Merhaba sevgili Arka Haber okurları! Bugün sizlere tarım ve hayvancılığın kalbinin attığı, Bursa'nın gözde ilçelerinden biri olan Mustafakemalpaşa'dan sesleniyorum. Bursa denince akla gelen tarım ve hayvancılık faaliyetleri, bu bölgede uzun yıllardır köklü bir şekilde devam ediyor. Bursa’nın verimli toprakları, iklimi ve geleneksel üretim yöntemleri sayesinde Mustafakemalpaşa ilçesi, tarım ve hayvancılık alanında Türkiye’nin önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. İlçe halkı, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık ile geçimini sağlarken, özellikle sütün kalitesi ve hayvanlardan elde edilen etin lezzetiyle ünlüdür. Bunun yanı sıra, tarımsal üretimde de birçok farklı ürün yetiştirilmektedir. Zeytin, buğday, mısır ve sebze üretimi, ilçenin ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Bölgedeki tarımsal üretim kooperatifleri, üreticilere destek sağlamak ve üretimin sürdürülebilirliğini artırmak amacıyla önemli çalışmalar yapmaktadır. Bugün sizlere bu kooperatiflerden biri olan Mustafakemalpaşa ve Çevre Köyleri Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Tarımsal Kalkınma Kooperatifi bahsedeceğiz ve tam 24 yıldır bu kooperatifin başkanlığını yapan Kadir Kumsal ile gerçekleştirdiğimiz röportajı paylaşıyorum.
.jpg)
BURSA/MUSTAFAKEMALPAŞA (GÖRÜNTÜLÜ RÖPORTAJ)
NİLGÜN'CE SOHBETLER
RÖPORTAJ:NİLGÜN EGE
Nilgün Ege: Merhaba sevgili başkanım, bizi burada
misafir ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Kooperatifinizin çalışmaları
hakkında konuşacağız ama öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Kadir Kumsal: Ben Kadir Kumsal. Mustafakemalpaşa
doğumluyum, köyümüzde büyüdüm ve yıllarca yer altında maden işçiliği yaptım.
Emekli olduktan sonra hayvancılıkla ilgilenmeye başladım. Aslında hayvancılık
bizim ailemizde çocukluktan gelen bir uğraş. 24 yıldır da kooperatif başkanlığı
görevini sürdürüyorum.
Nilgün Ege: 24 yıldır kooperatif başkanısınız ve
hayvancılıkla iç içesiniz. Dünden bugüne hayvancılık nasıl değişti? Çifçiler ve
üreticiler ne durumda?
Kadir Kumsal: Maalesef dünden bugüne hayvancılık ve
tarımda çok büyük değişiklikler oldu ve çok geriye gittik. Öncelikle dış ülkeler
bize tuzak kurdu ormanların doğal bakıcısı olan keçiyi ormanın düşmanı gibi
gösterip bizim yetkilileri kandırarak keçiyi bitirdiler. Keçiyi bitirmek ile
orman yangınları çoğalttık. Eskiden keçi, tarımın ve hayvancılığın önemli bir parçasıydı
ormanların doğal bakıcısı ve bağ makasıydı. Keçi besiciliğinin kaldırılması hem ekonomiyi
hem de doğayı olumsuz etkiledi. Keçi sütü anne sütünden sonra gelir ve peyniri
sağlık açısından çok kıymetlidir. Bugün keçi sütünden üretilen birçok ürünün
iyileştirici etkileri var, insanlar şifa buluyor.
SİYASİ İRADE
Nilgün Ege: Peki dış ülkeler bizim yetkilileri kandırdı
diyorsunuz. Bizim yetkililer keçinin ve keçi sütünün değerli olduğunu bilmiyorlar
mıydı?
Kadir Kumsar: Kitapta okumakla olmuyor. Bu memlekette
kim milletvekili oluyor. Yüzde seksen avukatlar, fabrika sahiplerinin çocukları
parası olan milletvekili oldun. Siz hiç gördünüz mü çiftçiden köylüden milletvekili
olanı, ben görmedim. Ve tabandan gelmeden insanın ve hayvanın değerini
bilemezsin. Milletvekili çıkartıyoruz yatır parayı milletvekili ol deniliyor bu
memlekette. Milletvekili olmak için vekiller bir yatırıp vekil olduktan sonra
bin geri alıyorlar. Gördük dezenfektan firmalarını her kanal göstermiyor ama
bazı kanallar gösteriyor. Bütün milletvekillerine sesleniyorum; ’siz
çalışan işçinin sırtından işçinin alın terinden vekil oldun sen o işçi için ne
yapıyorsun o koltukta neden oturuyorsunuz?.. Buradan yine Efkan Ala ’ya
da sesleniyorum. Diş hastanesinin açılışına geldi birçok sözler verdi, tarımı iyileştireceğiz
dediği için oy attık ama yine bizi kandırdı. Telefon numarasını da kendi verdi
o zaman bana, en az on sefer aradım kendisini maalesef bir kere bile dönüş
yapmadı.’’
TARIMSAL ÜRETİMDE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR
Nilgün Ege: Peki başkanım, sadece hayvancılık
değil, tarımda da ciddi sıkıntılar yaşandığını biliyoruz. Tarımsal üretimde
hangi zorluklarla karşı karşıya kalınıyor?
Kadir Kumsar: Tarımda en büyük sorun maliyetlerin
sürekli artmasıdır. Örneğin, bir dönüm tarlada domates yetiştirmenin maliyeti
25 bin lirayı buluyor. Ancak çifçi, mahsulünü 18 bin liraya satabiliyor.
Aradaki fark, çiftçiyi borca sürüklüyor. Traktörüne, tarlasına el konulma
riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Özellikle büyük tarla sahipleri için bu
durum daha da ağır. Bankalara olan borçlar, mazot ve gübre fiyatlarındaki
artışlar çiftçiyi ciddi anlamda zorluyor. Örneğin domates ekimi maliyetli bir
iş ama kazancı beklenenin çok altında kalıyor. Çifçi borçlarını ödeyemez hale
geldi, traktörüne, tarlasına el konulma tehlikesiyle karşı karşıya şu an.
