“Tüm Dünya Bir Sahnedir “Der Shakespeare Ve Şimdi Sahnede Londra…

“Tüm Dünya Bir Sahnedir “Der Shakespeare Ve Şimdi Sahnede Londra…

İngiltere’nin başkenti Londra , Dünyanın en kozmopolit şehirlerinden birisidir. Tarih ve sanatla  harmanlanmış muhteşem bir  mirasa sahip Londra’da gezilmesi gereken yerler öyle çok ve öyle özel ki zaman zaman kendinizi bir masal kitabının  ya da filmin içinde gibi hissedebilirsiniz.

Mesela hiçbir zaman büyümek istemeyen ve  tek isteği rüya bahçelerinde dolaşmak olan Peter Pan’i mutlaka izlemişsinizdir. Kensington bahçelerini gezerken kendinizi Peter Pan hikayesinin içinde bulabilirsiniz. Çünkü yazarı J. M. Barrie de Peter Pan’i yazarken ilhamını Kensington bahçelerinden almıştır .

Aslında Herkesin Londra hakkında az çok bilgisi vardır. Kırmızı telefon kulübeleri, Big Ben saat kulesi, fish and chips’i, kahvaltısı, iki katlı kırmızı otobüsleri ve Tower Köprüsü… Yani Londra’da gezilecek yerler başlığına aslında herkes bir şeyler ekleyebilir . Marka bir şehir olmak zaten bunu gerektirir. Fakat bu şehirde aslında bir çok kişi tarafından bilinmeyen ayrıntılar da en az kült olmuş özellikleri kadar ilginçtir. 

Mesela Waterloo Köprüsü iki  kez inşa edilen bir köprüdür. 1815 yılında inşa edilmiş ve  İnşası sırasında bu köprü ile en çok kadınlar ilgilenmiştir. Yani yapımında  büyük ölçüde kadın eli olduğu söyleniyor . Bu yüzdendir ki köprünün bir diğer adı da Kadınlar Köprüsüdür.

 Sadece köprüleri ile kalmayan Londra’da  Metro durakları da çok ünlüdür. Londra aynı zamanda dünyanın en gelişmiş metro hattına sahip şehirlerden birisidir. İstasyonlarla ilgili film sahnelerine konu olan ve  geçmişi neredeyse 150 yıla dayandığı için yeraltında bir kaç kullanılmayan istasyon bulunur. Bu istasyonlara da “hayalet istasyon” denir. En ünlüsü, Tottenham Court Road ve Holborn arasında yer alan British Museum istasyonudur. 

İlginç hikayeleri satırlara sığmayacak kadar farklı deteylarla dolu bu şehir de biraz da öğrencilerin ve sade vatandaşların  en önemli hatta  yaşam sitili olan Pub kültürüne değinmek istiyorum ; 

Aslına bakarsanız İngiliz kültüründe pubların aynı mahalleden insanların  bir araya gelip kağıt oynadığı kahvehaneden hiçbir farkı yoktur. Hatta pub kelimesi, halk evi anlamına gelen “public house”un kısaltılmışıdır. İnsanlar iş çıkışı streslerini atmaya ve  arkadaşları ile  sohbet edip kafa dağıtmaya publara geliyorlar. Bir yardım toplanacağı ya da tüm mahalleyi ilgilendiren bir konu görüşüleceği zaman komşular yine publarda buluşuyorlar. Kısacası İngiliz sosyal hayatının bel kemiğini publar oluşturuyor.

Sosyalliğin bir anda sanata dönüştüğü Londra tam anlamıyla bir müzeler şehri. National Gallery, Tate Modern, Museum of London ve British Museum gibi dünyanın en fazla ziyaret edilen müzelerini ve sanat galerilerini şehirde ücretsiz olarak gezebilirsiniz. 

Dünya üzerinde adı yağmurla birlikte anılan şehirlerin başında Londra geliyor. Şehri hangi mevsimde ziyaret ederseniz edin mutlaka yanınızda bir yağmurluk veya şemsiye bulundurun. Sonbahar ve kış aylarında daha fazla yağış görülse de burada diğer mevsimlerde de her an yağmura yakalanmak mümkün. 

Londra dünyanın neredeyse her yerinden gelen insanların yaşadığı bir şehir. Böyle olunca yemek konusunda da gezginlere adeta küçük bir dünya turu yapma şansı tanıyor. Şehirde Asya'dan Amerika ve Avrupa'ya dünyanın neredeyse her yerinden yerel lezzetleri bulabilirsiniz. Bu yerler arasında en fazla sevilenlerden biri ise Uzak Doğu mutfağının leziz tatlarını deneyebileceğiniz Çin Mahallesi. Adeta küçük bir Çin olan bu mahallede dünyanın en ünlü Uzak Doğu lezzetlerinin Avrupa tatlarıyla çeşitlenen yorumlarını bulabilirsiniz.

Londra’ da parklar ve yeşil alanlar o kadar büyük ve fazla ki şehirde dolaşırken insana büyük bir koruda  geziniyormuş gibi geliyor. Güzel havalarda Hyde Park'ın geniş çimlerinde yayılabilir veya bisiklete binip çevreyi i keşfedebilirsiniz. ''Speaker's Corner'' olarak bilinen alanlarda ise bir çok konuda konuşma yapan insanları dinleyebilirsiniz. Yılbaşı döneminde kurulan festival alanında eğlenmek veya buz pateni de Hyde Park'ta yapılabilecekler arasında. 

İçinde hayvanat bahçesi de bulunan Regent Park ise genellikle çocuklarıyla birlikte şehre gelen ailelerin ilk uğradığı yerlerden biri. 

Eğer yeterince zamanınız varsa Richmond Park, Green Park, Greenwich Park ve Kensington Gardens gibi Londra'nın diğer harika yeşil alanlarında da mutlaka oturmalısınız . 

Asilzadelerin ünlü beş çaylarıyla , dünyaca ünlü telefon kulübeleri ve katlı otobüsleriyle Londra tam bir masallar diyarı , en kısa zamanda bu masalların baş kahramanı olmanız dileğiyle …