 milyar dolara, brüt altın rezervimiz ise 47,1 milyar dolar seviyesine yükseldi. Toplam rezervlerimiz 142,5 milyar dolara yükselmiş durumda.
Halkımızın gündemi ne ise bizim de gündemimiz o, halkımız neyi sorun olarak görüyorsa bizim için de sorun o, halkımız neye öncelik vermemizi istiyorsa biz onu öncelikli görüyoruz. Reel ekonomide, büyümede, ihracatta, istihdamda yüksek performansımız var. İçinde geçtiğimiz dönemde ise bunu özellikle fiyat istikrarıyla tamamlamaya kararlıyız. Bu yönde de planımızı, programımızı yapmış durumdayız. Orta vadeli programımızın en temel önceliği enflasyonu düşürmek. Bunun için para politikaları, maliye politikaları, gelirler politikaları, yapısal reformlar, bütün bunları kuşatan bir çerçeveyi oluşturmuş durumdayız ve yolumuza devam ediyoruz. Orta vadeli programda bu yıl için öngördüğümüz yüzde 65 civarında bir enflasyon oranıydı ve bu oran civarında gerçekleşecek gibi görünüyor.
"GELECEK YILIN ORTALARINDAN İTİBAREN YILLIK ENFLASYONDA BELİRGİN BİR ŞEKİLDE DÜŞÜŞÜ HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ"
Aylık bazda politikalarımızın etkilerini görmeye başladık. Özellikle kasım ayı itibarıyla çekirdek enflasyon göstergelerinde ciddi bir yavaşlama var. Bunun yıllığa yansıması zaman alacak. Çünkü yaz aylarındaki o yüksek artışlar hesabımıza girmiş durumda, bunu bir yıl taşımak zorundayız. Gelecek yılın ortaları gibi baz etkisi nedeniyle oluşan bu yükseklik ortadan kalkmış olacak. Gelecek yılın ortalarından itibaren yıllık enflasyonda belirgin bir şekilde düşüşü hep birlikte göreceğiz. 12 aylık enflasyon beklentilerinde Aralık ayı itibarıyla ekim ayına kıyasla yaklaşık 4 puanlık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Bunun yansımalarını dayanıklı bir takım tüketim mallarında görmeye başladık. Diğer alanlarda da zaman içinde daha net bir şekilde bunun sonuçlarını göreceğiz.
Deprem orta vadeli programımıza da, bütçemize de damgasını vurmuş durumda. Tarihimizin en büyük afetini yaşadık. 11 ilimizi, 14 milyon nüfusumuzu etkileyen çok derin bir afet hadisesi yaşadık. Dolayısıyla bütçemiz içinde 762 milyar deprem harcamaları için ödenek ayırdık. Gelecek yıl için bu rakamı 1 trilyon 28 milyar liraya çıkardık. Bu yıl ki ödeneğin milli gelire oranı yüzde 3, gelecek yıl ki ödeneğin, gelecek yıl ki milli gelire oranı yüzde 2,5 civarında. Bu yıl ve gelecek yıl ağırlıklı bu harcamalar. 2025 ve 26'da da devam edecek ama azalan bir ivmeyle.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ KABİLE DEVLETİ DE DEĞİL, ÇADIR DEVLETİ DE DEĞİL"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin bazı değerlendirmeler oldu. Ben doğrusu artık muhalefet bu konudan bahsetmez diye inanıyordum ama hala ısrarla bahsediyor. Bence bu biraz milletle inatlaşmaya gider artık. Halkımız bu sistemi referandumda onayladı, üzerinden iki seçim geçirdik. İki seçimde de muhalefet partileri adeta bir referanduma dönüştürdüler. 'Bizi seçerseniz bu sistemi değiştireceğiz, eski sisteme döneceğiz' dediler. 12 Eylül sonrası oluşan kendine özgü bir sistemimiz vardı. Dünyadaki parlamenter sistemlerin standardına ne kadar uyduğu çok tartışılır bir sistemdi. Milletimize, 'Bizi seçin eski sisteme dönelim' dediler. Millet tercih etmedi, iki seçimde de bunu yapmadı. Aksine Cumhur İttifakı'na, yeni yönetim sistemini savunanlara destek oldu. Bence milletin bu mesajını almanızda fayda var.
Bu sistemin en güzel tarafı hızlı, etkili karar alan uygulayan bir sistem. Hiç de öyle tek adam rejimi değil. Dünyada her yerde yürütmenin başında bir kişi olur, 3 kişinin olduğu bir ülke ben bilmiyorum. Seçimden önce bazı modeller duyduk ama dünyada genel uygulama, tüm demokrasilerde bir cumhurbaşkanı veya bir başbakan olur. Bundan daha doğal bir şey yok. Buna 'tek adam rejimi' demek bütün siyaset felsefesini, siyaset litaratürünü yok saymak demektir. Hiçbir şekilde katılmıyorum. Kusura bakmayın Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti de değil, çadır devleti de değil. Kurumları olan kurulları olan süreçleri olan bir devlettir.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZ CUMHURİYETİN BAŞINDAN İTİBAREN KENDİSİNE VERİLEN ROL NEYSE, O ROLÜ YERİNE GETİREN BİR KURUMUMUZ"
Diyanet İşleri Başkanlığımız Cumhuriyet’in başından itibaren kendisine verilen rol neyse, o rolü yerine getiren bir kurumumuz. Bütün diğer kurumlar gibi Diyanet İşleri Başkanlığı'nda da yanlış yapan kişiler olabilir, kurumsal eksikler olabilir. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı'nı topyekün karşınıza alıp, bu kurumu bir rakip gibi eleştirmeniz siyasete konu etmenizi doğrusu yanlış buluyorum. Diyanet İşleri Başkanlığımız çok önemli roller üstlenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bugün bir takım aşırılıklar yaşamıyorsa bunda bu tür kurumlarımızın, eğitim mekanizmalarımızın önemli bir rolü vardır. Bu rol, sağlıklı toplumu bilgilendirme rolü devam edecektir."