Şu an maliyetler oldukça yüksek ve yem fiyatları, nakliye
masrafları, elektrik gibi giderler sürekli artıyor. Bugün bir inek kesimi
yaptığımızda maliyeti 360 TL’yi buluyor. Bu maliyeti karşılamak için üretici
ciddi şekilde zorlanıyor. Eskiden daha uygun fiyatlara kıyma satardık, ama
bugün aynı kıyma 500 TL’nin altında satılamıyor.
Bu sorunlar sadece maliyetlerle sınırlı değil, aynı zamanda
ürünlerin piyasada değerinde satılamaması da büyük bir problem. Domates, biber
gibi ürünler maalesef pazarlarda hak ettiği değeri bulamıyor. Maalesef ki2024
yılı çifçinin ÖLÜM YILDÖNÜMÜ olmuştur.
Nilgün Ege: Başkanım birazda sütten konuşalım. Biraz
önce antibiyotikli sütleri tanklara almıyoruz ve bu sütler sokağa gidiyor
dediniz. Biz antibiyotikli sütü nasıl anlarız ve antibiyotikli sütten kaynaklı
brusella hastalığı nedir?
Kadir Kumsar: Antibiyotikli süt bizim geleceğimizi yok ediyor. Yine buradan sesleniyorum üreticilerimize antibiyotikli sütü vermesinler döksünler dökmeye kıyamıyorlarsa bize getirsinler parasını biz ödeyelim ve biz dökelim...
Brucella hastalığına gelince de genellikle brucella bakterisi nedeniyle ortaya çıkar ve genellikle enfekte hayvanlardan (özellikle sığır, koyun, keçi) insanlara geçer. Antibiyotikli süt, bu bakterinin varlığına işaret eder; eğer süt, uygun şekilde işlenmezse ve bakteriyi taşıyorsa, insanlarda brusella hastalığına yol açar bu hastalık, ateş, terleme, baş ağrısı ve kas ağrılarla kendini gösterir. Antibiyotikli sütlerin tüketimi bu tür riskler taşıdığından, sağlıklı ve güvenilir süt tedarikine ve sokaktan alınan sütlere çok dikkat etmek gerekir. Bu yüzden tanıdık güvenilir yerden süt almak önemlidir.
Nilgün Ege: Peki bu zor durumdan çıkış yolu nedir sizce?
Kadir Kumsal: Tarım ve hayvancılığın sürdürülebilir
olması için daha fazla destek şart. Çiftçinin emeği karşılık bulmalı,
maliyetler düşürülmeli. Ayrıca üretici ile tüketici arasında adil bir denge
kurulmalı ki hem çiftçi hem de tüketici zarar görmesin.
ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ ARASINDAKİ BAĞ
Nilgün Ege: Tüketici açısından durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz? Artan fiyatlar, tüketiciye nasıl yansıyor?
Kadir Kumsar: Tüketiciyi korumak da üreticiyi korumak
kadar önemli. Çünkü tüketici olmazsa üretici de olmaz. Ancak bugün emekli maaşı
13 bin lira olan bir vatandaş, nasıl geçinsin? Aynı şekilde asgari ücretle
çalışan bir aile, bu fiyatlarla nasıl alışveriş yapsın? Burada önemli olan
dengeyi kurmak ve hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacak bir sistem
geliştirmek. Üreticinin kazandığı, tüketicinin de ulaşılabilir fiyata kaliteli
ürün alabildiği bir yapı kurulmalı.
SİYASİ İRADE VE ÇİFTÇİLERİN TALEPLERİ
Nilgün Ege: Bu durumda çiftçilerimizin talepleri neler?
Devletten ya da siyasilerden nasıl bir destek bekliyorlar?
Kadir Kumsar: Çiftçilerimizin en büyük talebi adil
fiyatlandırmadır. Ürettikleri malın hakkını alabilmek istiyorlar. Sadece
maliyetine üretim yapıyorlar ve bir kazanç elde edemiyorlar. Bu noktada
siyasilerin de sorumluluğu büyük. Tarımdan ve hayvancılıktan anlayan insanların
yönetime gelmesi gerekiyor. Bugün bakıyorsunuz, mecliste tarımdan gelen kaç
milletvekili var? Çok az. Halbuki bizim en büyük sorunlarımızdan biri bu.
Mecliste tarımdan gelen insanların sayısının artması gerekiyor ki sorunlarımız
doğru şekilde dile getirilsin ve çözüme kavuşsun.
Nilgün Ege: Son olarak, çiftçilere ya da bu
sektörde yer almak isteyen gençlere ne gibi bir mesaj vermek istersiniz?
Kadir Kumsar: Gençlere her zaman tavsiyem; çalışmak ve üretmekten vazgeçmemeleridir. Koşullar ne kadar zor olursa olsun, çiftçilik ve hayvancılık bu ülkenin bel kemiğidir. Gençler bu sektöre adım atarken bilgiyle, teknolojiyle ve azimle hareket etmeli. Bizim gibi eski nesillerden öğrendikleri tecrübeleri, yeni yöntemlerle harmanlamaları gerekiyor. Ancak bu şekilde tarım ve hayvancılık daha güçlü bir hale gelir.
