DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İsrail’in Filistine yönelik saldırılarında yaşamını yitirenlerle ilgili, “Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir” dedi. Hükümete de seslenen Babacan, “Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır” diye konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCISI TARAFINDAN HSK’YA YARGIDAKİ ÇETELEŞME VE RANT ÇARKI İÇİN YAPILAN BAŞVURUYU HER FIRSATTA DİLLENDİRECEĞİM DEMİŞTİM, YİNE BUGÜN HATIRLATIYORUM”
“Geçtiğimiz hafta 3 Aralık’ta, ‘Türkiye’ye DEVA’ dedik. Yerel seçimlerdeki yol haritamızı kamuoyuyla paylaştık ve ilk etapta 51 belediye başkan adayımızı vatandaşlarımızla buluşturduk, tanıttık. ‘DEVA Türkiye için burada. Umut DEVA’da. Güzel günler gelecekse DEVA ile gelecek’ dedik. Her gün yaşıyoruz, görüyoruz ülkemiz gerçekten zor dönemlerden geçiyor. Sadece ekonomik anlamda değil, siyasi ve hukuki anlamda da zor günlerden geçiyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından HSK’ya yargıdaki çeteleşme ve rant çarkı için yapılan başvuruyu her fırsatta dillendireceğim demiştim, yine bugün hatırlatıyorum. Bugün önümüzdeki yerel seçimleri, kötüye giden ekonomiyi veya yargı darbesini konuşmayacağım. Bugün sadece coğrafyamızı kana bulayan, anne karnındaki bebekleri öldüren, binlerce sivil insanın hayatına kast eden vahşeti konuşacağım. Bu vahşet sadece Gazze ile de sınırlı değil.
"ÖYLE BİR SAVAŞ DÜŞÜNÜN Kİ AMERİKA’DA YAŞAYAN VATANDAŞLARDAN TAM 2 MİLYON 400 BİNİ ÖLDÜRÜLMÜŞ OLSUN”
İsrail devleti, yıllar boyu hapishanelere doldurduğu Filistinlilere işkence ediyor. Copla, tazyikli suyla, plastik mermilerle Filistinliler her gün işkence görüyor. Gazze, zaten bir açık hava hapishanesiydi. 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda, can kaybı şu ana kadar 16 bini geçmiş durumda. Yaralanan insan sayısı da 40 binin üzerinde. Gazze’de yaşayan nüfus yaklaşık 2 milyon 300 bin. Hayatını kaybeden ve yaralanan Filistinlilerin sayısını, nüfusa oranla Amerika nüfusuyla mukayese edelim. Amerika’nın nüfusu 340 milyon. Öyle bir savaş düşünün ki Amerika’da yaşayan vatandaşlardan tam 2 milyon 400 bini öldürülmüş olsun. Öyle bir savaş düşünün ki tam 6 milyon Amerikan vatandaşı yaralanmış olsun. Amerika ile karşılaştırıldığında aslında ne kadar büyük bir katliam olduğunu, ne kadar büyük bir insanlık faciası olduğunu bize daha iyi anlatıyor bu sayılar.
"İNSANLARI DARACIK BİR ALANA SIKIŞTIRIP SIKIŞMIŞ ALANDA DA HER GÜN ÜZERİLERİNE UÇAKLARLA BOMBA YAĞDIRIYORSUNUZ”
Gazze’de bu ağır bombardıman altında uzuvlarını kaybeden, yaralanan, can çekişen insanlara yardımcı olmak için çırpınan sağlık çalışanlarından tam 281’i hayatını kaybetmiş durumda. Gazze’de olan biteni dünyaya duyurmaya çalışan, oradaki zulmü, katliamı dünya kamuoyuna ulaştırmaya çalışan basın çalışanlarından tam 73 kişi, İsrail saldırılarında ölmüş durumda. Yine Gazze’de yaşayan 1 milyon 800 bin kişi evinden çıkıp Gazze içerisinde başka bölgelere sürülmüş durumda. Yani Gazze nüfusunun yüzde 80’i şu anda evsiz, barksız. Bu da yetmedi, 7 günlük aradan sonra İsrail, saldırılara tekrar başladığında, ‘Buradan gidin’ diyorlar. Zaten Gazze’nin kuzeyini işgal ettiniz, ‘Buradan gidin’ dediniz. İnsanlar güneye doğru hareket etmek zorunda kaldı. Şimdi güneyden de kuşatıyorsunuz, insanlara yine ‘Gidin’ diyorsunuz. Nereye gidecek bu insanlar? Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? İnsanları daracık bir alana sıkıştırıp sıkışmış alanda da her gün üzerilerine uçaklarla bomba yağdırıyorsunuz.
"GAZZE’DEN GELEN ÖLÜ SAYILARININ HER BİRİNİN BİR HİKÂYEYE, BİR YÜZE, BİR HATIRAYA SAHİP OLDUĞUNU HİÇ UNUTMAMAMIZ GEREKİYOR”
Gazze’den gelen ölü sayılarının her birinin bir hikayeye, bir yüze, bir hatıraya sahip olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Rakamlar çok şey anlatır, doğru. Ekonomiye dair çok şey anlatır, bize bir ülkenin nasıl yönetildiğiyle ilgili önemli ipuçları verir. Bir davanın kaç ay sürdüğü, sokak ortasında birini öldüren çete üyesine ne kadar ceza verildiği de yine rakamlardan ibarettir. Kiralar, öğrencilerin aldığı burslar, asgari ücret hepsi birer rakam, birer veridir. Fakat söz konusu insan yaşamı olduğunda rakamlardan fazlasını konuşmak gerekiyor. Yiyecek ekmeğe, içecek suya ulaşmanın her geçen saat zorlaştığı, artık şu saat itibarıyla hiçbir hastanesinde ameliyat yapılamadığı, tıbbi malzemelerin ve yakıtın güç bela bulunabildiği bir bölgeye dair sadece rakamları konuşmak, orada yaşam mücadelesi veren insanları bir zayiata indirgemek demektir. Söz konusu Gazze ise ses çıkartmayan, sessiz kalan herkes bu zulme, bu suça ortaktır. Bunun için konuşuyoruz, konuşmak zorundayız.