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
Ankara'dan gelip Sivas'ta 2 kardeşi öldüren sanığa indirimsiz 2 kez ağırlaştırılmış müebbet!

Ankara'dan gelip Sivas'ta 2 kardeşi öldüren sanığa indirimsiz 2 kez ağırlaştırılmış müebbet
Sivas’ta evlerinde öldürülen Umutcan (22) ve Melisa (16) Şimşek kardeşlerin davasında karar açıklandı. Mahkeme, sanık Hüseyin Sönmez (35) hakkında indirimsiz 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 17,5 yıl hapis cezası verdi. Tüm cezalar üst sınırdan uygulanırken mahkeme, sanık hakkında herhangi bir indirim yapmadı.
Olayda, Ankara’dan geldiği belirtilen Sönmez’in Şimşek kardeşlerin kaldığı eve giderek Umutcan ve Melisa’yı öldürdüğü iddia edilmişti. Soruşturma ve yargılama süreci tamamlanarak dosya karara bağlandı.
Şimşek kardeşlerin annesi Ayşegül Şimşek, kararı değerlendirirken duygularını şöyle dile getirdi: “Bunun gibi katillerin bu dünyada yaşamaması gerekiyor. Nefes almaları bile hata. En ağır cezadan verdiler, sağ olsunlar. Ama ben bu davanın peşini bırakmayacağım. Arkasındakileri de bulmak için elimden geleni yapacağım.”
Kararla birlikte şüphelinin yakalanması, yargılanması ve ceza verilmesine kadar geçen süreçteki ayrıntılar dosyada yer alıyor. Soruşturmanın başka şüpheliler veya olayla bağlantılı unsurlar hakkında devam eden bir inceleme olup olmadığına dair bir bilgi verilmedi. Mahkeme kararının kesinleşmesi ve olası temyiz süreci bekleniyor.
Trafikte telefonla konuşan ve video çeken sürücülere ağır ceza geliyor!

Trafikte telefonla konuşan ve video çeken sürücülere ağır ceza geliyor!
Trafikte cep telefonu kullanımıyla ilgili cezalar önemli ölçüde artırılıyor. Yeni düzenlemeye göre, araç kullanırken telefonla konuşan, video çeken veya sosyal medyada paylaşım yapan sürücüler ağır yaptırımlarla karşılaşacak.
Yeni uygulamada, kuralı ilk kez ihlal eden sürücülere 5 bin TL para cezası kesilecek. Ancak ihlalin tekrarlanması durumunda cezalar katlanarak artacak ve daha ciddi yaptırımlar devreye girecek.
Yetkililer, bu adımın trafik güvenliğini artırmak ve dikkatsiz sürüşlerin önüne geçmek amacıyla hayata geçirildiğini belirtti.
Uzmanlar, özellikle son dönemde sürücülerin direksiyon başında story veya video paylaşma alışkanlığının kazalara davetiye çıkardığına dikkat çekerek, yeni cezaların bu riski azaltacağını ifade etti.
Açılmayan Şanlıurfa Şehir Hastanesi’ne 280 kişilik kadroya 50 bini aşkın başvuru!

Açılmayan Şanlıurfa Şehir Hastanesi’ne 280 kişilik kadroya 50 bini aşkın başvuru!
Şanlıurfa’da yapımı tamamlanmak üzere olan Şehir Hastanesi, daha kapılarını açmadan istihdamda büyük bir ilgiyle karşılaştı.
İŞKUR üzerinden ilan edilen 280 kişilik temizlik personeli alımı için başvurular adeta rekor kırdı. Kısa sürede 50 bin 159 kişi bu kadrolar için müracaatta bulundu.
Henüz hizmete başlamayan hastanenin, açılışının ardından bölgede binlerce kişiye istihdam sağlaması bekleniyor.
Başvuruların yoğunluğu, kentteki işsizlik oranını ve istihdam talebini bir kez daha gözler önüne sererken, yetkililer alımların kura yöntemiyle yapılacağını bildirdi.
Şanlıurfa Şehir Hastanesi’nin önümüzdeki aylarda resmen hizmete girmesi planlanıyor.
Eski kayınbiraderine kurşun yağdırdı: 31 yaşındaki genç hayatını kaybetti

Eski kayınbiraderine kurşun yağdırdı: 31 yaşındaki genç hayatını kaybetti
Samsun’un Bafra ilçesinde aile dramı kanlı bitti. Eski enişte Kemal K., tarlada tütün toplayan 31 yaşındaki kayınbiraderi Mustafa Özocak’ı silahla vurarak öldürdü.