Röportaj Yorumu: Tarım ve Hayvancılığın Zorlu Gerçekleri
Bu röportaj, Kadir Kumsar’ın samimi ve doğrudan üslubuyla, Türkiye'nin tarım ve hayvancılık sektöründeki sıkıntıları açık bir şekilde ortaya koyuyor. Kumsar’ın söyledikleri hem üreticilerin hem de tüketicilerin karşılaştığı sorunların derinliğini yansıtıyor. Kumsar,keçinin ekosistem içindeki yerini ve önemini vurgulayarak, dış etkenlerin yerel üretimi nasıl etkilediğini aktardı bizlere. Keçilerin ormanların doğal bakıcıları olduğunu belirtmesi, sadece ekonomik bir perspektifle değil, aynı zamanda çevresel bir bakış açısıyla da konuyu ele aldı. Bu noktada, hayvancılığın sadece bir ekonomik faaliyet olmadığını, aynı zamanda doğayla olan ilişkimizde de önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Kumsar’ın siyasilerle ilgili eleştirileri ise, tarım ve hayvancılık alanında bilgi sahibi olan kişilerin meclisteki temsilinin ne kadar az olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, çiftçilerin sesinin duyulmasını ve ihtiyaçlarının karşılanmasını zorlaştırıyor. Kumsal, "kitapta okumakla olmuyor" derken, gerçek deneyim ve anlayışın ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Bu eleştiriler, tarım politikalarının oluşturulmasında hangi kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiği konusunda düşünmeye sevk ediyor. Artan maliyetler ve düşük satış fiyatları arasındaki dengesizlik, çiftçilerin sürdürülebilirliği tehlikeye atan en büyük sorun olarak öne çıktı. Özellikle üretim maliyetleri ile satış fiyatları arasındaki uçurum, çiftçilerin borç içinde boğulmasına neden oluyor. Kumsar, bu dengenin sağlanması gerektiğini belirtiyor, aksi halde hem üreticinin hem de tüketicinin zarar göreceği bir sistemin devam edeceğini ifade ediyor. Antibiyotikli süt konusu, sağlık açısından ciddi bir tehdit olarak vurgulanıyor. Kumsal’ın bu konudaki uyarıları, üreticilerin ve tüketicilerin dikkat etmesi gereken önemli bir meseleye parmak bastı. Sağlıklı gıda tedarikinin önemi, günümüzde her zamankinden daha kritik bir hale gelmiş durumda. Kumsal'ın gençlere verdiği mesaj, üretim ve çalışmanın önemine dair güçlü bir vurguyla bitiyor. Tarımın geleceği, gençlerin bu sektöre katılımı ve teknolojiyi kullanma becerileriyle doğrudan bağlantılı. Buda, sürdürülebilir bir tarım politikası oluşturmak için yenilikçi düşünce yapısına ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
Sonuç Olarak..
Bu röportaj, tarım ve hayvancılık sektörünün içinden geçtiği zorlukları anlamak açısından oldukça değerli. Kadir Kumsal’ın görüşleri, sadece üreticilerin sorunlarını değil, aynı zamanda toplumun genel ekonomik dengesini etkileyen bir dizi faktörü gözler önüne seriyor. Tarım ve hayvancılığın geleceği, bu sorunların çözülmesine yönelik atılacak adımlara bağlı. Bu nedenle hem ççilerin hem de tüketicilerin sesi daha fazla duyulmalı ve adil bir sistem kurulması için gereken değişiklikler bir an önce gerçekleştirilmelidir.
BRUSELLA NEDİR?
Brusella; hayvanlarda ve insanlarda hastalığa neden olabilen, hayvanlardan elde edilen pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleriyle çiğ etlerin tüketimi ve enfekte hayvanlarla temasla kişilere bulaşabilen bir bakteridir. Brusella bakterisinin insanda meydana getirdiği enfeksiyon hastalığına ise bruselloz adı verilir. Özellikle hayvanlarla yakın temasta çalışan kasaplar, hayvancılıkla uğraşan çiftçiler ve veterinerler bu hastalık için risk grubu içinde kabul edilir.
Brusella bakterisi insan vücudunda hemen her dokuda enfeksiyona neden olabilir. Bu nedenle, etkilediği organ veya vücut sistemine bağlı olarak çok çeşitli klinik belirtilerle ortaya çıkabilir. Brusellanın neden olduğu belirtiler farklı sağlık sorunlarında da görülebildiğinden, tanısının konulmasında güçlük yaşanabilir ve tedavi planlaması gecikebilir. Bu sebeple, risk grubundaki bireylerin hastalık hakkında doğru ve yeterli düzeyde bilgi sahibi olması oldukça önemlidir.
Brusella bakterisi insanlara temel olarak üç farklı yol üzerinden bulaşır:
Beslenme (ağız) yoluyla: Enfekte olan hayvanların çiğ etlerinin veya pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi sonucu bakteri insanlara geçebilir.
Solunum yoluyla: Bakteri hava yoluyla hayvanlardan insanlara taşınabilir.
Açık yaradan temas yoluyla: Kasaplar gibi hayvanların kanı ve çiğ etleriyle yoğun temas halinde olan kişilerde, cilt bütünlüğünün bozulduğu bölgelerden brusella bakterisi insan vücuduna geçebilir.
Bakterinin insandan insana bulaşması oldukça nadir görülse de kan yoluyla veya cinsel yolla bulaşın gerçekleşebileceği gözlemlenmiştir.
Brusella Belirtileri Nelerdir?
Brusella vücutta pek çok organda iltihaplanmaya yol açabildiğinden, hastalık seyrinde çeşitli klinik belirtilerle karşılaşılabilir. Bu hastalıkta belirtilerin ortaya çıkması 2 aya kadar sürebilir. Aşağıdaki semptomlar brusella enfeksiyonu vakalarında sıkla gözlemlenmiştir:
- Ateş ve titreme,
- Halsizlik – yorgunluk,
- Yaygın kas ve eklem ağrısı; bel veya sırt ağrıları, baş ağrısı, karın ağrısı,
- İştahsızlık ve kilo kaybı,
- Gece terlemeleri.
Kaynak: (https://www.medicana.com.tr)
Yorumlar
Yorum Yapın
İlginizi Çekebilir
CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor

CHP'den İmamoğlu İçin 50 Bin Kişilik Seferberlik: Sandık Temsilcileri Sahaya İniyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tutuklu yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için kapsamlı bir saha kampanyasına hazırlanıyor. Parti, 15 Mayıs Perşembe günü Marmara Cezaevi önünde yapılacak imza seferberliği kapsamında 50 bin 521 mahalle temsilcisini sahaya indiriyor.