"AVRUPA’DA SOKAĞA ÇIKAN BİNLERCE İNSAN, GAZZE İÇİN SES YÜKSELTMEYE ÇALIŞSA DA ASLİ GÖREVİ İNSANI YAŞATMAK OLAN DEVLETLER SESSİZ”
Gazze’dekilerin sesini kısıyorlar. Sosyal medyada gönderileri yasaklıyorlar. İnsanlar Gazze ile ilgili paylaşımlarından dolayı işinden oluyor. Bu Avrupa’da, Amerika’da oluyor. Bunlar sadece basına yansıyanlar. Basın da ağır bir baskı ve kontrol altında olduğu için her şeyi basından da öğrenemiyoruz. Avrupa’da sokağa çıkan binlerce insan, Gazze için ses yükseltmeye çalışsa da asli görevi insanı yaşatmak olan devletler sessiz. Sessizliği bırakın, birçok kurum ve kuruluş kendilerini İsrail hükümetinin yaptıklarını meşrulaştırmaya adamış durumda. Batı’nın 50 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atarken ‘vicdan’ diyenler, ‘insanlık’ diyenler bugün nerede, bilmiyorum. Devlet binalarında, muhalif partilerin bürolarında, derneklerde sarkıtılan İsrail bayrakları görüyoruz. Onlar için Gazze’de yaşananlar izledikleri Hollywood filmlerinden farksız.
"ABDULLAH BEY, OĞLU MAHMUT’U İKİ KEZ DEFNETMEK ZORUNDA KALDIĞINDA YIL 2009’DU”
Bir psikolojik ambargoya alınmışlar. Özellikle siyasetçiler, devletleri yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla baskı altına alınmış durumdalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlılar bile değil. Dua ederken evinde öldürülen Lulin’den, futbolu seven Taha’dan, arkadaşları tarafından bir türlü evine gönderilemeyen çalışkan doktor Mithat’tan, Büşra’dan, anne karnında ölen Davut’tan, 10 yaşındaki Eymen’den bahsetmek istiyorum size. 3 aylık hamile Fatma, kızları Farah ve kardeşi Zekeriya ile yemek sofrasında katledildiğinde yıl 2006’ydı. Abdullah Bey, oğlu Mahmut’u iki kez defnetmek zorunda kaldığında yıl 2009’du. Abdullah Bey önce çoraplarından teşhis edebildiği oğlunun bedeninin bir bölümünü bir kere defnetti. Birkaç gün sonra, evladının bedeninin bir başka bölümünü teşhis etti ve onu ikinci kez defnetti. Ve 14 yaşındaki oğlunu iki kez defnetme acısı, bir baba için çok ağır. Hamad, annesinin kollarında, uykusunda kaybetti hayatını, roket saldırısıyla o da 14 yaşındaydı.
"İSRAİL HÜKÜMETİNİN VE ORDUSUNUN İÇİNDE BULUNDUĞU BU CİNNET HALİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”
Bunlar, ilk 20 günde, yani 7 Ekim ile 26 Ekim arasında ölenlerin isimlerinin listesi. 165 sayfa. 6 bin 767 kişi. Her bir satır, her biri isim bir hayat. Daha ismi tespit edilemeyen yüzlerce insan var. Dün itibarıyla tam 60 gün doldu. Ve o günden bu güne, bu liste yayınlandıktan sonra hayatını kaybedenlerin sayısı bunun iki misli daha. Hepsini eklesek 500 sayfa. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini uluslararası toplum derhal çözmek zorunda. Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulunduğu bu cinnet haline derhal son verilmelidir. İnsanlık ayağa kalkmalıdır. Öncelikle dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne ‘dur’ denmelidir. İsrail, içine girdiği bu yolun çıkmaz sokak olduğunu anlamak zorunda. Siz İsrail’in güvenliğini böyle sağlayamazsınız. Mazlumlara zulmedip ondan sonra kendiniz huzur ve güvenlik içinde yaşayamazsınız. Bunu anlayın. 70 yıldır olmadı, 700 yıl geçse yine olmayacak.
"BEBEK KATİLİ NETANYAHU VE ELİ KANLI SAVAŞ KABİNESİ, TÜM DÜNYADAKİ YAHUDİLERİ, ASIRLARCA SÜRECEK BİR UTANCA MARUZ BIRAKMAKTADIR”
Bu suçların failleri er ya da geç yargı önünde hesap verecekler. Nasıl Bosna’da zalimler çıktılar, mahkeme önünde hesap verdiler, aradan onlarca yıl geçse de vicdanların adaleti bunu unutmadı; bugün Gazze’de yaşananları da insanlık vicdanı unutmayacak. Buradan ben İsrail halkına ve tüm dünyadaki Yahudilere de seslenmek istiyorum: Bu bebek katili Netanyahu ve eli kanlı savaş kabinesi, aslında tüm dünyadaki Yahudileri, asırlarca sürecek bir utanca maruz bırakmaktadır. Adeta topyekun bir failliğe şu anda Netanyahu, tüm Yahudi toplumlarını hapsetmeye çalışıyor. Sadece Filistinliler için değil, şu andaki İsrail hükümeti Yahudiler için de artık bir tehdit haline gelmiştir. Yahudi toplumları itirazlarını daha güçlü bir biçimde ortaya koymalı ve bu canilere artık ‘dur’ demelidir. ABD ve birçok Avrupa ülkesi anne karnındaki bebekleri öldürmenin, okul, hastane, cami ve kilise bombalamanın, sivil alt yapıyı yok etmenin bir meşru müdafaa olarak görülemeyeceğini artık anlamalıdır.
"TÜRKİYE’DEN SON 60 GÜNDE, YÜZLERCE GEMİNİN SEVKİYATIYLA İLGİLİ EN UFAK TEDBİR, BİR YAVAŞLAMA DUYDUNUZ MU?”