Olay, Sarıkaya Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, eski eşini telefonla aradıktan sonra bölgeye giden Kemal K., burada tarlada çalışan kayınbiraderi Özocak ile tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Kemal K., yanında getirdiği silahla 8 el ateş açtı.
Kurşunların hedefi olan Mustafa Özocak ağır yaralı olarak Bafra Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olayın ardından kaçan zanlı Kemal K.’nın yaklaşık bir ay önce cezaevinden çıktığı öğrenildi. Jandarma ve polis ekipleri, kaçan şüpheliyi yakalamak için geniş çaplı bir operasyon başlattı.
Soruşturma sürüyor.
İstanbul’da saldırı hazırlığındaki 5 şüpheli son anda yakalandı

İstanbul’da saldırı hazırlığındaki 5 şüpheli son anda yakalandı
İstanbul’da polis ekiplerinin dikkati olası bir saldırıyı önledi. Kentte yapılan denetimler sırasında durdurulan bir araçta otomatik silah, ruhsatsız tabanca ve kar maskesi ele geçirildi.
Yapılan incelemelerde araçtaki 5 kişinin silahlı saldırı hazırlığında olduğu tespit edildi. Şüpheliler, polis ekiplerince etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı.
Ele geçirilen silah ve mühimmatlara el konulurken, zanlılar emniyete götürülerek sorguya alındı. Olayla ilgili soruşturma çok yönlü olarak sürüyor.
Yetkililer, operasyonun olası bir kanlı saldırıyı engellediğini belirtirken, İstanbul Emniyeti’nin şehir genelinde denetimlerini artırarak sürdüreceği ifade edildi.
Diyarbakır’da 10 yıl önce mağarada bulunan cesedin sırrı çözüldü: Kayıp Gülizar Bingöl olduğu belirlendi

Diyarbakır’da 10 yıl önce mağarada bulunan cesedin sırrı çözüldü: Kayıp Gülizar Bingöl olduğu belirlendi
Diyarbakır’da 10 yıl önce bir mağarada bulunan kadın cesedinin kimliği yıllar sonra ortaya çıktı. Kimliği belirlenemediği için kimsesizler mezarlığına defnedilen cesedin, o dönem kayıp olarak aranan Gülizar Bingöl’e ait olduğu tespit edildi.
Savcılığın yeniden açtığı dosya kapsamında yapılan incelemelerde, adli tıp laboratuvarında “yeniden yüzlendirme çalışması” gerçekleştirildi. Çalışmalar sonucunda mağarada bulunan kadının yüz hatları belirlenerek kayıp dosyalarıyla karşılaştırıldı.
Yapılan DNA incelemesi, cesedin Bingöl’ün akrabası Mehmet Biroğlu ile genetik eşleşme gösterdi. Gözaltına alınan Biroğlu, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olay, bölgede yıllardır gizemini koruyan kayıp dosyalarından birinin çözülmesiyle kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Soruşturma, cinayetin detaylarının aydınlatılması için genişletilerek sürdürülüyor.
Zeynel Abidin Beyazgül’den Gülpınar’a sert sözler: “Urfa öfke ve çamurla değil, ortak akılla yönetilir!”

Zeynel Abidin Beyazgül’den Gülpınar’a sert sözler: “Urfa öfke ve çamurla değil, ortak akılla yönetilir!”
Şanlıurfa eski Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, mevcut başkan Mehmet Kasım Gülpınar’ın meclis kürsüsünde kullandığı ifadelere sert tepki gösterdi. Beyazgül, Gülpınar’ın halka yönelik “geri zekâlı, embesil, moron” gibi hakaret içerikli sözler sarf ettiğini belirterek, “Urfa öfke ve çamurla değil, ortak akıl ve alın teriyle yönetilir” ifadelerini kullandı.
Beyazgül, kendi başkanlık dönemine de değinerek borçsuz belediyecilik anlayışıyla hareket ettiklerini ve Sayıştay raporlarının bunu açıkça ortaya koyduğunu vurguladı. Şu anki yönetim döneminde birçok hizmetin sekteye uğradığını belirten Beyazgül, “Bugün beton santralleri durmuş, kadın merkezleri kapatılmış, gençlik salonları sahipsiz kalmıştır” dedi.
Eski başkan, Gülpınar’a yönelik sözlerinde, “Halkı azarlayarak değil, hizmet ederek var olabilirsiniz. Urfa’nın insanı hizmete değer verir, hakarete değil.” ifadeleriyle eleştirisini sürdürdü.
Beyazgül’ün açıklamaları, Urfa siyasetinde tansiyonu yükseltirken kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Tanju Özcan’dan DEM’li Gülistan Koçyiğit’e sert tepki: “Ben senin gibi bölücülerle kardeş falan olamam!”

Tanju Özcan’dan DEM’li Gülistan Koçyiğit’e sert tepki: “Ben senin gibi bölücülerle kardeş falan olamam!”
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in açıklamalarına sert tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Özcan, Koçyiğit’in şehitlerle ilgili kullandığı ifadelere öfkesini dile getirdi.