Her Sandığa Bir Sorumlu: İmamoğlu İçin İmza Toplanacak
CHP’li kurmayların aktardığına göre, partinin seçim hazırlıkları çerçevesinde bu hafta sonuna kadar Türkiye genelindeki 191 bin sandık için asil ve yedek sorumlular da belirlenecek. 15 Mayıs’tan itibaren sahaya inecek temsilcilerin ilk görevi, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasını hızlandırmak olacak.
Her sandık sorumlusu kendi bölgesindeki seçmenlerle birebir görüşerek imza toplayacak, bu imzalar mahalle temsilcileri aracılığıyla genel merkeze ulaştırılacak.
Erken Seçim Talebi Artıyor
CHP kaynaklarına göre, halk arasında erken seçim isteği ciddi şekilde yükselişte. Parti kurmayları, geçtiğimiz yıl %17 civarında olan erken seçim talebinin, 31 Mart seçimlerinden sonra %69 seviyesine ulaştığını belirtiyor. CHP, bu halk talebine siyasi önderlik etmeye hazır olduklarını vurguluyor.
Seçim Tatbikatı Sonbaharda
CHP, bu süreçte sadece sandık organizasyonlarıyla yetinmiyor. Parti programı, hükümet vizyonu ve Cumhurbaşkanı adayı dahil tüm hazırlıkların yapıldığı ifade edildi. Sonbaharda bir seçim tatbikatı planlanırken, seçim sonrası sürece dair yönetim kadrosu ve programlarının da hazır olduğu belirtildi.
Özgür Özel'den Yozgatlı Çiftçilere Destek
CHP lideri Özgür Özel, İmamoğlu’na destek protestolarına traktörleriyle katılan Yozgatlı çiftçilere kesilen park cezalarını ödeyerek dikkat çekti. CHP Yozgat İl Başkanlığı’nın takibinde yürütülen süreçte, ilk etapta 11 cezanın Özel tarafından ödendiği, diğer cezaların da tebliğ edildikçe ödeneceği açıklandı.
Sıradaki Miting Konya’da
CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin bir sonraki adresi Konya. 4 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’te Kılıçarslan Kent Meydanı’nda düzenlenecek mitingde, yine Ekrem İmamoğlu’na özgürlük çağrısı yapılacak. Mitingde su sorunu yaşayan çiftçiler, kamyoncular ve TIR şoförlerinin sıkıntılarına dikkat çeken mesajların verilmesi
Kaynak:odatv
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı

İşte TÜİK’in açıkladığı 2025 yılı
TÜİK Açıkladı: 2025 Yılı İlk Çeyrekte Turizm Geliri %5,6 Arttı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ocak-Mart dönemine ait Turizm İstatistiklerini yayımladı. Buna göre, yılın ilk üç ayında turizm geliri geçen yılın aynı dönemine göre %5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar olarak gerçekleşti.
Kişisel Harcamalar Önde
Ziyaretçilerden elde edilen gelirin 9 milyar 323 milyon 872 bin doları doğrudan ziyaretçilerin harcamalarından, 127 milyon 373 bin doları ise transfer yolcuların katkısından oluştu. Ziyaretçilerin harcamalarının %23,6'sını yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları yaptı.
Harcamaların 8,1 milyar doları kişisel harcamalar, 1,2 milyar doları ise paket tur harcamaları oldu.
Ziyaretçi Sayısı %1,2 Arttı
Türkiye'yi ziyaret eden kişi sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,2 artışla 9 milyon 121 bin 152 kişiye yükseldi. Bu kişilerin 2 milyon 219 bin 38’i, yurt dışında ikamet eden vatandaşlardan oluştu.
Bu dönemde geceleme yapan yabancı ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 99 dolar, yurt dışı ikametli Türk vatandaşlarının ise 67 dolar olarak kayıtlara geçti.
Harcamalar En Çok Yeme-İçme ve Ulaştırmaya
Turizm gelirinin harcama türlerine göre dağılımında, yeme-içme %24,7, uluslararası ulaştırma %15,9 ve paket tur harcamaları %13,1 pay aldı. Geçen yılın aynı dönemine göre paket tur harcamaları %20,8, yeme içme harcamaları %15,7 ve iç ulaştırma harcamaları %8,9 arttı.
Turistlerin Yarısı Türkiye’ye Eğlenmeye Geliyor
Ziyaretçilerin %52,5’i "gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler" amacıyla Türkiye’ye geldi. Bunu %26,7 ile "akraba ve arkadaş ziyareti", %10,3 ile "alışveriş" izledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının %65,7’si ise en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla Türkiye’ye geldi.
Turizm Gideri %37,6 Arttı
Yurt dışında ikamet eden vatandaşların Türkiye dışı seyahatleri de artış gösterdi. 2025 yılı ilk çeyrekte turizm gideri %37,6 artarak 2 milyar 448 milyon 212 bin dolara ulaştı. Bunun 1 milyar 907 milyon doları kişisel, 541 milyon doları ise paket tur harcamaları oldu.
Yurt Dışına Çıkışlar Arttı
Yurt dışına çıkan Türk vatandaşlarının sayısı da %6 artışla 2 milyon 596 bin 225 kişiye ulaştı. Kişi başı ortalama harcama ise 943 dolar olarak
Sahte Boşanmayla Yetim Aylığı Alanlara Büyük Şok: 9 Bin Kişi Tespit Edildi, Maaşlar Faiziyle Geri İstenecek!

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemini kötüye kullananlara karşı yürütülen geniş çaplı denetimler sonuç verdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaptığı açıklamada, sahte boşanma yoluyla yetim aylığı alarak devleti zarara uğratan 9 bin kişinin tespit edildiğini duyurdu.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında adli ve mali işlem başlatıldı. Haksız yere alınan maaşların faiziyle birlikte geri ödenmesi için çalışmalar hızlandırıldı.
Sahte Boşanma Nedir, Nasıl Yapılıyor?
Mali müşavir İsmet Çetinkaya'nın verdiği bilgiye göre, sahte boşanma; resmi olarak boşanmış görünmesine rağmen fiilen evliliğin sürdürülmesi ve bu yolla yetim aylığı gibi sosyal haklardan haksız şekilde yararlanılması anlamına geliyor.