Buradan Amerikan yönetimine ve pek çok Avrupa ülkesinin hükümetlerine seslenmek istiyorum: Filistin halkına karşı onlarca yıldır sürdürülen tecrit, baskı ve zulüm devam ettiği sürece, yerleşkelerin inşası devam ettiği sürece, ilahi dinlerin kutsal mekanları her gün taciz edildiği sürece İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barış asla sağlanamaz. Dertleri İsrail’in güvenliğiyse zulüm, işkence, taciz bitmeden güvenlik sağlanamaz. Arap Birliği ile İslam İş Birliği Teşkilatı ortak bir toplantı yaptı. Bütün liderler oradaydı, Sayın Erdoğan da oradaydı. Yaptıkları açıklamaya bakın, somut ne var? ‘Kınıyoruz’, ‘uyarıyoruz’, iyi de somut olarak ne yapıyorsunuz? Türkiye’den son 60 günde, yüzlerce geminin sevkiyatıyla ilgili en ufak tedbir, bir yavaşlama duydunuz mu? Para söz konusu olunca herkesin gözünde o yeşil dolar işaretleri beliriyor. İslam ülkeleri, Gazze’ye insanı yardımları ulaştırma ve yaşanan insanlık dramına son verme konusunda bedeli ne olursa olsun hep birlikte kararlı adımlar atmalılar.
"HÜKÜMET DİPLOMATİK ADIMLARIN YANI SIRA, İSRAİL’E YÖNELİK EKONOMİK YAPTIRIMLARI DA DERHAL DEVREYE SOKMALIDIR”
Tam da bu noktada Türkiye'ye çok önemli bir rol ve sorumluluk düşüyor. Masum insanların kanı dökülürken Türkiye, hamasi söylemlerin değil, çözümün tarafı olmak zorunda. İktidar, Gazze’de yaşananların bir iç siyasi, hamasi söylem malzemesi olmaktan öte aktif bir oyuncu olarak barış için görev almak zorunda. Önceliğimiz kalıcı barışın konuşulabildiği bir ateşkes olmalıdır. Arkasından kapsamlı bir çözüm için derhal kollar sıvanmalıdır. Hükümet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır. Dikkat ettiyseniz hükümet, buradaki İsrail Büyükelçisini geri göndermedi; İsrail, büyükelçisini geri çekti.
"FİLİSTİNLİLERİN KENDİ KADERLERİNİ SEÇİMLE BELİRLEYECEKLERİ BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI VE SEÇİM SONUÇLARINA HERKES SAYGI GÖSTERMELİDİR”
3 hafta sonra, yeni bir yıla, 2024’e gireceğiz. Bundan 10 yıl sonra karşınıza geçip üzerinde başka isimlerin yazılı olduğu sayfalar, yine böyle gösterilmesin. Gazze’deki masumların talepleri iktidarın ayrı, muhalefetin ayrı hamasi söylemleri arasında kaynayıp gitmesin. Filistinlilerin kendi kaderlerini seçimle belirleyecekleri bir sistem oluşturulmalı ve seçim sonuçlarına içeride, dışarıda herkes saygı göstermelidir. Çatışma çözümünün ara bulucularından birisi olarak ülkemizi temsilen barış için gayret gösteren çok sayıda heyete başkanlık yapmış birisi olarak, Türkiye’deki iktidar partilerine, muhalefet partilerine ve özellikle Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Hamaset çözüm üretmiyor. Diplomasiyi iyi çalıştırmanız gerekiyor. Hem yaptırım gücünüzü iyi kullanmanız ama bir yandan da siyasi diyalog kapılarını sürekli zorlamanız gerekiyor. Sağduyuyla hareket edilmeli ve hep beraber, iktidar-muhalefet demeden taşın altına elimizi birlikte koymalıyız diyoruz. Ateşe su taşıyan karınca misali, küçük büyük demeden yardımlarını Gazze’ye ulaştırmaya çalışan, iyilikte yarışanlardan olan vatandaşlarımıza selam göndermek istiyorum. Her konuda olduğu gibi bu konuda da türlü söylemlerle insanlarımızı birbirinden ayırmaya çalışanlar olduğunu görüyoruz. Her kesimin otokratı var. Önce biz barış için birlik olacağız ki Filistin kazansın, Gazze kazansın, insanlık kazansın.”
"DÜŞMAN İLAN ETTİĞİNE ERTESİ GÜN GİDİP ‘DOSTUM’ DİYE SARILAN BİR İKTİDARIN DIŞ POLİTİKAYLA İLGİLİ SÖYLEDİKLERİNİN BİR KIYMETİ OLMAZ”
Babacan, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail gerçek bir orduyla karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır” sözlerine ilişkin şunları söyledi:
“Ülkelerin askeri gücü, çok önemli bir caydırıcıdır. Ancak bundan ya bahsedilmez ya da konuşuluyorsa gereği yapılır. Defalarca Yunanistan’a hitaben ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ deyip de Yunanistan ziyaretinden bir gün önce, bir Yunan gazetesine ‘Ben o lafı Yunanistan için etmemiştim, teröristler için etmiştim’ deyip u dönüşü yapıp daha sonra da İsrail- Filistin meselesiyle ilgili askeri müdahaleden bahseden bir kişinin sözüne kimse itibar etmez. Sürekli zikzak yapan, düşman ilan ettiğine ertesi gün gidip ‘dostum’ diye sarılan bir iktidarın dış politikayla ilgili söylediklerinin bir kıymeti olmaz.”
"OSMAN KAVALA MESELESİ, TAMAMEN BİR İNAT MESELESİDİR”
Babacan, Avrupa Parlamentosu raportörü Nacho Sanchez Amor’a Gezi Davası tutuklusu Osman Kavala’yı ziyaret izni verilmesine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Osman Kavala meselesi, tamamen bir inat meselesidir. Şu anda Osman Kavala’nın ve benzer durumda olan pek çok kişinin bırakın tutuklu yargılanmasını, herhangi bir şekilde yargılanmasını gerektiren somut sebepler dahi yok. Dolayısıyla hukuk konusunda yanlış bir yola girilmişken raportör ister gitsin ziyaret etsin, ister etmesin bunların sonuca faydası olmaz. Türkiye Avrupa Konseyi’nin tam üyesi, AİHM sistemine entegre olmuş bir ülke. AİHM bizim dışımızda değil, biz AİHM’e ortağız. Buradan hükümete çağrım: Hukuka uymak. İmza ettiğiniz uluslararası anlaşmalara uymak ve sözünüzün eri olmak.