Özcan paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Ben senin gibi bölücülerle kardeş falan olamam! Bu ülkenin bütünlüğü için can veren şehide ‘ceset’ diyeceksin, sana tepki gösterenler faşist olacak! Hadi oradan… Ankara’da siyaset yapanlara sesleniyorum, üç beş oy gelir diye bunları muhatap almayın. Bunlar bölücü ve vatan hainidir. Bu insanları şımartarak sorun çözmüyorsunuz, ilerde telafisi olmayacak olayların önünü açıyorsunuz. Uyarmadı demeyin, şimdiden uyarıyorum.”
Tanju Özcan’ın bu sert çıkışı kısa sürede sosyal medyada gündem olurken, bazı kullanıcılar Özcan’a destek verirken bazıları da kullandığı dili eleştirdi.
Yaşanan polemik, siyaset arenasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Adana’da ters yöne girip “İstediğim yerden girerim” diyen sürücüye 46 bin TL ceza!

Adana’da ters yöne girip “İstediğim yerden girerim” diyen sürücüye 46 bin TL ceza!
Adana’da trafik kurallarını hiçe sayan bir sürücü, ters yönden caddeye girince çevredeki vatandaşların tepkisiyle karşılaştı. Uyarılara aldırış etmeyen sürücü, “Canından olma bekle, istediğim yerden girerim” diyerek tepki gösterdi.
Olayın görüntülerinin sosyal medyada kısa sürede yayılması üzerine polis ekipleri harekete geçti. Kimliği tespit edilen sürücüye, “trafik güvenliğini tehlikeye atmak”, “ters yönde araç kullanmak” ve “tehlikeli sürüş” maddelerinden toplam 46 bin TL idari para cezası uygulandı.
Emniyet yetkilileri, trafik kurallarına uymanın hayati önem taşıdığını vurgulayarak benzer davranışlarda bulunan sürücülere karşı denetimlerin artarak süreceğini belirtti.
Hayalleri Gerçeğe Dönüştüren Kadınlar: İGKADER Maltepe Buluşması Umut ve Gücün Aynası Oldu
İstanbul Girişimci Kadınları Destekleme Derneği Kurucu Başkanı gazeteci Nilgün Ege Karaçuha ve dernek başkan yardımcısı Esengül Güler’in önderliğinde düzenlenen İGKADER Maltepe Buluşması, kadınların cesaretini, emeğini ve vizyonunu aynı sahnede buluşturdu. Bu buluşma, hayallerini gerçeğe dönüştürmeye kararlı kadınların; bilimin, ahlakın ve dayanışmanın ışığında kadınların ve gençlerin geleceğine dair yeniden umut olduğunu gösterdi.

HABER / ZEYNEP ŞİMŞEK
İstanbul – Maltepe, 11 Ekim 2025
İstanbul Girişimci Kadınları Destekleme Derneği (İGKADER), Maltepe Erzurumlular Vakfı ev sahipliğinde gerçekleştirdiği “Kadınların ve Gençlerin Girişimcilik Yolculuğuna Güç Katacak Buluşmayla'' gercek deneyimleri ve bilimsel perspektifleri aynı sahnede buluşturdu. Program; İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha, Maltepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Av. Nimet Karabulut, Fatinoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Fatinoğlu, Fenerbahçe Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdal Şen ve Psikolog–Aile Danışmanı Jasmina Türkoğlu’nun konuşmalarıyla, kadınların ve gençlerin girişimcilik yolculuğuna hem moral hem yol haritası sundu.
“Yolumuz uzun ama yol arkadaşlarımız güçlü’’
Nilgün Ege Karaçuha: “Hayalleri büyütmek, umudu örgütlemek için buradayız.”
İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha, programın açılış konuşmasında “girişimciliği yalnız bir koşu değil, dayanışmaya yaslanan uzun bir yolculuk” olarak tarif etti:
“Amacımız sadece girişimcilikten söz etmek değil; kadınların ve gençlerin geleceğe dair umutlarını, cesaretlerini ve hayallerini büyütmek. Her bir kadının kendi ayakları üzerinde durduğu, her bir gencin hayalini gerçeğe dönüştürdüğü bir Türkiye için buradayız. Biliyoruz ki kadınların emeği, gençlerin enerjisi ve toplumun ortak iradesi birleştiğinde başaramayacağımız hiçbir şey yoktur.”
Karaçuha, derneğin eğitim, mentorluk ve ağ kurma faaliyetlerini büyütürken yerel yönetimler, üniversiteler ve özel sektörle stratejik iş birlikleri geliştireceklerini belirtti. Sözlerini derneğin sloganı “Güçlü kadınlar, güçlü gelecek için el ele.” cümlesiyle tamamlayarak programın herkese ilham olması temennisinde bulundu.
“Kadın güçlü olursa toplum da güçlü olur”
Av. Nimet Karabulut: “Eşitlik, evde başlar; şiddetin panzehiri eğitimdir.”
Maltepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Av. Nimet Karabulut, konuşmasında kadınların toplumsal ve ekonomik hayata katılımının kent refahıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı:
“Biz kadınlar her noktada var olabilmek için çoğu zaman daha fazla emek vermek zorunda kalıyoruz. Ama bu çaba hem bireysel hem toplumsal ölçekte dönüştürücü bir güç yaratıyor. Kadın eğitimliyse, bilinçliyse çocuklarını da ona göre yetiştirir. Kadın güçlü olursa, toplum da güçlü olur.”