Özellikle dul kalan kadınlar, vefat eden ebeveynlerinden maaş alabilmek amacıyla mahkeme kararıyla boşanıp, boşandıkları eşleriyle aynı evde yaşamaya devam ediyorlar.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ise yapılan ihbarlar doğrultusunda çevre taramaları, adres kontrolleri ve mali incelemelerle bu tür sahte boşanmaları tespit ediyor.
Faiziyle Geri Alınacak: Sahte Boşanmanın Cezası Ne?
Tespit edilen sahte boşanmalarda alınan maaşlar faiziyle birlikte geri isteniyor.
Uygulanan cezai işlemler şu şekilde işliyor:
-
Haksız yere alınan tüm maaşların ana parası ve faiziyle birlikte iadesi isteniyor.
-
Haksız şekilde faydalanılan sağlık hizmetlerinin de bedeli talep ediliyor.
-
Ödeme yapılmaması durumunda kişilerin mal varlıklarına haciz uygulanıyor.
-
Savcılığa suç duyurusunda bulunularak dolandırıcılık suçlamasıyla adli süreç başlatılıyor.
9 Bin Kişi Belirlendi, 7.400'üne Soruşturma Açıldı
Bakan Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre, SGK denetimleri sonucu sahte boşanmayla yetim aylığı aldığı belirlenen 9 bin kişi tespit edildi.
Bu kişilerden 7 bin 400'ü hakkında hukuki işlem başlatıldı. Haksız alınan ödemelerin tahsili için ise hızla işlemler sürdürülüyor.
Adalet Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütülen süreçte, dolandırıcılık ve kamu zararına sebebiyet verme suçlarından da ceza davaları açılması bekleniyor.
Ev Kadınlarına Erken Emeklilik Müjdesi
Öte yandan Bakan Işıkhan, ev kadınlarına yönelik emeklilik kolaylığı getirecek düzenlemelerin de sürdüğünü duyurdu.
Yeni düzenlemeye göre:
-
Ev kadınları isteğe bağlı sigorta ile prim ödeyebilecek.
-
5400 gün prim ve 61 yaş şartıyla emeklilik imkânı tanınacak.
-
Prim ödemelerinin üçte biri devlet tarafından karşılanacak.
Bu düzenleme ile özellikle evde çalışan kadınların sosyal güvenceye daha kolay erişmesi hedefleniyor.
Devlet Bahçeli: “CHP Kriz, Kavga ve Kaosun Adıdır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında ve yazılı açıklamalarında, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditlere dikkat çekerek, özellikle CHP'nin politikalarını ağır bir dille eleştirdi.
Bahçeli, ülkenin güvenliğini, istikrarını ve sosyal barışını hedef alan kampanyalara karşı milletin uyanık olması gerektiğini vurguladı.
"Türkiye, her cepheden tehdit edilmektedir. CHP, kriz, kavga ve kaosun merkezine dönüşmüştür." sözleriyle sert çıktı.
"Dalga Boyu Yüksek Münakaşalar Türkiye’yi Karıştırmak İstiyor"
Devlet Bahçeli konuşmasının başında, toplumun sinir uçlarını hedef alan kasıtlı kışkırtmaların arttığına dikkat çekerek şöyle dedi:
"Dalga boyu yüksek münakaşalarla, dibi bulunmayan münasebetsizliklerle, Türkiye’de güven ve istikrar ortamı kundaklanmak istenmektedir. Sistemli ve gayri ahlaki taktiklerle karışıklık çıkarılmaya çalışılmaktadır."
Bahçeli, özellikle dış güçler tarafından yönlendirilen içerideki unsurların aktif hale geçtiğini ve ülkenin huzuruna kastettiklerini ifade etti.
"Türkiye’nin Egemenlik Haklarına CHP Kafa Tutuyor"
Bahçeli, tehditlerin artık aleni bir boyuta ulaştığını ve Türkiye’nin egemenlik haklarının hedef alındığını belirterek, CHP’yi açıkça suçladı:
"Bu tehdit alçaktır, ahlaksızdır. Kanun tanımayan, demokratik erdemleri takmayan bir güruh devletin egemenlik haklarına fütursuzca kafa tutmaktadır."
Cumhuriyet Halk Partisi’ni "provokasyon partisi" olarak tanımlayan Bahçeli, CHP’nin milli değerleri çiğnediğini ileri sürdü.
"CHP, Türkiye’nin Kaynayan Kazanıdır"
Bahçeli, CHP'nin mevcut yönetimini hedef alarak şu ifadeleri kullandı:
"CHP, kanayan yaradır, kaynayan kazandır, kaybolan zamandır. Doğru ile yanlış, helal ile haram, haysiyet ile habaset yer değiştirmiştir. CHP’de sapla saman karışmıştır."
Bu açıklamasıyla Bahçeli, CHP yönetiminin değer erozyonuna uğradığını, milli ve manevi değerlerden koptuğunu savundu.
"Türkiye’nin İç ve Dış Cephede Beş Ana Gündemi Var"
Bahçeli, Türkiye’nin şu anda beş büyük meseleyle karşı karşıya olduğunu belirterek bu gündemleri sıraladı:
1. Terörsüz Türkiye Hedefine Karşı Direnç
Bahçeli, CHP’nin ve yanında hizalanan partilerin terörün sona ermesinden rahatsızlık duyduğunu iddia etti:
"CHP ve şürekası terörsüz bir Türkiye’den rahatsızdır. Terör başka, Kürt kardeşlerimiz başkadır. Bu ayrımı yapmayanlar vatan hainidir."
Özgür Özel’in Mersin’de yaptığı konuşmayı da "fitne" olarak nitelendirdi.
2. Gazze ve Filistin’deki Soykırıma Karşı Türkiye’nin Duruşu
Bahçeli, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlara değinerek, Türkiye'nin Filistin’in yanında olduğunu belirtti:
"Türkiye, mazlum Filistin halkının yanındadır. Gazze'de yapılan soykırıma sessiz kalmayacağız."