"İSTANBUL, HERKES İÇİN PAHALI SADECE BDDK ÇALIŞANLARI İÇİN DEĞİL”
Babacan, İstanbul’da yaşayan BDDK personeline tazminat verilmesine ilişkin kanun teklifiyle ilgili şunları söyledi:
“İstanbul, herkes için pahalı sadece BDDK çalışanları için değil. Bu bir adalet değil. İstanbul’da çalışan bir memuru, bir polisi düşünün; ortalama kiraları da gözünüzün önüne koyun. Bu insanlar nasıl geçinecek, nasıl hayatını sürdürecek hesap tutmuyor. Kaldı ki bu adaletsizliği gördükleri için bunu Genel Kurul aşamasında geri çekmeyle ilgili bir irade oluştuğunu da dün duyduk. Burada hem çalışanlar hem de emekliler için çok adil bir özlük hakkı sistemi gerekiyor Türkiye’ye. Bütün dengeler altüst oldu. Cumhurbaşkanına ulaşıp da ona, ‘Şunların derdi var’ diyenler, onun talimatını alırsa orada lokal bir çözüm oluşuyor. Cumhurbaşkanına ulaşamayan kesimlerin herhangi bir şekilde haklarını alma ihtimali yok.”
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor

CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tutuklu yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için kapsamlı bir saha kampanyasına hazırlanıyor. Parti, 15 Mayıs Perşembe günü Marmara Cezaevi önünde yapılacak imza seferberliği kapsamında 50 bin 521 mahalle temsilcisini sahaya indiriyor.
Her Sandığa Bir Sorumlu: İmamoğlu İçin İmza Toplanacak
CHP’li kurmayların aktardığına göre, partinin seçim hazırlıkları çerçevesinde bu hafta sonuna kadar Türkiye genelindeki 191 bin sandık için asil ve yedek sorumlular da belirlenecek. 15 Mayıs’tan itibaren sahaya inecek temsilcilerin ilk görevi, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasını hızlandırmak olacak.
Her sandık sorumlusu kendi bölgesindeki seçmenlerle birebir görüşerek imza toplayacak, bu imzalar mahalle temsilcileri aracılığıyla genel merkeze ulaştırılacak.
Erken Seçim Talebi Artıyor
CHP kaynaklarına göre, halk arasında erken seçim isteği ciddi şekilde yükselişte. Parti kurmayları, geçtiğimiz yıl %17 civarında olan erken seçim talebinin, 31 Mart seçimlerinden sonra %69 seviyesine ulaştığını belirtiyor. CHP, bu halk talebine siyasi önderlik etmeye hazır olduklarını vurguluyor.
Seçim Tatbikatı Sonbaharda
CHP, bu süreçte sadece sandık organizasyonlarıyla yetinmiyor. Parti programı, hükümet vizyonu ve Cumhurbaşkanı adayı dahil tüm hazırlıkların yapıldığı ifade edildi. Sonbaharda bir seçim tatbikatı planlanırken, seçim sonrası sürece dair yönetim kadrosu ve programlarının da hazır olduğu belirtildi.
Özgür Özel'den Yozgatlı Çiftçilere Destek
CHP lideri Özgür Özel, İmamoğlu’na destek protestolarına traktörleriyle katılan Yozgatlı çiftçilere kesilen park cezalarını ödeyerek dikkat çekti. CHP Yozgat İl Başkanlığı’nın takibinde yürütülen süreçte, ilk etapta 11 cezanın Özel tarafından ödendiği, diğer cezaların da tebliğ edildikçe ödeneceği açıklandı.
Sıradaki Miting Konya’da
CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bir sonraki adresi Konya. 4 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’te Kılıçarslan Kent Meydanı’nda düzenlenecek mitingde, yine Ekrem İmamoğlu’na özgürlük çağrısı yapılacak. Mitingde su sorunu yaşayan çiftçiler, kamyoncular ve TIR şoförlerinin sıkıntılarına dikkat çeken mesajların verilmesi
Kaynak:odatv
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı

İşte TÜİK’in açıkladığı 2025 yılı
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ocak-Mart dönemine ait Turizm İstatistiklerini yayımladı. Buna göre, yılın ilk üç ayında turizm geliri geçen yılın aynı dönemine göre %5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar olarak gerçekleşti.
Kişisel Harcamalar Önde
Ziyaretçilerden elde edilen gelirin 9 milyar 323 milyon 872 bin doları doğrudan ziyaretçilerin harcamalarından, 127 milyon 373 bin doları ise transfer yolcuların katkısından oluştu. Ziyaretçilerin harcamalarının %23,6'sını yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları yaptı.
Harcamaların 8,1 milyar doları kişisel harcamalar, 1,2 milyar doları ise paket tur harcamaları oldu.
Ziyaretçi Sayısı %1,2 Arttı
Türkiye'yi ziyaret eden kişi sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,2 artışla 9 milyon 121 bin 152 kişiye yükseldi. Bu kişilerin 2 milyon 219 bin 38’i, yurt dışında ikamet eden vatandaşlardan oluştu.
Bu dönemde geceleme yapan yabancı ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 99 dolar, yurt dışı ikametli Türk vatandaşlarının ise 67 dolar olarak kayıtlara geçti.
Harcamalar En Çok Yeme-İçme ve Ulaştırmaya
Turizm gelirinin harcama türlerine göre dağılımında, yeme-içme %24,7, uluslararası ulaştırma %15,9 ve paket tur harcamaları %13,1 pay aldı. Geçen yılın aynı dönemine göre paket tur harcamaları %20,8, yeme içme harcamaları %15,7 ve iç ulaştırma harcamaları %8,9 arttı.
Turistlerin Yarısı Türkiye’ye Eğlenmeye Geliyor
Ziyaretçilerin %52,5’i "gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler" amacıyla Türkiye’ye geldi. Bunu %26,7 ile "akraba ve arkadaş ziyareti", %10,3 ile "alışveriş" izledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının %65,7’si ise en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla Türkiye’ye geldi.
Turizm Gideri %37,6 Arttı
Yurt dışında ikamet eden vatandaşların Türkiye dışı seyahatleri de artış gösterdi. 2025 yılı ilk çeyrekte turizm gideri %37,6 artarak 2 milyar 448 milyon 212 bin dolara ulaştı. Bunun 1 milyar 907 milyon doları kişisel, 541 milyon doları ise paket tur harcamaları oldu.