Karabulut, Maltepe Belediyesi’nin Kadın ve Aile Müdürlüğü üzerinden mahalle mahalle yürüttüğü mesleki eğitimler, girişimcilik atölyeleri ve sosyal destek programları hakkında bilgi verdi. En kritik vurguyu ise erkek çocuklarının eşitlik değerleriyle yetiştirilmesi üzerine yaptı:
“Yanlış değerlerle büyüyen çocuk, ileride şiddetin faili olabilir. Eşitlik evde başlar. Anneler kadar babalara da sorumluluk düşüyor. Eğitim, eşitlik ve hukukun birlikteliği şiddeti önler.”
Ali Fatinoğlu: “Helal kazanç, şeffaf ticaret ve doğru okumayla her kriz aşılır”
Maltepe’deki İGKADER buluşmasında iş dünyasında başarı hikâyesiyle programda yer alan Fatinoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Fatinoğlu, yaptığı konuşmada hem iş dünyasında edindiği deneyimleri hem de hayata ve aileye dair içten duygularını paylaştı.
Babası memur olan Fatinoğlu, çocukluk yıllarını “çalışmanın, dürüstlüğün ve sorumluluğun en büyük değer olduğu” bir evde geçirdiğini anlattı. Ancak o ve abisi için masa başı bir hayat yeterli olmamış; birlikte cesur bir kararla ticarete adım atmışlar:
“Ben memur bir babanın oğluyum. Evimizde disiplin, dürüstlük ve sorumluluk en büyük mirastı. Ama ben hayatım boyunca hep risk almak istedim. Abimle birlikte ilk işimizi kurduğumuzda elimizde yalnızca inanç, azim ve çalışkanlık vardı. Parayla değil, alın teriyle büyüdük. İşte o inanç bizi bugünlere getirdi.”
Fatinoğlu, bugün geldiği noktada hâlâ mütevazı bir yaşam sürdüğünü ve en büyük gücünü ailesinden ve eşinden aldığını vurguladı:
“Hayatta en büyük desteğim her zaman eşim oldu. Kadının gücü erkeğe de güç verir. Bir erkeği güçlü kılan, yanında duran kadının sevgisi, inancı ve emeğidir. Kadın hem ailede hem toplumda dengeyi, vicdanı ve üretkenliği temsil eder.”
Fatinoğlu, kariyerinin dönüm noktalarını paylaşarak genç girişimcilere üç temel ilke bıraktı: ahlak–şeffaflık, insanı okuma becerisi ve kalite–maliyet disiplininin sürekliliği.
“Hayatım boyunca harama el sürmedim, duymak isteneni değil gerçeği söyledim. Pazarlıkta nihai çizgi, karşınızdakinin değil sizin kararlılığınızın belirlediği sınırdır. ‘Buradan aşağı inmem’ dediğiniz an, artık fiyat değil güven konuşur.”
Kriz dönemlerini “ders alınacak fırsatlar” olarak gören Fatinoğlu, Çin’in küresel ham madde piyasalarındaki dalgalanmalarının etkilerini örnek göstererek ayakta kalmanın yollarını şöyle anlattı:
-
Maliyetleri anlık izlemek
-
Stok yönetimini bilim gibi görmek
-
Kaliteden ödün vermeden verimliliği artırmak
-
Müşteri sonrası hizmette güveni merkezde tutmak
“Sanayici olmak yalnız üretmek değildir; veriye bakmak, tedarik zincirini yönetmek, finansı disipline etmek ve sözüne sadık kalmaktır. Girişimcilik, paradan önce bir karakter meselesidir.”
Genç girişimcilere seslenirken ise, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek nesillerin bilgiye, teknolojiye ve ahlaka yatırım yapması gerektiğini söyledi:
“Emek yoğun alanlarda boğulmayın; teknolojiye, bilgiye ve insana yatırım yapın. Kurumsallığın özü, binadan değil, ilkelerin kurumlaşmasından geçer. Başarı tesadüf değildir; risk almak, düşmek, yeniden kalkmak ve inatla yürümektir. Biz o yolu yürüdük — şimdi sıra sizde.”
Konuşmasının sonunda uzun süre alkışlanan Fatinoğlu, İGKADER’e bu anlamlı buluşmada yer almaktan dolayı duyduğu gururu dile getirdi:
“Bu salonda umut var, bu salonda inanç var. Kadınların girişim gücüyle Türkiye’nin geleceği daha parlak olacak.”
Prof. Dr. Erdal Şen: “Girişimcilik ailede başlar, kültürle büyür; stratejiyle kurumsallaşır”
Fenerbahçe Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdal Şen, İGKADER Maltepe buluşmasında yaptığı etkileyici konuşmada hem bilimsel hem de yaşamdan örneklerle dolu bir vizyon çizdi. Şen, girişimciliği yalnızca bir iş kurma süreci değil, bir düşünme biçimi, bir karakter inşası olarak tanımladı:
“Girişimcilik, ekonominin en önemli taşıyıcısıdır. Çünkü bir ülkenin girişimci sayısı, o ülkenin üretim gücünü ve yenilik kapasitesini belirler. Ancak girişimcilik sadece bir şirket açmak değildir. O, bir kültürdür, bir ekosistemdir; ailede başlar, okulda olgunlaşır, toplumda filizlenir.”