Bahçeli, CHP’yi Gazze konusunda yeterli duyarlılığı göstermemekle suçladı.
3. Türkiye’yi Karıştırmak İsteyen Sosyal ve Ekonomik Provokasyonlar
Ekonomik sorunların siyasal provokasyonlara dönüştürülmek istendiğine dikkat çeken Bahçeli, şunları söyledi:
"Ekonomide inişler çıkışlar normaldir. Ancak CHP ve işbirlikçileri, sokakları karıştırmak için fırsat kollamaktadır."
Türkiye’nin bu provokasyonları aşacak güçte olduğunu belirtti.
4. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki Yolsuzluk İddiaları
Bahçeli, İBB yönetimini çok sert ifadelerle eleştirdi:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni saran rüşvet ve yolsuzluk skandalları Türk milletinin gözünden kaçmamaktadır. CHP’nin maskesi düşmüştür."
Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun lüks otellerde gizli toplantılar yapmasını ve kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasını sert dille kınadı.
5. İstanbul ve Deprem Gerçeği
Marmara Denizi’nde yaşanan son depreme de değinen Bahçeli, İstanbul’un geleceğine sahip çıkılması gerektiğini vurguladı:
"İstanbul gözbebeğimizdir. Cumhur İttifakı, İstanbul’u depreme dayanıklı hale getirecek. Cumhuriyetimizin gözbebeği olan bu şehir sahipsiz değildir."
Kentsel dönüşüm konusunda CHP’li belediyeleri eleştirdi ve İstanbul halkına güvence verdi.
"Yeni Bir Dünya Kurulurken Türkiye Lider Ülke Olacak"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, açıklamasının sonunda Türk milletine moral vererek şunları söyledi:
"Yeni bir dünya kuruluyor. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizde sapma yoktur. CHP gibi kriz, kavga ve kaos üreten yapılar bu kutlu yürüyüşte yer alamayacaktır."
Bahçeli, Türkiye'nin küresel güç olma yolunda ilerlediğini ve Türk milletinin bahtının açılacağını vurguladı.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılandığı İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dikkat çekici bir savunma yaptı.
Özdağ, savunmasında hem tarihi gerçekleri ortaya koydu hem de siyasi eleştirinin hakaret sayılamayacağını vurguladı.
Ümit Özdağ, “Ben Erdoğan’a değil, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın politikalarına eleştiri yönelttim. Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine yapılan saldırılara karşı cevap verdim.” dedi.
Ümit Özdağ: "Erdoğan’a Değil, AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yanıt Verdik"
Savunmasının başında, 18 Ocak 2025’te Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin’de yaptığı konuşmaya dikkat çeken Özdağ, Erdoğan’ın Cumhuriyetin ilk yıllarını "tek parti faşizmi" olarak tanımlamasına tepki gösterdiğini ifade etti.
Özdağ, Antalya’da düzenlenen Zafer Partisi İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmanın içeriğine vurgu yaparak şöyle dedi:
"Erdoğan’ın açıklamaları Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına ağır bir saldırıdır. Benim verdiğim cevap, milletimizin tarihine, inancına ve kültürüne sahip çıkmak için yapılmış bir siyasi eleştiridir."
Özdağ, söz konusu konuşmada Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı sıfatına değil, AK Parti Genel Başkanı sıfatına yönelik eleştirilerde bulunduğunu ve bu eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı.
"Hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın İzniyle Yükselen FETÖ Kadar Zarar Vermemiştir"
Ümit Özdağ, savunmasının en çarpıcı bölümlerinden birinde FETÖ yapılanmasına değinerek, şunları söyledi:
"Hiçbir Haçlı Seferi, Türk Devleti'nin bağrına FETÖ gibi casus bir örgütü sokamamıştır. Ancak Erdoğan yönetiminde FETÖ’ye devletin kapıları ardına kadar açılmıştır."
Özdağ, Erdoğan'ın geçmiş yıllarda FETÖ’yü destekleyen açıklamalarını hatırlattı, 17-25 Aralık süreci öncesinde FETÖ’ye "her türlü imkanın sağlandığını" kendi ifadeleriyle ortaya koydu.
Özdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin de bu yanlış politikaların sonucu olduğunu belirterek,
"FETÖ, Türk Devleti'ne Erdoğan döneminde, Haçlı Seferlerinin veremediği zararı vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada Erdoğan da bu gerçeği itiraf etmiş, 'Rabbim ve milletim beni affetsin' demiştir." ifadelerini kullandı.
"Atatürk, Türk Tarihinin Himalayasıdır"
Tarihi bir perspektifle savunmasını genişleten Ümit Özdağ, 1071 Malazgirt Zaferi’nden 1922 Büyük Taarruz'a kadar Türk Milleti'nin büyük mücadelesini anlattı.
Özdağ, Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi'nde sadece Anadolu'yu değil, bütün Türk tarihinin kaderini kurtardığını ifade etti ve şöyle devam etti:
"Atatürk, yalnızca bir lider değil, Türk Milleti’nin bin yıllık mücadelesinin zirvesidir. O, Türk tarihinin Himalayasıdır. Cumhuriyetimiz, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir milletin yeniden ayağa kalkışıdır."
Özdağ, Erdoğan’ın Atatürk ve Cumhuriyet dönemine yönelik eleştirilerini "bilgi eksikliği ve tarihi çarpıtma" olarak nitelendirdi.
"Hakaret Yok, Siyasi Eleştiri Var: Devlete Saygı, Millete Hizmettir"
Ümit Özdağ, hiçbir zaman devlet başkanına hakaret etmediğini, devlet terbiyesiyle büyümüş bir Türk milliyetçisi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Türk Devlet Başkanı'na hakaret etmek bizim geleneğimizde yoktur. Eleştiririz, hatalarını söyleriz ama devletin başındaki kişiye hakaret etmeyiz. Erdoğan’ın politikalarını eleştirmek, bir vatandaşlık görevidir."
Özdağ, siyasi eleştirinin, demokratik hukuk devletlerinde temel bir hak olduğunu hatırlatarak, düşünce ve ifade özgürlüğünün Anayasa tarafından korunduğunu vurguladı.