Yurt Dışına Çıkışlar Arttı
Yurt dışına çıkan Türk vatandaşlarının sayısı da %6 artışla 2 milyon 596 bin 225 kişiye ulaştı. Kişi başı ortalama harcama ise 943 dolar olarak
Sahte Boşanmayla Yetim Aylığı Alanlara Büyük Şok: 9 Bin Kişi Tespit Edildi, Maaşlar Faiziyle Geri İstenecek!

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemini kötüye kullananlara karşı yürütülen geniş çaplı denetimler sonuç verdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaptığı açıklamada, sahte boşanma yoluyla yetim aylığı alarak devleti zarara uğratan 9 bin kişinin tespit edildiğini duyurdu.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında adli ve mali işlem başlatıldı. Haksız yere alınan maaşların faiziyle birlikte geri ödenmesi için çalışmalar hızlandırıldı.
Sahte Boşanma Nedir, Nasıl Yapılıyor?
Mali müşavir İsmet Çetinkaya'nın verdiği bilgiye göre, sahte boşanma; resmi olarak boşanmış görünmesine rağmen fiilen evliliğin sürdürülmesi ve bu yolla yetim aylığı gibi sosyal haklardan haksız şekilde yararlanılması anlamına geliyor.
Özellikle dul kalan kadınlar, vefat eden ebeveynlerinden maaş alabilmek amacıyla mahkeme kararıyla boşanıp, boşandıkları eşleriyle aynı evde yaşamaya devam ediyorlar.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ise yapılan ihbarlar doğrultusunda çevre taramaları, adres kontrolleri ve mali incelemelerle bu tür sahte boşanmaları tespit ediyor.
Faiziyle Geri Alınacak: Sahte Boşanmanın Cezası Ne?
Tespit edilen sahte boşanmalarda alınan maaşlar faiziyle birlikte geri isteniyor.
Uygulanan cezai işlemler şu şekilde işliyor:
-
Haksız yere alınan tüm maaşların ana parası ve faiziyle birlikte iadesi isteniyor.
-
Haksız şekilde faydalanılan sağlık hizmetlerinin de bedeli talep ediliyor.
-
Ödeme yapılmaması durumunda kişilerin mal varlıklarına haciz uygulanıyor.
-
Savcılığa suç duyurusunda bulunularak dolandırıcılık suçlamasıyla adli süreç başlatılıyor.
9 Bin Kişi Belirlendi, 7.400'üne Soruşturma Açıldı
Bakan Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre, SGK denetimleri sonucu sahte boşanmayla yetim aylığı aldığı belirlenen 9 bin kişi tespit edildi.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında hukuki işlem başlatıldı. Haksız alınan ödemelerin tahsili için ise hızla işlemler sürdürülüyor.
Adalet Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütülen süreçte, dolandırıcılık ve kamu zararına sebebiyet verme suçlarından da ceza davaları açılması bekleniyor.
Ev Kadınlarına Erken Emeklilik Müjdesi
Öte yandan Bakan Işıkhan, ev kadınlarına yönelik emeklilik kolaylığı getirecek düzenlemelerin de sürdüğünü duyurdu.
Yeni düzenlemeye göre:
-
Ev kadınları isteğe bağlı sigorta ile prim ödeyebilecek.
-
5400 gün prim ve 61 yaş şartıyla emeklilik imkânı tanınacak.
-
Prim ödemelerinin üçte biri devlet tarafından karşılanacak.
Bu düzenleme ile özellikle evde çalışan kadınların sosyal güvenceye daha kolay erişmesi hedefleniyor.
Devlet Bahçeli: “CHP Kriz, Kavga ve Kaosun Adıdır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında ve yazılı açıklamalarında, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditlere dikkat çekerek, özellikle CHP'nin politikalarını ağır bir dille eleştirdi.
Bahçeli, ülkenin güvenliğini, istikrarını ve sosyal barışını hedef alan kampanyalara karşı milletin uyanık olması gerektiğini vurguladı.
"Türkiye, her cepheden tehdit edilmektedir. CHP, kriz, kavga ve kaosun merkezine dönüşmüştür." sözleriyle sert çıktı.
"Dalga Boyu Yüksek Münakaşalar Türkiye’yi Karıştırmak İstiyor"
Devlet Bahçeli konuşmasının başında, toplumun sinir uçlarını hedef alan kasıtlı kışkırtmaların arttığına dikkat çekerek şöyle dedi:
"Dalga boyu yüksek münakaşalarla, dibi bulunmayan münasebetsizliklerle, Türkiye’de güven ve istikrar ortamı kundaklanmak istenmektedir. Sistemli ve gayri ahlaki taktiklerle karışıklık çıkarılmaya çalışılmaktadır."
Bahçeli, özellikle dış güçler tarafından yönlendirilen içerideki unsurların aktif hale geçtiğini ve ülkenin huzuruna kastettiklerini ifade etti.
"Türkiye’nin Egemenlik Haklarına CHP Kafa Tutuyor"
Bahçeli, tehditlerin artık aleni bir boyuta ulaştığını ve Türkiye’nin egemenlik haklarının hedef alındığını belirterek, CHP’yi açıkça suçladı:
"Bu tehdit alçaktır, ahlaksızdır. Kanun tanımayan, demokratik erdemleri takmayan bir güruh devletin egemenlik haklarına fütursuzca kafa tutmaktadır."
Cumhuriyet Halk Partisi’ni "provokasyon partisi" olarak tanımlayan Bahçeli, CHP’nin milli değerleri çiğnediğini ileri sürdü.
"CHP, Türkiye’nin Kaynayan Kazanıdır"
Bahçeli, CHP'nin mevcut yönetimini hedef alarak şu ifadeleri kullandı:
"CHP, kanayan yaradır, kaynayan kazandır, kaybolan zamandır. Doğru ile yanlış, helal ile haram, haysiyet ile habaset yer değiştirmiştir. CHP’de sapla saman karışmıştır."
Bu açıklamasıyla Bahçeli, CHP yönetiminin değer erozyonuna uğradığını, milli ve manevi değerlerden koptuğunu savundu.