“Ailede şekillenen vizyon, ülkenin girişimci profilini belirler”
Prof. Şen, kendi yaşam öyküsünden kesitlerle konuşmasına derinlik kattı. Babası serbest meslek sahibi, ailesi ticaretle iç içe büyümüş bir çocuk olarak, girişimcilik kavramıyla erken yaşta tanıştığını anlattı:
“Babam mali müşavirdi, ama aynı zamanda girişimciydi. Kırtasiye dükkânı açtı, mobilya işi yaptı. Evimizde hep yeni bir fikir, yeni bir girişim konuşulurdu. Ben de o atmosferin içinde risk almayı, hesap yapmayı ve ticaretin nabzını okumayı öğrendim. Girişimcilik okulda değil, hayatın içinde öğrenilen bir disiplindir.”
Şen, özellikle memur ailelerinde yetişen çocukların risk algısının farklı olduğuna değindi:
“Memur ailelerinde güvenlik ön plandadır; ticarette ise risk. Girişimci olmak, konfor alanını terk etmeyi göze almaktır. O yüzden aile, çocuklarına sadece bilgi değil, cesaret de aşılamalıdır.”
“Birey – Örgüt – Sistem: Yönetimin üç halkası”
Prof. Dr. Şen, konuşmasının ana temasını yönetim biliminin üç temel halkası üzerine kurdu: Birey, örgüt, sistem.
“Her girişimci bu üç halkayı anlamak zorunda.
Birey, kendi öz yönetimini sağlamazsa yöneticilik yapamaz.
Örgüt, değer üretmeyen bir yapıya dönüşürse sürdürülebilirlik kaybolur.
Sistem, dış çevreyi yani ekonomiyi, politikaları, toplumsal beklentileri kapsar.
Başarılı bir girişimci, bu üç seviyeyi birlikte yönetebilen kişidir.”
Şen, kriz dönemlerinde en kritik farkındalığın, “kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz” faktörleri ayırt edebilmek olduğunu belirtti:
“Kontrol edebildiklerinize strateji geliştirirsiniz; edemediklerinizi yönetilebilir hâle getirirsiniz. Türkiye’de girişimcilerin çoğu, kontrol edemediği konularla uğraşmaktan enerjisini tüketiyor. Oysa farkında olan kişi, enerjisini çözüme yönlendirir, şikâyete değil.”
“Veri, bugünün sermayesi; analiz, yarının vizyonudur”
Şen, çağın en büyük gücünün bilgi ve veri olduğunu belirtti. Öğrencilik yıllarında kurduğu küçük bir telekomünikasyon şirketinde, daha o dönemde Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) sistemini uygulamaya başlamasının kariyerinde bir dönüm noktası olduğunu anlattı:
“Bir müşterinin doğum gününü not etmek, ona küçük bir hediye vermek, onunla bağ kurmaktır. O zamanlar farkında değildim ama ben aslında ‘CRM’ yapıyordum. Müşteri ilişkisi yönetimi, literatürde geçmeden önce sahada vardı.”
Bu örnek üzerinden insan faktörünün önemini vurguladı:
“Teknoloji ilerliyor ama ticaretin kalbi hâlâ insandır. Bir ürün satmak değil, bir güven satmak gerekir. Eğer müşterinizin gözünde itibarınız varsa, markanız zaten vardır.”
“Farklılaşma yoksa rekabet yoktur”
Şen, girişimcilerin başarısında maliyet, kalite ve farklılaşma dengesinin vazgeçilmez olduğunu ifade etti:
“Ya ürünü ilk siz sunarsınız ya da başkasının yaptığına bir ruh katarsınız. Ürününüzü veya hizmetinizi farklılaştırmazsanız rekabet edemezsiniz. Aynı ürünü satan iki markayı ayıran şey algıdır. Algıyı yöneten, pazarı da yönetir.”
“Korku kültüründen özgüven kültürüne geçmeliyiz”
Konuşmasında kültürel dinamiklere de değinen Prof. Dr. Şen, Türk toplumunun korku kültürü içinde yetiştiğini söyledi:
“Yıllarca çocuklara ‘yemeğini ye yoksa doktor iğne yapar’, ‘dersini çalış yoksa öğretmen kızar’ dedik. Oysa korkuyla yetişen birey, risk almaktan da korkar. Girişimcilik için önce korku kültüründen özgüven kültürüne geçmeliyiz.”
“Girişimcilik, anlam üreten bir sistemdir”
Şen, konuşmasının sonunda girişimciliği yalnızca ekonomik değil, toplumsal bir üretim biçimi olarak tanımladı:
“Girişimcilik, sadece para kazandırmaz; aynı zamanda anlam üretir. Bir iş kurmak, bir istihdam yaratmak, bir aileye ekmek götürmektir. Girişimcinin topluma borcu vardır. Bizler yalnız üretim değil, değer üretmek zorundayız.”