"Beraatimi Talep Ediyorum"
Son olarak, Ümit Özdağ mahkemeden şu sözlerle beraatini istedi:
"Sözlerimde hiçbir hakaret unsuru yoktur. Siyasi bir eleştiride bulundum. Anayasamızın ve uluslararası hukuk kurallarının koruduğu ifade özgürlüğü çerçevesinde beraatımı talep ediyorum."
Ümit Özdağ, ayrıca, “Adalet mülkün temelidir” ilkesini hatırlatarak, Türk milletinin vicdanına ve bağımsız Türk yargısına güvendiğini ifade etti.
Antalya'da Emekli Polis Memuru Köpeği Vurdu

Antalya’da emekli bir polis memurunun, sokakta havladığını iddia ettiği köpeğe ateş ederek öldürdüğü olay, büyük tepki topladı. Olay, dün öğle saatlerinde 83 sokakta meydana geldi. Emekli polis memuru MK, evinden çıkarken yanından geçen sokak köpeğinin kendisine havladığını öne sürdü.
O Anlar Güvenlik Kameralarına Yansıdı
Çevredeki iş yerlerinin güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde, MK’nın evinden aldığı tabancayla köpeğe 3 el ateş ettiği görülüyor. Köpek, olay yerinde hayatını kaybetti. Görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, hayvanseverlerden büyük tepki geldi.
Yıllardır Beslenen Hayvan Kaybedildi
Olayın ardından emekli polis memuru MK gözaltına alındı. Yıllardır köpeği besleyen işletmeci Tolga Sungur ise yaşadığı üzüntüyü dile getirdi. Sungur, "40 yaşındayım ve bu köpekle büyüdüm. Onu benim çocuğum gibi görüyordum. Bu olaya çok üzüldüm. Umarım katili cezasını bulur ve ben de biraz rahatlarım." ifadelerini kullandı.
Olayla İlgili Soruşturma Başlatıldı
Antalya İl Emniyet Müdürlüğü, olayla ilgili geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı. MK’nın ifadesi alınırken, köpeğin ölümüyle ilgili gerekli incelemeler yapılıyor. Olayın hayvan hakları savunucuları tarafından yakından takip edildiği ve faillerin en kısa sürede adalet önüne çıkarılması talebinde bulunulduğu belirtildi.
Hayvan hakları aktivistleri, bu tür olayların önlenmesi için yasal düzenlemelerin yapılmasını ve hayvanlara yönelik şiddetin cezalandırılmasının önemine vurgu yaptı. Sokak hayvanlarının yaşam hakkının korunması gerektiği ifade edildi.
İstanbul'a Fırtına Uyarısı: Rüzgarlar Perşembeye Kadar Etkili Olacak

İstanbul'da etkili olmaya başlayacak olan kuvvetli rüzgar ve zaman zaman fırtına şiddetinde esmesi beklenen hava durumu nedeniyle vatandaşlar dikkatli olmaları konusunda uyarıldı. AKOM (Afet Koordinasyon Merkezi) tarafından yapılan yazılı açıklamada, rüzgarların 1 Mayıs Perşembe gününe kadar etkili olması bekleniyor.
Rüzgar Hızı ve Etki Alanları
Açıklamada yer alan bilgilere göre; İstanbul genelinde rüzgar hızının zaman zaman saatte 70
- 90 kilometreye ulaşabileceği belirtildi. Özellikle kıyı bölgeleri, yüksek kesimler ve açık alanlarda fırtınanın etkisi daha belirgin hissedilecek. Bu durum, özellikle deniz ulaşımını olumsuz etkileyebilirken, binaların çatıları, ağaçlar ve elektrik direkleri gibi yapıların hasar görmesine neden olabilir.
- Dışarıda bulunan eşyaların (saksı, sandalye vb.) güvene alınması
- Ağaç altlarında ve elektrik direklerinin yakınında bulunmaktan kaçınılması
- Deniz ulaşımının kısıtlanabileceği göz önünde bulundurularak seyahat planlarının buna göre yapılması
- Çatı veya yüksek yapıların bulunduğu bölgelerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması
Vatandaşlara Uyarılar
AKOM yetkilileri, vatandaşlardan aşağıdaki konularda dikkatli olmalarını istedi:
Yetkililerin Hazırlıkları
İstanbul'daki ilgili birimler, olası fırtınaya karşı hazırlıklarını tamamladı. İtfaiye ve acil durum ekipleri teyakkuza geçirilerek, herhangi bir olumsuz durumda hızlı müdahale için hazır bekletiliyor. Ayrıca, rüzgarın etkisini göstereceği alanlarda gerekli önlemler alınarak vatandaşların güvenliği sağlanmaya çalışılıyor.
AKOM yetkilileri, hava durumuyla ilgili güncel bilgilerin düzenli olarak paylaşılacağını ve vatandaşların bu bilgilere dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye Güreş Federasyonu, Altyapı Çalışmalarına Öncelik Veriyor

Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Taha Akgül, altyapıda yaşanan düşüşü canlandırmak amacıyla kapsamlı çalışmalar başlatıldığını açıkladı. Altyapının güçlendirilmesinin federasyonun öncelikli hedeflerinden olduğunu vurgulayan Akgül, sadece sporcu performansı değil, aynı zamanda kurumun kurumsal yapısının da geliştirilmesi için çabaladıklarını belirtti.
Kurumsal Güçlenmeye Odaklanılıyor
Akgül, yaptığı açıklamada federasyonun hem performans hem de kurumsal anlamda ileriye taşınmasının önemine dikkat çekti. Altyapıdaki eksikliklerin giderilmesi ve genç yeteneklerin keşfedilerek desteklenmesiyle güreşin geleceğinin daha parlak olacağını ifade etti. Bu kapsamda, antrenör eğitimlerine ağırlık verileceği, spor kulüpleriyle işbirliğinin artırılacağı ve altyapı tesislerinin iyileştirilmesi için projeler geliştirileceği öğrenildi.