"Türkiye’nin İç ve Dış Cephede Beş Ana Gündemi Var"
Bahçeli, Türkiye’nin şu anda beş büyük meseleyle karşı karşıya olduğunu belirterek bu gündemleri sıraladı:
1. Terörsüz Türkiye Hedefine Karşı Direnç
Bahçeli, CHP’nin ve yanında hizalanan partilerin terörün sona ermesinden rahatsızlık duyduğunu iddia etti:
"CHP ve şürekası terörsüz bir Türkiye’den rahatsızdır. Terör başka, Kürt kardeşlerimiz başkadır. Bu ayrımı yapmayanlar vatan hainidir."
Özgür Özel’in Mersin’de yaptığı konuşmayı da "fitne" olarak nitelendirdi.
2. Gazze ve Filistin’deki Soykırıma Karşı Türkiye’nin Duruşu
Bahçeli, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlara değinerek, Türkiye'nin Filistin’in yanında olduğunu belirtti:
"Türkiye, mazlum Filistin halkının yanındadır. Gazze'de yapılan soykırıma sessiz kalmayacağız."
Bahçeli, CHP’yi Gazze konusunda yeterli duyarlılığı göstermemekle suçladı.
3. Türkiye’yi Karıştırmak İsteyen Sosyal ve Ekonomik Provokasyonlar
Ekonomik sorunların siyasal provokasyonlara dönüştürülmek istendiğine dikkat çeken Bahçeli, şunları söyledi:
"Ekonomide inişler çıkışlar normaldir. Ancak CHP ve işbirlikçileri, sokakları karıştırmak için fırsat kollamaktadır."
Türkiye’nin bu provokasyonları aşacak güçte olduğunu belirtti.
4. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki Yolsuzluk İddiaları
Bahçeli, İBB yönetimini çok sert ifadelerle eleştirdi:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni saran rüşvet ve yolsuzluk skandalları Türk milletinin gözünden kaçmamaktadır. CHP’nin maskesi düşmüştür."
Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun lüks otellerde gizli toplantılar yapmasını ve kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasını sert dille kınadı.
5. İstanbul ve Deprem Gerçeği
Marmara Denizi’nde yaşanan son depreme de değinen Bahçeli, İstanbul’un geleceğine sahip çıkılması gerektiğini vurguladı:
"İstanbul gözbebeğimizdir. Cumhur İttifakı, İstanbul’u depreme dayanıklı hale getirecek. Cumhuriyetimizin gözbebeği olan bu şehir sahipsiz değildir."
Kentsel dönüşüm konusunda CHP’li belediyeleri eleştirdi ve İstanbul halkına güvence verdi.
"Yeni Bir Dünya Kurulurken Türkiye Lider Ülke Olacak"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, açıklamasının sonunda Türk milletine moral vererek şunları söyledi:
"Yeni bir dünya kuruluyor. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizde sapma yoktur. CHP gibi kriz, kavga ve kaos üreten yapılar bu kutlu yürüyüşte yer alamayacaktır."
Bahçeli, Türkiye'nin küresel güç olma yolunda ilerlediğini ve Türk milletinin bahtının açılacağını vurguladı.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılandığı İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dikkat çekici bir savunma yaptı.
Özdağ, savunmasında hem tarihi gerçekleri ortaya koydu hem de siyasi eleştirinin hakaret sayılamayacağını vurguladı.
Ümit Özdağ, “Ben Erdoğan’a değil, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın politikalarına eleştiri yönelttim. Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine yapılan saldırılara karşı cevap verdim.” dedi.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"
Savunmasının başında, 18 Ocak 2025’te Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin’de yaptığı konuşmaya dikkat çeken Özdağ, Erdoğan’ın Cumhuriyetin ilk yıllarını "tek parti faşizmi" olarak tanımlamasına tepki gösterdiğini ifade etti.
Özdağ, Antalya’da düzenlenen Zafer Partisi İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmanın içeriğine vurgu yaparak şöyle dedi:
"Erdoğan’ın açıklamaları Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına ağır bir saldırıdır. Benim verdiğim cevap, milletimizin tarihine, inancına ve kültürüne sahip çıkmak için yapılmış bir siyasi eleştiridir."
Özdağ, söz konusu konuşmada Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı sıfatına değil, AK Parti Genel Başkanı sıfatına yönelik eleştirilerde bulunduğunu ve bu eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı.
"Hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın İzniyle Yükselen FETÖ Kadar Zarar Vermemiştir"
Ümit Özdağ, savunmasının en çarpıcı bölümlerinden birinde FETÖ yapılanmasına değinerek, şunları söyledi:
"Hiçbir Haçlı Seferi, Türk Devleti'nin bağrına FETÖ gibi casus bir örgütü sokamamıştır. Ancak Erdoğan yönetiminde FETÖ’ye devletin kapıları ardına kadar açılmıştır."
Özdağ, Erdoğan'ın geçmiş yıllarda FETÖ’yü destekleyen açıklamalarını hatırlattı, 17-25 Aralık süreci öncesinde FETÖ’ye "her türlü imkanın sağlandığını" kendi ifadeleriyle ortaya koydu.
Özdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin de bu yanlış politikaların sonucu olduğunu belirterek,
"FETÖ, Türk Devleti'ne Erdoğan döneminde, Haçlı Seferlerinin veremediği zararı vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada Erdoğan da bu gerçeği itiraf etmiş, 'Rabbim ve milletim beni affetsin' demiştir." ifadelerini kullandı.
"Atatürk, Türk Tarihinin Himalayasıdır"
Tarihi bir perspektifle savunmasını genişleten Ümit Özdağ, 1071 Malazgirt Zaferi’nden 1922 Büyük Taarruz'a kadar Türk Milleti'nin büyük mücadelesini anlattı.
Özdağ, Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi'nde sadece Anadolu'yu değil, bütün Türk tarihinin kaderini kurtardığını ifade etti ve şöyle devam etti:
"Atatürk, yalnızca bir lider değil, Türk Milleti’nin bin yıllık mücadelesinin zirvesidir. O, Türk tarihinin Himalayasıdır. Cumhuriyetimiz, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir milletin yeniden ayağa kalkışıdır."
Özdağ, Erdoğan’ın Atatürk ve Cumhuriyet dönemine yönelik eleştirilerini "bilgi eksikliği ve tarihi çarpıtma" olarak nitelendirdi.