Konuşmasını büyük alkış alan şu sözlerle tamamladı:
“Bir ülkenin geleceği, düşünen ve üreten bireylerin omuzlarındadır. Kadınlar ve gençler bu yolculuğun kalbidir. Kadınlar cesaret eder, gençler hayal kurar, bizler de o hayalleri gerçeğe dönüştürürüz. Girişimcilik ailede başlar, kültürle büyür, stratejiyle kurumsallaşır.”
Psikolog ve Aile Danışmanı Jasmina Türkoğlu: “Gerçek güç, insanın kendi farkındalığını keşfetmesindedir”
İGKADER’in “Kadınların ve Gençlerin Girişimcilik Yolculuğuna Güç Katacak Buluşması” etkinliğinde konuşan Psikolog ve Aile Danışmanı Jasmina Türkoğlu, dinleyicilere hem bilimsel hem duygusal yönüyle unutulmaz bir konuşma sundu. Türkoğlu’nun konuşması, modern insanın motivasyon, psikolojik dayanıklılık ve öz farkındalık ekseninde verdiği yaşam mücadelesine ayna tuttu.
“Her düştüğümde yeniden ayağa kalkmamda bana ilham olan; doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bu kutsal vatanın ilimle yoğrulmuş evlatlarıdır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bilimin ışığında çalışan tüm büyüklerimizi minnetle, saygıyla ve şükranla anıyorum.”
“Motivasyon, insan davranışlarının motor gücüdür”
“Motivasyon, bizi hedefe yönlendiren içsel veya dışsal bir enerjidir. Her birimizin içinde bir neden vardır; bazen bu neden bir sevgi, bazen bir hedef, bazen de bir zorluğa direnme gücüdür.”
Türkoğlu, motivasyon ekollerini sade bir dille özetleyerek Maslow, Alderfer, Herzberg, McDougall ve Deci–Ryan’ın teorilerinden örnekler verdi; ortak noktanın anlam arayışı olduğunu vurguladı:
“Bir insan, sadece alkışla değil, anlamla var olur. Yaptığınız şeyin anlamını kaybederseniz, en yüksek maaş bile size enerji vermez.”
“Sosyal medya dopamini, modern çağın sahte motivasyonudur”
Türkoğlu, sinirbilim perspektifinden sosyal medya bağımlılığının beyin üzerindeki etkilerini anlattı:
“Sosyal medya, beynimizin ödül mekanizmasını kandırıyor. Bir beğeni aldığımızda dopamin salgılıyoruz; bu anlık bir mutluluk yaratıyor ama kalıcı değil. Beyin kısa sürede bu uyarana alışıyor ve artık gerçek hayatın doğal mutluluklarına karşı duyarsızlaşıyor. Sonra farkında olmadan atalet başlıyor. Üretmeden, düşünmeden, sadece ekran kaydırarak günler geçiyor.”
“Sıkılmak insana kötü bir şey gibi öğretildi ama aslında zihnin yaratıcılığa geçebilmesi için sıkılmaya ihtiyacı vardır. Sürekli uyarılan bir zihin üretmez, yalnızca tüketir.”
“Akış hâli: Zamanın akışını unuttuğunuz an, siz üretkensinizdir”
“Bir çocuk oyun oynarken, bir sanatçı resim yaparken, bir yazar yazarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmez. Çünkü o anda akıştadır. Bu hâl, hem üretkenliği hem de içsel huzuru artırır. Ancak sürekli ekran ışıklarıyla çevrili bir dünyada bu hâle ulaşmak giderek zorlaşıyor.”
“Telefonu birkaç saat kapatmak, sessiz bir alanda yürümek, nefes almak bile zihnin sisini dağıtır. Zihin, kas gibidir; dinlenmeden gelişemez.”
“Beyin sisi, çağımızın görünmez salgınıdır”
Pandemi sonrasında artan beyin sisine dikkat çeken Türkoğlu:
“Sürekli bildirimler, ekran ışıkları, kesintisiz veri bombardımanı… Beyin bu kadar bilgiyi işleyemiyor. Sonuç: bulanıklık, odak kaybı, duygusal yorgunluk. Dinlenmek bazen uyumak değil, dijital detoks yapmaktır.”
“Psikolojik dayanıklılık doğuştan değil, farkındalıkla gelişir”
“Hayat hepimizi zaman zaman yere düşürür. Dayanıklılık, hiç düşmemek değil; her düşüşten sonra yeniden kalkabilmektir.”
Türkoğlu, psikolojik dayanıklılığın beş temel unsurunu sıraladı:
-
Duygusal farkındalık
-
Stresle başa çıkma becerisi
-
Düşünce esnekliği
-
Sosyal destek
-
İçsel denge
“Kendini tanımak, güçlü yönlerini bilmek kadar zayıf yönlerini kabullenebilmektir. Gerçek güç, kırılmamakta değil, kırıldığında onarabilmektedir.”
“Kendine iyi bakmak bir lüks değil, sorumluluktur”
“Rutinler zihne güven verir. Kısa yürüyüşler, sessiz bir an, birkaç satır yazmak bile zihni onarır. Hayatın koşturmacasında kendimizi unutuyoruz ama unutmamalıyız ki, kendine iyi bakmak bir lüks değil, bir sorumluluktur.”