Altyapı Çalışmalarının Detayları
Federasyonun altyapı çalışmalarında şu adımlar öne çıkıyor:
- Antrenörlerin sürekli eğitimi ve gelişimleri için seminerler düzenlenmesi
- Okullarda güreşin tanıtılması ve sevilmesinin sağlanması amacıyla projeler başlatılması
- Genç yeteneklerin erken yaşta tespit edilerek, milli takıma kazandırılmasına yönelik taramalar yapılması
- Güreş kulüplerine maddi destek sağlanarak altyapı imkanlarının güçlendirilmesi
- Mevcut güreş tesislerinin modernizasyonu ve yeni tesislerin inşa edilmesi için çalışmalar yürütülmesi
Akgül, güreşin Türkiye'nin köklü sporlarından biri olduğunu hatırlatarak, bu sporu daha geniş kitlelere ulaştırmak ve uluslararası arenada başarıları artırmak için gereken tüm adımların atılacağını vurguladı. Federasyonun uzun vadeli stratejisi, altyapıdaki düşüşün önüne geçmek ve güreşi yeniden eski ihtişamına kavuşturmak üzerine kurulu olacak.
İspanya ve Portekiz'de Elektrik Kesintisi Milyonlarca Kişiyi Etkiledi

İspanya ve Portekiz’in çeşitli bölgelerinde meydana gelen elektrik kesintileri, milyonlarca kişiyi etkiledi. Kesintiler nedeniyle ulaşım, iletişim ve temel hizmetlerde aksamalar yaşanıyor. Olayın ardından yetkililer, sorunun kaynağını tespit etmek ve enerji arzını normale döndürmek için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Madrid'de Yaşam Durduruldu
Kesintilerden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Madrid’de, toplu taşıma sistemleri çalışmayı durdurdu. Metro seferleri iptal edilirken, otobüsler de sınırlı sayıda hizmet verebilmektedir. Özellikle yoğun saatlerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle sokaklar tıkanırken, birçok iş yeri ve okul da faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı. Madrid Belediye Başkanı Almeida yaptığı açıklamada, vatandaşlara mümkün olduğunca bulundukları yerde kalmaları çağrısında bulundu ve acil durumlar haricinde dışarı çıkılmaması uyarısını yaptı.
Havalimanlarında Uçuşlar Etkilendi
Elektrik kesintisi, havalimanlarını da etkiledi. Madrid Barajas Havalimanı ve Barselona El Prat Havalimanı’nda yaşanan aksaklıklar nedeniyle birçok uçuş iptal edildi veya rötarlandı. Yolcular, havalimanlarında uzun kuyruklar oluştururken, havayolu şirketleri de yolcularına bilgi vermekte zorlanıyor. Kesintinin ne kadar süreceği konusunda henüz kesin bir bilgi olmaması, belirsizliği artırıyor.
Enerji Şirketlerinden Açıklama
Olayla ilgili olarak enerji şirketleri tarafından yapılan ilk açıklamalarda, kesintilerin nedeninin teknik arıza olduğu belirtildi. Ancak arızanın kaynağına ilişkin detaylı bir açıklama henüz yapılmadı. Yetkililer, sorunun en kısa sürede çözülmesi için tüm imkanların seferber edildiğini ve enerji arzının normale döndürülmeye çalışıldığını ifade ettiler.
Vatandaşlar Zorluk Yaşıyor
Elektrik kesintisi nedeniyle evlerinde ısıtma sistemlerini kullanamayan vatandaşlar, soğuk havada zorluk yaşıyor. Ayrıca, iletişim hatlarının da kesilmesiyle birlikte bilgiye ulaşmakta ve sevdikleriyle haberleşmekte güçlük çeken birçok kişi bulunuyor. Kesintinin uzaması durumunda, daha ciddi sorunların yaşanabileceği endişesi artıyor.
- Toplu taşıma sistemleri durdu
- Havalimanlarında uçuşlar iptal edildi veya rötarlandı
- Isıtma ve iletişim hizmetlerinde aksaklıklar yaşandı
İstanbul'da Deprem Hasar Tespiti: 15 Bin 13 Bina İncelendi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul'da meydana gelen deprem sonrası yürütülen hasar tespit çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, ekiplerin şimdiye kadar toplam 15 bin 13 binayı detaylı bir şekilde incelediğini belirtti.
Hasarsız ve Az Hasarlı Bina Sayısı Açıklandı
Yapılan incelemeler sonucunda, incelenen binaların 12 bin 398'inin hasarsız olduğu tespit edildi. Ayrıca, 1025 bina ise az hasarlı olarak kategorize edildi. Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü ve en kısa sürede tüm yapıların incelenmesinin hedeflendiğini vurguladı.
Çalışmaların Kapsamı ve Yöntemi
Hasar tespit ekipleri, depremde etkilenen bölgelerde bina bazında detaylı incelemeler yapıyor. Bu incelemelerde;
- Binaların taşıyıcı sistemleri kontrol ediliyor
- Yapısal hasarlar belirleniyor
- Kullanılabilirliğe ilişkin değerlendirme yapılıyor
Önemli olan, doğru ve hızlı bir şekilde hasar tespiti yaparak vatandaşların güvenliğini sağlamak. Bu amaçla, uzman mühendislerden oluşan ekiplerin sahada aktif olarak çalıştığı belirtildi. Hasarlı binaların güçlendirilmesi veya yıkılmasıyla ilgili süreçlerin de en kısa sürede başlatılacağı ifade edildi.
Gelecek Planları ve İhtiyaçlar
Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının yanı sıra, depremden etkilenen vatandaşların barınma ihtiyaçlarının karşılanması için de gerekli adımların atıldığını belirtti. Ayrıca, İstanbul'daki yapı stokunun depreme dayanıklılığını artırmaya yönelik uzun vadeli planlar üzerinde çalışıldığına da değindi. Deprem riski yüksek bölgelerde kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılacağı ve yeni binaların daha güvenli inşa edileceği vurgulandı.
İlk Yorum yapan siz olun!