"Hakaret Yok, Siyasi Eleştiri Var: Devlete Saygı, Millete Hizmettir"
Ümit Özdağ, hiçbir zaman devlet başkanına hakaret etmediğini, devlet terbiyesiyle büyümüş bir Türk milliyetçisi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Türk Devlet Başkanı'na hakaret etmek bizim geleneğimizde yoktur. Eleştiririz, hatalarını söyleriz ama devletin başındaki kişiye hakaret etmeyiz. Erdoğan’ın politikalarını eleştirmek, bir vatandaşlık görevidir."
Özdağ, siyasi eleştirinin, demokratik hukuk devletlerinde temel bir hak olduğunu hatırlatarak, düşünce ve ifade özgürlüğünün Anayasa tarafından korunduğunu vurguladı.
"Beraatimi Talep Ediyorum"
Son olarak, Ümit Özdağ mahkemeden şu sözlerle beraatini istedi:
"Sözlerimde hiçbir hakaret unsuru yoktur. Siyasi bir eleştiride bulundum. Anayasamızın ve uluslararası hukuk kurallarının koruduğu ifade özgürlüğü çerçevesinde beraatımı talep ediyorum."
Ümit Özdağ, ayrıca, “Adalet mülkün temelidir” ilkesini hatırlatarak, Türk milletinin vicdanına ve bağımsız Türk yargısına güvendiğini ifade etti.
Antalya'da Emekli Polis Memuru Köpeği Vurdu

Antalya’da emekli bir polis memurunun, sokakta havladığını iddia ettiği köpeğe ateş ederek öldürdüğü olay, büyük tepki topladı. Olay, dün öğle saatlerinde 83 sokakta meydana geldi. Emekli polis memuru MK, evinden çıkarken yanından geçen sokak köpeğinin kendisine havladığını öne sürdü.
O Anlar Güvenlik Kameralarına Yansıdı
Çevredeki iş yerlerinin güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde, MK’nın evinden aldığı tabancayla köpeğe 3 el ateş ettiği görülüyor. Köpek, olay yerinde hayatını kaybetti. Görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, hayvanseverlerden büyük tepki geldi.
Yıllardır Beslenen Hayvan Kaybedildi
Olayın ardından emekli polis memuru MK gözaltına alındı. Yıllardır köpeği besleyen işletmeci Tolga Sungur ise yaşadığı üzüntüyü dile getirdi. Sungur, "40 yaşındayım ve bu köpekle büyüdüm. Onu benim çocuğum gibi görüyordum. Bu olaya çok üzüldüm. Umarım katili cezasını bulur ve ben de biraz rahatlarım." ifadelerini kullandı.
Olayla İlgili Soruşturma Başlatıldı
Antalya İl Emniyet Müdürlüğü, olayla ilgili geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı. MK’nın ifadesi alınırken, köpeğin ölümüyle ilgili gerekli incelemeler yapılıyor. Olayın hayvan hakları savunucuları tarafından yakından takip edildiği ve faillerin en kısa sürede adalet önüne çıkarılması talebinde bulunulduğu belirtildi.
Hayvan hakları aktivistleri, bu tür olayların önlenmesi için yasal düzenlemelerin yapılmasını ve hayvanlara yönelik şiddetin cezalandırılmasının önemine vurgu yaptı. Sokak hayvanlarının yaşam hakkının korunması gerektiği ifade edildi.
İstanbul'a Fırtına Uyarısı: Rüzgarlar Perşembeye Kadar Etkili Olacak

İstanbul'da etkili olmaya başlayacak olan kuvvetli rüzgar ve zaman zaman fırtına şiddetinde esmesi beklenen hava durumu nedeniyle vatandaşlar dikkatli olmaları konusunda uyarıldı. AKOM (Afet Koordinasyon Merkezi) tarafından yapılan yazılı açıklamada, rüzgarların 1 Mayıs Perşembe gününe kadar etkili olması bekleniyor.
Rüzgar Hızı ve Etki Alanları
Açıklamada yer alan bilgilere göre; İstanbul genelinde rüzgar hızının zaman zaman saatte 70
- 90 kilometreye ulaşabileceği belirtildi. Özellikle kıyı bölgeleri, yüksek kesimler ve açık alanlarda fırtınanın etkisi daha belirgin hissedilecek. Bu durum, özellikle deniz ulaşımını olumsuz etkileyebilirken, binaların çatıları, ağaçlar ve elektrik direkleri gibi yapıların hasar görmesine neden olabilir.
- Dışarıda bulunan eşyaların (saksı, sandalye vb.) güvene alınması
- Ağaç altlarında ve elektrik direklerinin yakınında bulunmaktan kaçınılması
- Deniz ulaşımının kısıtlanabileceği göz önünde bulundurularak seyahat planlarının buna göre yapılması
- Çatı veya yüksek yapıların bulunduğu bölgelerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması
Vatandaşlara Uyarılar
AKOM yetkilileri, vatandaşlardan aşağıdaki konularda dikkatli olmalarını istedi:
Yetkililerin Hazırlıkları
İstanbul'daki ilgili birimler, olası fırtınaya karşı hazırlıklarını tamamladı. İtfaiye ve acil durum ekipleri teyakkuza geçirilerek, herhangi bir olumsuz durumda hızlı müdahale için hazır bekletiliyor. Ayrıca, rüzgarın etkisini göstereceği alanlarda gerekli önlemler alınarak vatandaşların güvenliği sağlanmaya çalışılıyor.
AKOM yetkilileri, hava durumuyla ilgili güncel bilgilerin düzenli olarak paylaşılacağını ve vatandaşların bu bilgilere dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye Güreş Federasyonu, Altyapı Çalışmalarına Öncelik Veriyor

Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Taha Akgül, altyapıda yaşanan düşüşü canlandırmak amacıyla kapsamlı çalışmalar başlatıldığını açıkladı. Altyapının güçlendirilmesinin federasyonun öncelikli hedeflerinden olduğunu vurgulayan Akgül, sadece sporcu performansı değil, aynı zamanda kurumun kurumsal yapısının da geliştirilmesi için çabaladıklarını belirtti.
Kurumsal Güçlenmeye Odaklanılıyor
Akgül, yaptığı açıklamada federasyonun hem performans hem de kurumsal anlamda ileriye taşınmasının önemine dikkat çekti. Altyapıdaki eksikliklerin giderilmesi ve genç yeteneklerin keşfedilerek desteklenmesiyle güreşin geleceğinin daha parlak olacağını ifade etti. Bu kapsamda, antrenör eğitimlerine ağırlık verileceği, spor kulüpleriyle işbirliğinin artırılacağı ve altyapı tesislerinin iyileştirilmesi için projeler geliştirileceği öğrenildi.