“Gençlere mesaj: Potansiyeliniz etiketlerden daha güçlüdür”
“Üzerinizdeki unvanlar değil, içinizdeki potansiyel sizi tanımlar. Korkularınızdan değil, değerlerinizden hareket edin. Yıkıldığınızda yeniden başlamayı seçin; çünkü gerçek başarı, iç sesinizle barıştığınız anda başlar.”
“Bazen bir gülümseme, bir sessizlik, bir sabır anı bile birine umut olabilir. İlham vermek bir rol değil, bir yankıdır. Sen nasıl yaşıyorsan, hayat da senden öyle yankılanır.”
Neşe Şairoğlu: “Eğitimli kadın, güçlü toplum demektir”
Programın sonunda konuşan Maltepe Erzurumlular Vakfı Kadın Kolları Başkanı Neşe Şairoğlu, duygulu ama bir o kadar da güçlü bir konuşma yaptı. Şairoğlu, kadınların yalnızca aile içinde değil, toplumsal gelişimin merkezinde yer aldığını vurguladı:
“Bir toplumu gerçekten kalkındırmak istiyorsak, önce kadını eğitmekten başlamalıyız. Çünkü eğitimli kadın, güçlü toplum demektir. Kadının bilgiyle, özgüvenle ve üretimle buluştuğu her adım, ülkenin geleceğine atılan en sağlam temeldir.”
“Kadın emeği, çoğu zaman sessiz ama çok güçlüdür. Bugün burada bu kadar girişimci, üretken ve vizyon sahibi kadını bir arada görmek, umut veriyor. Kadın dayanışması sadece bir slogan değil; bu ülkenin geleceğini taşıyan bir güçtür.”
“Bu programda gördüğüm şey sadece bir etkinlik değil, bir dönüşümün işareti. Kadınlar artık kendi hikâyelerini yazıyor, kendi geleceğini inşa ediyor. Ve bu yolculukta her kadının elinden tutan, yanında olan bir başka kadın var.”
“Kadınlar el ele verirse, başaramayacakları hiçbir şey yoktur. Nilgün Ege Karaçuha ve Esengül Güler gibi güçlü kadınların önderliğinde yürütülen bu çalışmalar, bizlere umut veriyor. Bizler de Maltepe Erzurumlular Vakfı olarak, kadınlarımızın ekonomik, sosyal ve kültürel olarak güçlenmesi için her zaman destek olmaya hazırız.”
Plaket takdimi: Kadın dayanışmasının sembolü
Konuşmasının ardından Şairoğlu, yoğun alkış eşliğinde İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha ve Dernek Başkan Yardımcısı Esengül Güler’e teşekkür plaketi takdim etti:
“Bu plaketi yalnızca teşekkür olarak değil, bir dayanışma sembolü olarak sunuyorum. Çünkü kadın emeği, kadın dayanışmasıyla çoğalır. Nilgün Başkanımızın vizyonu ve Esengül Hanım’ın emeği hepimize ilham oluyor.”
Nilgün Ege Karaçuha: “Varlığınızla güçleniyoruz, birlikte daha nice başarılara imza atacağız”
Programın sonunda söz alan İGKADER Kurucu Başkanı Nilgün Ege Karaçuha, etkinliğin başından sonuna kadar hissedilen kadın dayanışması ve üretim ruhunun, derneğin kuruluş amacını en güzel biçimde yansıttığını vurguladı:
“Bugün burada yalnızca bir programı değil, bir vizyonu, bir umudu paylaştık. Her biri kendi alanında örnek olan konuklarımız, kadınların ve gençlerin girişimcilik yolculuğuna ışık tuttu. Kadın emeği, bilgiyle birleştiğinde mucize yaratır; biz bu mucizenin her gün tanığıyız.”
Karaçuha, konuşmalarıyla programa değer katan isimleri tek tek anarak, emeğe saygı ve ortak başarı vurgusu yaptı:
“Bugün burada bizlerle olup fikirleriyle yolumuzu aydınlatan Ali Fatinoğlu’na, Prof. Dr. Erdal Şen’e, Jasmina Türkoğlu’na en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Her biri, kadınların ve gençlerin gücüne inanan, bu ülkenin geleceğine emek veren kıymetli isimlerdir.”
“Varlığınızla güçleniyoruz” – Destek verenlere özel teşekkür
Başkan Karaçuha, programın gerçekleşmesine katkı sağlayan iş insanları ve kurumlara da özel olarak teşekkür etti:
-
MSK Enerji Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaplan
-
Büyükçekmece İş Adamları Derneği (BİAD) Başkanı Mustafa Karayün
-
Basın Platformu Başkanı M. Remzi Tanış
-
Türkiye Yerel Basın Birliği Genel Başkanı Nezir Karayün
-
Anadolu Börekçilik markası
“Varlığınızla güçleniyoruz. Kadınlar, gençler, akademisyenler, iş insanları ve basın temsilcileri olarak aynı hedefe inanıyoruz: Güçlü kadınlar, güçlü gelecek. Daha nice ortak başarıya birlikte imza atacağız.”
Ayrıca Karaçuha, ev sahipliği için Maltepe Erzurumlular Vakfı Başkanı Hasan Koç ve Kadın Kolları Başkanına da teşekkür etti.
İlk Yorum yapan siz olun!