Altyapı Çalışmalarının Detayları
Federasyonun altyapı çalışmalarında şu adımlar öne çıkıyor:
- Antrenörlerin sürekli eğitimi ve gelişimleri için seminerler düzenlenmesi
- Okullarda güreşin tanıtılması ve sevilmesinin sağlanması amacıyla projeler başlatılması
- Genç yeteneklerin erken yaşta tespit edilerek, milli takıma kazandırılmasına yönelik taramalar yapılması
- Güreş kulüplerine maddi destek sağlanarak altyapı imkanlarının güçlendirilmesi
- Mevcut güreş tesislerinin modernizasyonu ve yeni tesislerin inşa edilmesi için çalışmalar yürütülmesi
Akgül, güreşin Türkiye'nin köklü sporlarından biri olduğunu hatırlatarak, bu sporu daha geniş kitlelere ulaştırmak ve uluslararası arenada başarıları artırmak için gereken tüm adımların atılacağını vurguladı. Federasyonun uzun vadeli stratejisi, altyapıdaki düşüşün önüne geçmek ve güreşi yeniden eski ihtişamına kavuşturmak üzerine kurulu olacak.
İspanya ve Portekiz'de Elektrik Kesintisi Milyonlarca Kişiyi Etkiledi

İspanya ve Portekiz’in çeşitli bölgelerinde meydana gelen elektrik kesintileri, milyonlarca kişiyi etkiledi. Kesintiler nedeniyle ulaşım, iletişim ve temel hizmetlerde aksamalar yaşanıyor. Olayın ardından yetkililer, sorunun kaynağını tespit etmek ve enerji arzını normale döndürmek için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Madrid'de Yaşam Durduruldu
Kesintilerden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Madrid’de, toplu taşıma sistemleri çalışmayı durdurdu. Metro seferleri iptal edilirken, otobüsler de sınırlı sayıda hizmet verebilmektedir. Özellikle yoğun saatlerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle sokaklar tıkanırken, birçok iş yeri ve okul da faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı. Madrid Belediye Başkanı Almeida yaptığı açıklamada, vatandaşlara mümkün olduğunca bulundukları yerde kalmaları çağrısında bulundu ve acil durumlar haricinde dışarı çıkılmaması uyarısını yaptı.
Havalimanlarında Uçuşlar Etkilendi
Elektrik kesintisi, havalimanlarını da etkiledi. Madrid Barajas Havalimanı ve Barselona El Prat Havalimanı’nda yaşanan aksaklıklar nedeniyle birçok uçuş iptal edildi veya rötarlandı. Yolcular, havalimanlarında uzun kuyruklar oluştururken, havayolu şirketleri de yolcularına bilgi vermekte zorlanıyor. Kesintinin ne kadar süreceği konusunda henüz kesin bir bilgi olmaması, belirsizliği artırıyor.
Enerji Şirketlerinden Açıklama
Olayla ilgili olarak enerji şirketleri tarafından yapılan ilk açıklamalarda, kesintilerin nedeninin teknik arıza olduğu belirtildi. Ancak arızanın kaynağına ilişkin detaylı bir açıklama henüz yapılmadı. Yetkililer, sorunun en kısa sürede çözülmesi için tüm imkanların seferber edildiğini ve enerji arzının normale döndürülmeye çalışıldığını ifade ettiler.
Vatandaşlar Zorluk Yaşıyor
Elektrik kesintisi nedeniyle evlerinde ısıtma sistemlerini kullanamayan vatandaşlar, soğuk havada zorluk yaşıyor. Ayrıca, iletişim hatlarının da kesilmesiyle birlikte bilgiye ulaşmakta ve sevdikleriyle haberleşmekte güçlük çeken birçok kişi bulunuyor. Kesintinin uzaması durumunda, daha ciddi sorunların yaşanabileceği endişesi artıyor.
- Toplu taşıma sistemleri durdu
- Havalimanlarında uçuşlar iptal edildi veya rötarlandı
- Isıtma ve iletişim hizmetlerinde aksaklıklar yaşandı
İstanbul'da Deprem Hasar Tespiti: 15 Bin 13 Bina İncelendi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul'da meydana gelen deprem sonrası yürütülen hasar tespit çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, ekiplerin şimdiye kadar toplam 15 bin 13 binayı detaylı bir şekilde incelediğini belirtti.
Hasarsız ve Az Hasarlı Bina Sayısı Açıklandı
Yapılan incelemeler sonucunda, incelenen binaların 12 bin 398'inin hasarsız olduğu tespit edildi. Ayrıca, 1025 bina ise az hasarlı olarak kategorize edildi. Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü ve en kısa sürede tüm yapıların incelenmesinin hedeflendiğini vurguladı.
Çalışmaların Kapsamı ve Yöntemi
Hasar tespit ekipleri, depremde etkilenen bölgelerde bina bazında detaylı incelemeler yapıyor. Bu incelemelerde;
- Binaların taşıyıcı sistemleri kontrol ediliyor
- Yapısal hasarlar belirleniyor
- Kullanılabilirliğe ilişkin değerlendirme yapılıyor
Önemli olan, doğru ve hızlı bir şekilde hasar tespiti yaparak vatandaşların güvenliğini sağlamak. Bu amaçla, uzman mühendislerden oluşan ekiplerin sahada aktif olarak çalıştığı belirtildi. Hasarlı binaların güçlendirilmesi veya yıkılmasıyla ilgili süreçlerin de en kısa sürede başlatılacağı ifade edildi.
Gelecek Planları ve İhtiyaçlar
Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının yanı sıra, depremden etkilenen vatandaşların barınma ihtiyaçlarının karşılanması için de gerekli adımların atıldığını belirtti. Ayrıca, İstanbul'daki yapı stokunun depreme dayanıklılığını artırmaya yönelik uzun vadeli planlar üzerinde çalışıldığına da değindi. Deprem riski yüksek bölgelerde kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılacağı ve yeni binaların daha güvenli inşa edileceği vurgulandı.
İlk Yorum yapan siz olun!